Kerem Yıldırım’ın “Türkiye Komünist Hareketinde; Kemalizm Tahlilleri ve Yaklaşımları” adlı kitabı Praksis Yayınları etiketiyle çıktı.
Kerem Yıldırım’ın kaleme aldığı “Türkiye Komünist Hareketinde Kemalizm Tahlilleri ve Yaklaşımları”, komünist hareketin Kemalizm’e dair analizlerini ve bu yaklaşımların tarihsel süreç içerisindeki dönüşümünü mercek altına alıyor.
Türkiye-Kuzey Kürdistan devrim hareketinin tarihsel mücadele seyrinde en çok üzerinde tartışma yürütülen ve ideolojik-siyasal ayrışmaların başlıca sebeplerinden biri olan Kemalizm meselesi, bugün de ortaya çıkan yeni siyasal durum, burjuva kamplaşmalar, ittifaklar ve bir bütün sistemin içinde bulunduğu bugünkü ideolojik-siyasal genel hat ve sonuçları üzerinden tartışılmaya devam ediyor. Kerem Yıldırım tarafından yazılan “Türkiye Komünist Hareketinde; Kemalizm Tahlilleri ve Yaklaşımları” başlıklı kitapta tam da bu zeminde ortaya çıkmış olan önemli çalışmalardan biridir.
Gazetemiz yazarı Kerem Yıldırım, kitabın önsözünde şunları söyledi; “Spinoza Tractatus Politicus isimli eserinde, “Siyaset, teorinin eylemden en çok farklılık gösterdiği bilimdir” diyor. Nitekim Türkiye komünist hareketinin Kemalizm’le olan trajik ilişkisi göz önüne alındığında, Spinoza oldukça haklı bir belirlenim yapmışa benziyor. Elinizdeki kitap kişisel anlamda da bireysel bir trajedinin ve ideolojik bir hesaplaşmanın ürünüdür. Esasen bu kitabın yazılma serüveni, bir zamanlar Kemalizm’i solda görmenin ölümcül bir ideolojik hata olduğunu anlamamla ya da aydınlanmamla birlikte başladı. Başkalarını bilemem ama benim ideolojik-siyasal aydınlanmam; Kemalizm’le, daha da yalın ifade etmek gerekirse Kemalizm’in olumlanmasıyla hesaplaşarak yaşandı ve yaşanıyor. En başa gittim. Meselenin Gaia’sına, yaratıcısına ulaştım ve oradan günümüze ilerledim. Hızlı ve yorucu bir yolculuktu. Şefik Hüsnü, Ferdi mahlasıyla, 1927’de yazdığı bir yazıda, on beşler katliamını kastederek “bizde Komünist Partisi’ni tutucu burjuvazi değil, milli burjuvazinin sol kanadı tasfiye etti” diyor. Şefik Hüsnü’nün bu belirlenimi maalesef yalnızca onun düşüncesi değildi. Şefik Hüsnü TKP lideri olmanın ötesinde, bir Komintern yöneticisi olarak, Komintern’in resmi görüşlerini bildiriyordu. Şefik Hüsnü’nün bu belirlemesini her okuduğumda sarsılıyorum. Çünkü bu yaklaşım yalnızca kendi dönemini değil, sonraki kuşakları dahi hiçleştirecek bir etkiye sahip oldu. Gerçi Şefik Hüsnü’nün ifade ettiği bu görüşün asıl sahibi olan Stalin, Çin’de Çan Kay Şek karşı-devrimi olduğunda Kemalizm’i yeniden değerlendirdi ve Kemalizm’i, “esas olarak köylülük ve işçi sınıfıyla toprak devriminin olanaklarını hedef almakta” şeklinde tahlil etti.
Ancak Sovyet Partisi’nin dış siyaset aracına dönüşen Komintern de Sovyetler Birliği’nin kendisi de siyasal pratikte, ekseriyetle Kemalizm’i olumlayan bir çizgi izlediler. Komintern’in Kemalizm’le kurduğu faydacı ve proletarya enternasyonalizmini hiç eden, gelgitli ilişkisi kavranmadan; Tarihsel TKP’nin, Türkiyeli komünistlerin sönük ve iradesiz siyasal tutumları anlaşılamaz. Bu nedenle birinci bölümde Komintern’in Kemalizm tahlilini inceledik. Bunun yanında Kemalizm’in en eski ve en güncel siyasası olan Kürt meselesini de bu çerçevede değerlendirdik. İkinci bölümde Kemalizm’i sınıfsal ve ideolojik aidiyetleri açısından masaya yatırdık. Tabi bunu yaparken, Türkiye komünist hareketinde; Ağrı İsyanı sırasında, Tarihsel TKP’de gelişen geçici devrimci kopuş iradesini de ele aldık. Keza, aynı düzlemde; Kemalizm’e, partisi TKP ile paralel yaklaşan Hikmet Kıvılcımlı’dan da yararlandık. Bütün bunların yanında, Türkiye komünist hareketi tarihinde Kemalizm’den köklü ve tutarlı devrimci kopuşun temsilcisi İbrahim Kaypakkaya’ya özel ve geniş bir yer verdik. Kaypakkaya’nın düşüncelerinden yararlandığımız gibi, aynı zamanda onun meseleye yaklaşımına yönelik eleştirel bir perspektif de sunduk. Kitabın sonundaki Ekler kısmında yer alan iki yazının okunmasını da ayrıca salık veriyorum. Özellikle “28 Kanunisani’ye bugünden bakmak” başlıklı yazının, kitabın bütününe doğrudan katkı sunduğunu düşünüyorum.
Son bir not olarak belirtmem gerekirse, kitapta yer alan yazıların tamamı, Ekler kısmındaki bir yazı (28 Kanunisani’ye bugünden bakmak) hariç, Gazete Patika’da köşe yazıları olarak yayımlandı. Elbette kitabın oluşum sürecinde içeriğe ilişkin bazı küçük değişiklikler de yapıldı. Son cümle, teşekkür cümlesi olsun. Kitabı yazarken meseleye ilişkin fikirlerine başvurduğum ve meseleyi tartıştığım sevgili eşim Nazlı İzel Yıldırım’a; arkadaşlarım Onurcan Ülker’e, Sinan Köksal’a ve birlikte yol yürüdüğümüz Gazete Patika emekçilerine teşekkür ediyorum.”
Praksis Yayınları tarafından basılan kitabı, kısa süre içinde kitapçılardan ve internet üzerinden temin edebilirsiniz!