Bizimle iletişime geçin

Makale

Anton Ekmekçi Yazdı: Seçimler, Burjuva Devlette Liyakat ve Konut Sorunu Üzerine- 2

Burjuva toplumunun eşitsizlik üreten maddi temellerine dokunmadan, burjuva devletin yönetsel formasyonuna atanan ehil personel eliyle halk için güvenlik, refah ve barış talep etmek, siyaset metodolojisinin düzen içi  parlamenterist biçiminden sihirbazlık gibi beyhude bir sonuç beklemeye benzemektedir.

 Eğer bu sömürü düzeni için sürdürülebilirliğin kilit anahtarı devlette liyakatsa, birikimli ve yetenekli insanların devlet yönetiminde yer alması işçi sınıfının kaderi açısından neyi ifade eder?

Gerçekleşme imkanı olmamasına rağmen halkın çoğunluğunun kayırma ve partizanlık siyasetinden uzak, iş bilen bir kamu yönetimini talep etmesi anlaşılır bir durumdur. Ama buna karşın kendisini “sosyalist” olarak ifade eden bazı politik kesimlerin aynı talepleri seslice dillendirmesi, son dönemlerin yaygın modası olan kitle kuyrukçuluğu ve sıradanlaşmaya iyi birer örnek olarak gösterilebilinir.

Burjuva toplumunun eşitsizlik üreten maddi temellerine dokunmadan, burjuva devletin yönetsel formasyonuna atanan ehil personel eliyle halk için güvenlik, refah ve barış talep etmek, siyaset metodolojisinin düzen içi  parlamenterist biçiminden sihirbazlık gibi beyhude bir sonuç beklemeye benzemektedir.

Rekabete dayanan kapitalist üretim ilişkileri üzerinden kendisini üreten bir toplumsal yapıda olduğu gibi bunun üst yapıda en yoğunlaşmış biçimi olan iktidar ilişkilerinde de rutin işleyen istikrarlı bir kamusal dengenin oluşmasını beklemek, burjuva toplumunun maddi temelini hedefe almadan onun ürettiği yapısal sorunlarla mücadeleye odaklanmak  bağlamında, bataklığı besleyerek sineklerle mücadele etmek anlamına gelecektir. Bu anlamda kamu düzeninde liyakata dayalı sürdürebilirlik ilkesi her ne kadar halkın arzu ve beklentilerini kapsıyor olsa da, aslında bu talepler işçi sınıfı devrimcilerinin değil, tamamen Ankara’daki siyasal nüfuzunu yitirerek küçülmeye uğramış olan tekelci komprador büyük burjuvazinin “TÜSİAT” da somutlaşan Avrupacı kanadının ve geleneksel devlet normlarına geri dönülmesini talep eden eski devlet bürokrasisinin talepleri olarak kendisini ifade etmektedir.

Kapitalizmi düzeltmeye çalışarak doğayla uyumlu hale getirmek mümkün olmadığı gibi, demokrasiyi de proleter diktatoryal niteliklerinden soyutlayarak işçi sınıfı için bir egemenlik/devlet olma yönündeki politikalarla uyumlu hale getirmek mümkün değildir. İşçi sınıfı siyasetini bilimsel sosyalizmin temel ilkelerinden arındırmak, kapitalizme devrimci gömleği giydirmeye çalışmak gibi bir çılgınlıkla aynı anlama gelmektedir. Her iki halde de doğa ve insanla uyumlu bir toplumsal yaşamın ortaya çıkmasına dair imkansızlıklardan bahsetmeye çalışıyoruz. O halde bir burjuva devlet makinesinin daha iyi liyakat özelliği kazanmasını beklemek, doğal afetlerin yıkıcı sonuçlarından sadece doğanın sorumlu tutulacağı bir toplumsal yaşamın doğmasını ummak ve dolayısıyla gelecekteki olası doğasal yıkımların sonuçlarından devleti aklamak anlamına da gelmektedir. Peki böyle bir şey mümkün müdür? gibi bir soruyu sormaktan kendimizi alıkoyamıyoruz.

Burjuvazi tarihi boyunca sahip olduğu yönetsel formasyonda dönemsel olarak daha iyi liyakat yada yeterlilik özelliği kazandı diye kendisini doğasal yıkımın sonuçlarından muaf tutmayı başaramamıştır. Eğitim, bilim ve teknolojik hegomanya ile böyle bir yapısal sapmanın üstesinden gelinebileceğine dair söylevler manipülatif olarak üretilen yapay gerçeklik olarak kalmaktadırlar. Bunun aksini öne sürmek; bir eşyanın kendi tabiatı belli determinist yasaların belirlenimi altındayken, onu değişikliğe uğratarak yine onun doğasında olmayan farklı kimyasal sonuçlar vermesini beklemeye benzer. Örneğin doğal afetlerle mücadele kurumlarının personel yapısının liyakat özelliği kazanması belki yıkımın sonuçlarını bir miktar göreceli anlamında hafifletecektir ama herşeyden önemlisi sınıflı tarih boyunca insan kuşaklarının gelecek yazgısına bir karabasan gibi çökmüş olan böyle bir sorunun tekrarını ortadan kaldırmayacaktır.

Burjuva ekonomi politiği denetleyen devlet mekanizmasını, kendi koruyucusu olduğu maddi koşulların yarattığı yıkım nedeniyle insanlığın imdadına çağırmak ve insan toplumlarının çoğunluğu lehine yıkımı tamir etmesini talep etmek devrimciler açısından Marksist devlet kuramının içini boşaltmak anlamına gelmektedir. Post modern dönemin en karakteristik özelliklerinden birisi, işçi sınıfı siyaseti adına neredeyse bütün ilkesizlik, çelişki ve bohemliklerin kabul görüyor olması gelmektedir. Geleneksel siyaset metodolojisindeki parametrel değişkenlerin doğrultuları bizlere devrimci dönüşüm ve ilerlemeye dair yeterli bilimsel kanıtlar vermemektedir. Adeta değişimden bahsettikçe yada değişmeye çalıştıkça gericileşmekten kendisini alıkoyamayan politik dünyaların yazgısı anlamlandırılmaya muhtaç bir haldedir.

Avanaklığın at başı gittiği böyle bir tarihsel dönem toptan yerini başka bir tarihsel döneme bırakmadan, neredeyse bazı birey ve toplulukların politik akıl melâkelerini bütünlükçü bir bilim ve tarih yardımıyla hizaya sokmak mümkün olamamaktadır dersek sanırım durumun iyi anlaşılması için yerinde mübalağa etmiş sayılacağız. Mesela burjuva anayasal düzen sınırları içerisinde demokrasinin tüm ilkelerini eksiksiz uygulayan bir kamusal alan talep etmek ve böyle bir kamusal alanın varlığında şiddetin her türlüsünün nihai olarak sona ermesini program altına alıp talep etmek, sınıflı toplumda kamusal düzenin burjuva niteliğinin aynı zamanda şiddete dayalı en büyük politik gerici eylemin nedeni olduğu gerçeğinden dolayı bu türden söylemler işçi sınıfının aldatılmasına sebep olmaktadır. Böylece işçi sınıfı tarihsel olarak sadece büyük mülksüzleştiricilerin acımasızca mülksüzleştirdiği bir sınıfa değil, aynı zamanda avanaklaşan reformist solun gittikçe avanaklaştırmaya çalıştığı bir sınıfa doğruda dönüştürülmek istenmektedir.

Düzen kurumlarının işleyiş bozukluklarının tamir ihalesinin işçi sınıfı partilerine devşirilmesi bir yerde eski tipteki sosyalist demokrasi hareketlerinin burjuva düzeninin koltuk değneğine dönüşmesi anlamına gelmektedir. Büyük sermaye partilerinin reform paketleriyle ortaklaşan revizyonist sol anlayışların bilimsel teşhiri yapmak dönemin ertelenemez görevleri arasındadır. Yine büyük sermayenin kitleler üzerindeki nüfuzunu kırmanın yolu işçi sınıfı saflarındaki sapma çizgilerle verilecek ideolojik mücadeleden geçmektedir. Kamu ve özel sektördeki idare erkinin, bilgi, başarı ve yetenek gibi liyakat kıstaslarına göre hak edenlerin getirilerek yeniden yapılandırılması yönündeki burjuva muhalefetin seçim vaatlerinin sınıfsal maddi temeli, küçük burjuvazinin nispeten daha iyi eğitim almış elit bir kesiminin yaşam sınırlarında son bulmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 70. maddesinde; “Her Türk vatandaşı kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetilmez.” şeklinde ifadeler olmasına rağmen, iktidar ilişkilerinin doğası süt liman bir siyasal yaşamı yadsıyarak kaçınılmaz bir şekilde çatışkılı güç ilişkilerini doğurduğu için bu anayasal madde tıpkı cumhuriyet tarihinde olduğu gibi kağıt üzerinde kalmaya mahkumdur.

Bir ülkenin temelinde olması gerektiği söylenen hak ve adalet, aslında hiçbir ülkenin kuruluş temelinde belirmeyen bir şeydir. Her köleci, monarşik ve ulusal devletin doğuşu, aynı zamanda haksızlığın ve adaletsizliğin en üst düzeyde örgütlü dışa vurumudur. Tarihte burjuva devrimlerinin ilerici rolünü bile kazıdığımız zaman, altında dönemin emekçilerinin topraktan hile, baskı ve cinayetle koparılarak mülksüzleştirilmesi ve yeni doğmakta olan üretim ilişkilerinin modern bir kölesi haline getirilmesi gerçeği yatmaktadır.

Bu anlamda en basit ifadeyle liyakat denen şey, bir kimsenin kendisine iş verilmeye uygunluğunu belirleyen kriterler onun önceden çizilmiş sınıfsal kaderinden bağımsız değildir. Sonuç açısından şimdilik ekleyeceğimiz şudur ki; burjuvazi açısından devleti yönetebilmenin insan çoğunluğu açısından en geçerli biçimi, insanı yaşam boyu ücretli kölelik sistemi içerisinde, fiili, kanuni ve psikolojik cebir ve hatta terör ile tutmak kudretidir…

Devam edecek… 



Ocak 2025
PSÇPCCP
 12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031 

Daha Fazla Makale Haberler