
1964’te yaşanan ‘zorunlu göç’ hem İstanbul’daki hem Yunanistan’daki Rumların belleğinde canlı bir travma olarak yer tutuyor. Yanında bir valizle sınır dışı edilen 12 bin 387 Rum vatandaştan biri olan Büyükadalı Hristos Arvanitis oğlu Sthatis Arvanitis, 54 yıl önce yaşananlarla ilgili olarak “İnsanların aklında hep şu vardı; Yunanistan’a gideceğiz, bu fırtına dindikten 1-2 sene sonra geriye döneceğiz. Fakat öyle şeyler olmadı” diyor.
T24’den Melike Çapan’ın haberine göre, 15 Ağustos 1964’ten bu yana Atina’da yaşadığını belirten Arvanitis, babasının İstanbul’a bir daha hiç dönemediğini, kendisinin de 1980’li yıllardan sonra gelebildiğini söylüyor. Büyükada’da 1900’lerden kalma bir evlerinin bulunduğunu ifade eden Arvanitis, başvurusu üzerine 2004’te tapunun yarısının kendisinin üzerine geçtiğini vurguluyor ve ekliyor:
“Fakat kuzenimin payını geriye vermediler. Kuzenim Türk tebaalıydı ama giderken, Türk pasaportunu ve nüfusunu Türk Konsolosluğu’na verdi. Dedi ki; artık ne Türk vatandaşı olmak isterim ne de Türkiye ile alakalı olmak isterim. Bu sebepten yüksek mahkeme onun payını vermedi geriye. ‘Mahkeme senin payın artık hazineye kalacak’ dedi. Bende kendi payımı 2015’te sattım.”
Neler yaşandı?
1960’lı yıllarda gerginleşen Kıbrıs politikaları, İstanbul’da yaşayan Yunan pasaportlu 12 bin 387 Rum vatandaşın 1964’ün Mart-Eylül aylarında ‘ulusal güvenlik’ gerekçesiyle sınır dışı edilmesine neden oldu.
Dönemin Başbakanı İsmet İnönü’nün görevde olduğu dönemde Kıbrıs’ta yaşanan gerginlik hat safhaya ulaştığı anda, Kıbrıs meselesinin halli ve anahtarlarının Yunanistan’da olduğu” fikri gözleri İstanbul’da yaşayan Rumlara çevirdi.“Türkiye’de yaşayan Rumlarla Kıbrıslı Rumların aynı kökenden geldikleri ve bu insanların Makarios ve EOKA’ya dolaysız destek sağladıkları” iddiası, bu dönemde ortaya atıldı. Bu iddia İstanbul’da yaşayan Rumlarda adeta güvercin tedirginliği yarattı.
Hükümet akabinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk ve eski Yunanistan Başbakanı Elefterios Venizelos arasında 1930 yılında imzalanan Seyrüsefain Antlaşması’nı 16 Mart 1964’te tek taraflı olarak feshetti. Anlaşmanın feshinden 9 gün sonra ilk olarak 8 iş adamı sınır dışı edildi.
Paskalya için Yunanistan’a gittiler, geri dönemediler
6 Nisan 1964’te Vize Anlaşması’nın iptaliyle yurt dışında olanlar, o tarihte Paskalya tatili için Yunanistan’a gidenler dönemedi. Sınır dışı politikası aylarca sürdü, resmi rakamlara göre 12 bin kişi sınır dışı edildi, bu sayı gidenlerin ailelerini de yanlarında götürmesiyle üçe katlandı.
Sınır dışı edilenler polis eşliğinde İstanbul Sirkeci’de yabancılar için kurulan 4. Şube’ye götürüldü; gözaltı sürecinde 4 maddelik bir yazı imzalatıldı. İmzalatılan yazıda; “Yasaları ihlal ettiğimi kabul ediyorum, Türkiye aleyhine faaliyet gösterdiğimi ve Eleniki Enosis Derneği üyesi olduğumu kabul ediyorum”, “Kıbrıs’ta Yunan teröristlere para gönderdiğimi kabul ediyorum ve son olarak Türkiye’yi kendi özgür irademle terk ediyorum” maddeleri yer alıyordu.
Yabancılar için yasak meslekler
Yazıda adı geçen Eliniki Enosis Derneği 1953’te Yunanistan’ın İyonya adalarında yaşanan depremden sonra kurulmuş, adalara yardım göndermişti. Üzerinden geçen 11 yılda herhangi bir faaliyette bulunulmamasına rağmen derneğin üyeleri sınır dışı edildi. Derneğin, Türkiye aleyhinde çalışmalar yaptığı iddia edildi. “Yunan pasaportlu vatandaşların bu derneğe üye olduğu” iddiası, sınır dışı gerekçesi olarak sunuldu.
1964 yılında her sınır dışı kararı için ayrı bir gerekçe uygulanıyordu. ‘Yabancılar için yasak meslekler’i icra edenler de bu sürece dahil edilirken, ilgili kanunu ihlal edenler oturma izni yenilenmeyerek sınır dışı ediliyordu. Bu meslekler, marangozluktan nakliyeciliğe, garsonluktan dansözlüğe, ayakkabıcılıktan mühendisliğe birçok alanı kapsıyordu. Tam liste şöyleydi:
Ayakkabı satıcılığı; çalgıcılık; fotoğrafçılık; berberlik; mürettiplik; simsarlık; elbise, kasket ve kundura imalciliği; borsalarda mubayaacılık; Devletin hisarına tabi maddelerin satıcılığı; seyyahlara tercümanlık ve rehberlik; inşaat, demir ve ahşap sanayi işçilikleri, umumi nakliye vesaiti ile su ve tenvir ve teshin ve muhabere işlerinde daimi ve muvakkat işçilik; karada tahmil ve tahliye işleri; şoförlük ve muavinliği; alelümum amelelik; her türlü müesseselerle ticarethane, apartman; han, otel ve şirketlerde bekçilik, kapıcılık, odabaşılık; otel, han, hamam, kahvehane, gazino, dansöz ve barlarda kadın ve erkek hizmetçilik (garson ve servant); bar oyunculuğu ve şarkıcılığı.
20 kilo, 22 dolar
Apelasis (sınır dışı), bugünlerde 54’üncü yılına giriyor. O dönem sınır dışı edilenlerin isimleri gazetelerde yayınlandı, radyolardan duyuruldu. Kimisi de kapısına gelen polisten öğrendi. İstanbul’dan 54 yıl önce gidenler yanlarında 20 kilo çanta o dönemin kuru karşılığında 22 dolar götürebildiler. Onlardan biri, 1964’ten bu yana Atina’da yaşayan Büyükadalı Stathis Arvanitis’ti.
1880’li yıllarda Santorini Adası’ndan İstanbul’a gelen Arvanitis ailesi 1900’de Büyükada’daki evlerini inşa etti. 1964’e yani sınır dışı edilene kadar aynı evde yaşayan baba Hristo Arvanitis ayakkabı ustasıydı; evinin karşısındaki dükkânda ısmarlama üzerine ayakkabı yapıyordu.
Şimdilerde o ev bir Türk aileye ait. Evin girişinde bulunan Türk bayrağının nedeni ise çocuklarının şehit olması.
Babasının Büyükada’da sınır dışı edilen ilk Rum olduğunu söyleyen Stathis Arvanitis, “Ben 16 yaşındaydım, babam o zamanlar 60’lı yaşlardaydı. Babam, Büyükada’da sınır dışı edilen Rum’du; Hristo Aravnitis… Onunla beraber Büyükada’dan aynı gün Panayotis Menegakis sınır dışı edildi. Nisan 1964’te” diyor.

