
Halkların Demokratik Partisi (HDP), Emek Partisi (EMEP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) ve Emekçi Hareket Partisi (EHP), 25 Ağustos’ta “Emek ve Özgürlük İttifakı” kurduklarını açıkladı.
İttifak, ülke sorunlarına dair çözüm önerilerini de içeren “Yol Haritası”nı kısa bir süre sonra açıklayacak. İttifak içerisinde yer alan SMF Temsilcisi Erdal Ataş, açıklayacakları yol haritasına dair Mezopotamya Ajansı’ndan Fırat Can Arslan’a değerlendirmelerde bulundu.
‘Kamulaştırma politikalarına yoğunlaşılmalı’
Türkiye’nin çok ciddi bir ekonomik kriz yaşadığı ve krizin halkın sırtına yüklenmeye çalışıldığını söyleyen Ataş, bu krize karşı en net programa kurdukları ittifakın sahip olduğunu vurguladı.
Ataş, krize karşı vadettikleri ekonomi politikalarına değinerek, “İlk olarak devletin kamulaştırma politikalarına yoğunlaşması gerekir. Sağlık, eğitim, ulaşım ve konut gibi alanların tamamen parasız hale getirilmesi, devletin kamu gelirleri üzerinden giderlerini karşılaması ve çok kazanandan çok vergi alınarak asgari ücretlinin de yaşayabilir hale getirilmesi gibi koşulların sağlanması gerekir” şeklinde konuştu.
İşçi ve emekçilerin yanı sıra ülkenin bütün kimliklerinin kendi alternatifleriyle ekonomiyi yönetmesi sonrası gerçek bir kurtuluşun mümkün olacağını ifade eden Ataş, Millet İttifakı’nın da iktidar olması halinde krize çözüm olamayacağını söyledi.
‘Yüz yıldır aynı söylemle oyalanıyoruz’
Savaş politikalarıyla alevlendirilen Kürt sorunu ve diğer kimlik sorunlarının ülkenin başat sorunlarından olduğunu belirten Ataş, AKP-MHP’nin farklı kesimleri birbirleriyle karşı karşıya getirerek, inkara ve imhaya tabi tutarak ayakta kalmaya çalıştığını ifade etti.
Ataş, “Ülkedeki iktidar anlayışı 100 yıldır bu sorunun çözülmesini istemiyor. İktidarın Kürt sorunu başta olmak üzere diğer sorunlara bir çözümü yok. CHP ve yanındaki güçler de sadece ‘konuşacağız’ diyor. Biz 100 yıldır aynı söylemlerle oyalanıyoruz. Geçmişte iktidarın ortağı olan Gelecek, DEVA ve İYİ Parti, kimlik meselelerinde çözüm üretmek istemiyorlar. Ancak toplum, bütün kışkırtmalara ve provokasyonlara karşın çözüm dayatıyor. Bütün insanların demokratik bir biçimde kendi dillerine ve inançlarına sahip çıkacağı bir düzeni savunuyor” ifadelerini kullandı.
İktidarın uzun süredir siyasi çıkarları için toplumda kutuplaştırma yarattığına dikkat çeken Ataş, emekçiler ve halkların barış istediğini söyledi.
‘Adım atmak zorunda kalacaklar’
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “HDP’nin olduğu masada yokuz” açıklaması ve sonrasında yaşanan tartışmalara değinen Ataş, şunları ifade etti:
Akşener, Kürtler ve demokrasi güçleri olmaksızın mevcut iktidarın gitmeyeceğini biliyor ama en kolay kartı oynuyor. Akşener ve takımı, geçmişte ‘Kürtler, Türk’tür’ diyen bir anlayışı savunuyordu. ‘Bunların tümünü yok edeceğiz’ söylemleri üretiyorlardı. Ama gelinen aşamada en ırkçısı dahi artık Kürt gerçekliğini kabul ediyor. Bu mücadele ile gelinmiş bir nokta. Yeni gelecek iktidar, belli noktalarda az da olsa demokratik hamleler yapacaktır ama bizim ortaya koyduğumuz irade ile hem Kürt sorunu hem de diğer meselelere dair adım atmak zorunda kalacaklar. Milyonlarca insan demokrasi ve barış isterken, bunu yeni iktidara da dayatacağız. Akşener de dahil olmak üzere 6’lı masanın bundan sonraki atacağı adımların tek anahtarı demokrasi güçleridir.
Yol haritasında ne var?
Ataş, kurdukları ittifakın yol haritasına da değinerek, “Bütün kurumların savundukları çözüm önerilerinin yer aldığı belgemizde, ekonomiden ulusal sorunlara, inançtan laikliğe, ekolojiden cinsiyet kimliklerine, çocuktan savaşa yönelik temel sorunlarımızı ifade eden yaklaşımlar yer alacak. Bu ülkenin demokratikleşmesini içeren bir program deklare edeceğiz. Toplumun taleplerini yansıtabilirsek mevcut süreçte yansımasını bulacak ve bizi ilerletecek” diye kaydetti.
‘İttifakın oy potansiyeli yüzde 20’
İttifaklarının savunduğu 3’üncü yolun halklar için yeni bir alternatif olduğunu vurgulayan Ataş, şunları söyledi:
Bugüne kadar iktidar partileri ve iktidara muhalefet olan sermaye partileri vardı. Biz de her ikisine muhalif olan bir anlayışla hareket ediyorduk. Ama gelinen aşamada sadece muhalefet olarak kalmak çözüm getirmiyor. Doğal olarak önce işçi, emekçi ve ötekilerin temsilcilerinin bir araya gelerek programları ortaklaştırması ve iktidara aday olması lazım. Demokrasi mücadelesinin sürdürülmesi halinde yüzde 20 bandında bir oy potansiyeline sahibiz. Ülkede bunun zemini var. Bir fırsat daha kaçırmak istemiyoruz. Halktan yana kazanımların olduğu bir sürece doğru gideceğimizi düşünüyoruz.
‘Parçalı durum hepimize kaybettirdi’
Dört siyasi parti ve kuruluşun deklare ettiği Sosyalist Güç Birliği (SGB) ile “ortak mücadele” kapsamında bir araya gelinmesi gerektiğini ifade eden Ataş, sosyalist hareketlerin geçmişte çok parçalı bir yapıda olduğunu ve SGB’nin bileşenleriyle çok fazla yan yana gelemediklerini söyledi.
Ataş, orta ve uzun vadede SGB de dahil olmak üzere birçok yapıyla geleceğin inşa edileceğine işaret ederek, “Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenleri de daha öncesinde ayrık durumdaydı ama tartışmalar bizi ortak mücadeleye evriltti. Eskiden birbirine uzak duran bir yapımız vardı. Ama işçi ve emekçilerin parçalı durumu hepimize kaybettirdi. Aynı sorunlara sahip olanlar olarak herkesin kendi sorununu çözme çabası bize kaybettirdi. Bu nedenle SGB kurumlarının güncelde ayrı durması yanlıştır. İleride tüm alanlarda onları ortak hareket etmeye zorlayacağız” şeklinde konuştu.

