
Yazar / Nasır Çerkezyan
Yapay Zekânın Mevcut Uygulamaları ve Toplumsal Etkileri
Yapay zekâ kaynaklı otomasyon, özellikle taşıma sürücüleri, idari asistanlar, kasiyerler, tezgâhtarlar ve yan profesyonel işler gibi rutinleşmiş işleri tehdit etmektedir. Bu, piyasanın tetiklediği, emek piyasalarını yavaş yavaş istila eden ve ücretli işi küçültmeye yüz tutan “Yavaş Tsunami” olarak adlandırılan bir değişim modelidir.
Otomasyonun coğrafi dağılımı da eşitsizdir. Gelişmiş ülkelerde yüksek ücretler otomasyonu teşvik ederken, daha az gelişmiş bölgelerde YZ’nin daha çok rutin sınai işlere uygulanması beklenmektedir. Örneğin, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün bir araştırması, Kamboçya, Endonezya, Filipinler, Tayland ve Vietnam’da 137 milyondan fazla işçinin “dikiş robotları” tarafından işinden edilme riski altında olduğunu tahmin etmektedir. Bu “erken sanayisizleşme”, kapitalist kalkınma modelini tehlikeye atarak insanlarla makinelerin maliyeti arasında “dibe doğru bir yarışa” yol açabilir, insan kaçakçılığı ve kölelikte artışa neden olabilir. ABD özelinde yapılan bir çalışma ise, iş kayıplarının küçük kentleri daha çok etkileyeceğini, zira büyük kentlerde otomasyon riski daha az olan bilişsel veya analitik işlerin, küçük kentlerde ise perakende ve gıda hizmetleri gibi rutin işlerin daha yoğun olduğunu göstermektedir.
Tam otomasyon, karlılık oranının düşme eğilimi ve bunalımlar
Eğer tam otomasyon gerçekleşseydi, bu sadece artı-değer üretiminin sona ermesi anlamına gelmekle kalmayıp, aynı zamanda üretilen ürünlerin satışı (değerin gerçekleşmesi) konusunda da kapitalizmi tam bir çıkmazla karşı karşıya bırakırdı. Robotlar, artı-değer üretemedikleri gibi, ürünleri satın alıp tüketemezler de. Üretim sürecinden işçilerin dışlanması, onların muazzam yığınlar halinde işsizliğe sürüklenmesi ve bu nedenle de bir gelirden tümüyle yoksun kalması anlamına gelir. Bu durumda, kapitalistler için tek çare, tüm işsizlere ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli geliri düzenli ve karşılıksız olarak vermek olurdu ki, bu da üretim araçlarının özel mülkiyetinin ve dolayısıyla kapitalizmin tümüyle anlamsız hale geldiğinin açıkça itiraf edilmesi olurdu.
Marksist analizler, teknolojik değişimin piyasa dinamikleriyle karşılıklı bağlantılı olduğunu ve bir araya gelerek aralıklı ama sürekli sistem krizleri yarattığını kabul eder. Sermayenin sürekli tekrarlanan krizleri, değişken sermayeyi (emek) sabit sermayeyle (makineler) ikame etme güdüsünden kaynaklanmaktadır. Bu durum ya tüketim gücünü (ücretleri azaltarak) düşürür ya üretimin karlılığını (malları ucuzlatarak) azaltır ya da her ikisini birden yapar. Bu sonuç, derinleşen ekonomik çöküş döngüleri biçiminde tekrarlanır.
Karlılık oranının düşme eğilimi, kapitalist üretimin doğasında var olan bir çelişkidir. Makinelerin (ve YZ’nin) artan kullanımı, üretimde sabit sermayenin (makineler, hammaddeler) değişken sermayeye (ücretlere) oranını artırır. Bu “sermayenin organik bileşimindeki değişiklik”, artı-değer oranında (sömürü derecesinde) bir artış olsa bile, genel kar oranının düşmesine yol açar. Kapitalist, üretkenliği artırarak daha az emekle daha fazla meta üretir, bu da birim metanın değerini düşürür. Ancak, aynı zamanda, toplam sermayenin daha büyük bir kısmı canlı emek yerine makinelere yatırıldığı için, kar oranı düşme eğilimine girer.
Bunalımlar, alım ve satımın birbirinden ayrılmasıyla tetiklenir. Kapitalist üretimin acil amacı “başka mallara sahip olmak” değil, soyut zenginliğin, paranın, değerin sahiplenilmesidir. Aşırı üretim, mutlak gereksinimlerle değil, “ödeme gücüyle desteklenen taleple” ilgilidir. Pazarın, üretimin genişlemesine ayak uyduramaması durumunda aşırı mal bolluğu yaşanır. Bu, kapitalist üretim tarzının kendini sınırsız genişletme eğilimi ile pazarın sınırlı doğası arasındaki çelişkiden kaynaklanır. Bunalımlar, üretim sürecinin birbirinden bağımsızlaşan evrelerinin (üretim, dolaşım, tüketim) birliğinin zorla dayatılmasından başka bir şey değildir.
Yapay zekâ ve insanlığın geleceği: Komünist bir yaklaşım
Yapay zekânın tüm insanlığa faydalı olması ve bir “altın çağ” yaratması ancak kapitalist üretim tarzının dönüşümüyle mümkündür. Marksist-Leninist perspektif, YZ’ye “komünist bir yaklaşım” önermektedir. Bu yaklaşım, YZ’yi durdurmak (Ludizm) ya da gelişimini hızlandırmak (ivmecilik) değil, sermayenin YZ’nin gelişimini besleyen yapısal dinamiklerini, yani emek gücünün maliyetini düşürme ve diğer malların dolaşımını hızlandırma zorunluluğunu ortadan kaldırmaktır.
Bu komünist yaklaşım, YZ sermayesine el konulmasına, YZ mülkiyetinde yeni kolektif biçimlere ve YZ’nin diğer sektörlerin kolektifleşmesi için kullanılmasına işaret eder. Kapitalist sistemin “dipsiz bir kuyu” olarak tanımlanan YZ’yi sürekli olarak kendi iç çelişkilerini derinleştirmek için kullanması, devrimci komünist düşüncenin yeniden canlandırılmasını gerekli kılmaktadır. Bu, aynı zamanda insanlığın evrene bakışındaki insanı merkezdeki yerinden etmeyi gerektiren “insandışı” bir komünizm anlayışını da içerir. İnsanlık, diğer türlerin ve cansız aktörlerin (makineler dahil) sistemlerince kuşatılmış ve onlar tarafından meydana getirilir bir şekilde anlaşılmalıdır. Her üretim tarzının kendi antropolojisi vardır ve farklı insan tipleri üretir. Yapay zekâ sermayesine karşı mücadelelerden doğacak “insan”, o mücadeleye başlandığındaki “insan”dan farklı olacaktır.
Sonuç olarak, robotik ve yapay zekâ teknolojileri, kapitalist üretim ilişkileri devam ettiği sürece artı-değer üretimini tamamen ortadan kaldıramaz. Aksine, sermayenin kar hırsını sürdürmesi için bir araç olarak işlev görür, emeğin verimliliğini artırarak göreli artı-değeri yükseltir ve işçi sınıfı üzerinde baskıyı derinleştirir. YZ’nin insanlığın ortak faydasına dönüşmesi ve bir refah çağı yaratması, ancak artı-değer odaklı kapitalist üretim tarzının temelden dönüştürülmesi, üretim araçlarının toplumsal mülkiyeti altına alınması ve insanlığın teknolojiyle olan ilişkisinin köklü bir biçimde yeniden tanımlanmasıyla mümkün olacaktır. Bu, teknolojinin sermaye birikimi yerine, tüm insanlığın ve doğanın kolektif refahına hizmet ettiği devrimci bir dönüşümü gerektirmektedir.
Kaynak:
Karl Marx – Artı Değer Teorileri Cilt 1 (Sol Yay.)
Karl Marx – Artı Değer Teorileri Cilt 2 (Sol Yay)
Karl Marx – Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı (Sol Yay)
Yapay Zeka ve Kapitalizmin Geleceği – Nıck Dyer-Wıtheford , Atle Mıkkola, Kjosen James Steınhoff (İletişim Yay.)
Dijital Emek ve Karl Marx- Christian Fuchs (NotaBene Yayınları)
Gözetim Kapitalizmi Çağı: Gücün Yeni Sınırında İnsan Geleceği İçin Savaş – Shoshana Zuboff (Agora Kitaplığı)
7/24: Geç Kapitalizm ve Uykuların Sonu – Jonathan Crary (Metis Yayınları)
Otomasyon ve İşin Geleceği – Aaron Benanav (NotaBene Yayınları)
Dijital Çağda Emek: Metalaşan Sınırlar – Ursula Huws (Yordam Kitap)

