Cumartesi Anneleri/İnsanları, gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 1069’uncu kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Bu haftaki eylemde, 10 Temmuz 1994 tarihinde Batman’ın Soğuksu Mezrası’ndaki evinden yüzü maskeli ve silahlı 4 kişi tarafından alındıktan sonra bir daha haber alınamayan 9 çocuk babası 50 yaşındaki İbrahim Çelik ile 19 yaşındaki oğlu Edip Çelik’in akıbeti soruldu. Bu haftaki açıklamayı İHD İstanbul Şube Başkanı Jiyan Tosun okudu.
Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini öğrenebilecekleri etkili bir başvuru mekanizmasının hala olmadığını belirten Tosun, seslerini duyurmak için mücadeleye devam ettiklerini söyledi. Tosun, “Bugün bir kez daha hatırlatıyoruz: Hakikat ortaya çıkmadan adalet sağlanamaz. Yalnız kayıp yakınlarının değil, toplumun da gözaltında kaybedilenlere ne olduğunu ve geride kalan bizlerin neler yaşadıklarını bilmesi gerekir. Bunun için geniş yetkilerle donatılmış ” dedi.
Hizbullah tarafından kaybedildi
Hizbullah’ın Batman’da evlerinden alarak kaybettirdiği İbrahim Çelik ve oğlu Edip Çelik’in akıbetlerini öğrenmek için bu hafta eylem gerçekleştirdiklerini dile getiren Tosun, “90’lı yıllarda Batman, özel harp stratejisi doğrultusunda faaliyet gösteren Hizbullah’ın merkezi hâline getirilmişti. Hizbullah, yüzlerce kişiyi gündüz vakti, herkesin gözleri önünde infaz etti. Evlerinden aldığı ya da sokak ortasında kaçırdığı insanları işkence merkezlerinde sorgulayıp katletti, kaybetti. Tüm bunlar yaşanırken güvenlik ve idari bürokrasinin desteği, göz yumması ve koruması nedeniyle hiçbir engelle karşılaşmadı. Nitekim dönemin OHAL Bölge Valisi Ünal Erkan, 17 Şubat 1993 tarihli Milliyet gazetesine verdiği röportajda, ‘Hizbullah tipi örgütleri çözmeye niyetlerinin olmadığını’ açıkça söylemişti” diye kaydetti.
Maskeli ve silahlı dört kişinin evine gelerek İbrahim Çelik’i “yer gösterme” bahanesiyle zorla yanlarında götürdüğünü ve durumdan şüphelenen 19 yaşındaki oğlu Edip Çelik’in, babasını yalnız bırakmamak için peşlerinden gittiğini ifade eden Tosun, “Baba ve oğul bir daha evlerine dönmedi. Endişelenen aile, Jandarma ve Emniyet’e başvurdu. Ardından olayla ilgili Hizbullahçılar hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Fakat tüm başvurular sonuçsuz kaldı; İbrahim Çelik ve Edip Çelik’ten bir daha haber alınamadı. Merese Çelik’in, oğlunun ve eşinin bulunması için yaptığı başvurular sonuçsuz bırakıldı. O günden bu yana tam 31 yıl geçti; tüm başvurulara rağmen etkin bir soruşturma yürütülmedi, failler korunarak cezasızlık zinciri sürdürüldü. Kaç yıl geçerse geçsin, İbrahim Çelik ve Edip Çelik için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.
Eylem, abluka altındaki meydana karanfil atılmasıyla son buldu.
