Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) ve Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) üyeleri, Siyonist İsrail askerleri tarafından cinsel saldırı işkencesine maruz bırakılan Zora üyesi gazeteci Anna Liedtke ile dayanışmak amacıyla İsrail Konsolosluğu önünde bir araya geldi. Eylemde “Cinsel işkence Siyonist İsrail’in gerçek yüzüdür” pankartı açılırken, “Filistin Filistinlilerindir, bedenimiz bizim” ve “İsrail’e tam ambargo” dövizleri taşındı. Açıklama boyunca sık sık “Cinsel işkence savaş suçudur”, “Yaşasın Filistin dayanışmamız” ve “Yıkılsın işgalci İsrail devleti” sloganları atıldı.
Basın metnini SKM üyesi Dilara Su Kalpak okudu. Kalpak, işgal ve işkenceyle varlığını sürdüren Siyonist İsrail’in insanlık suçu işlemeye devam ettiğini belirterek şunları söyledi: “Emperyalistlerin el birliğiyle Filistin topraklarını işgal ederek kurulan İsrail, insanlık suçu kapsamına giren tüm uygulamaları devreye sokmuş durumda. İki yılı aşkın süredir Gazze başta olmak üzere Filistin’de ve Lübnan’da yaşam alanları yerle bir edildi. On binlerce insan katledildi, yüz binlercesi yaralandı, milyonlarca insan evini terk etmek zorunda bırakıldı. Binlerce insan esir edildi. Bu vahşet hapishanelerde de devam etti. İsrail, kadın ve erkek esirlere yönelik insanlık suçlarını sürdürdü. Tüm bunlar dünyanın gözleri önünde yaşandı. Siyonist İsrail, Filistinlileri öldürerek insanlığı ve vicdanı yok etmek istiyor.”
Soykırımın tüm vahşetiyle sürdüğünü vurgulayan Kalpak, Siyonist İsrail’in suçlarını örtbas etmek için tüm olanaklarını kullandığını, ancak Filistin halkının direnişini ve vicdan hareketini durduramadığını söyledi. Kalpak, “Onur ve adalet çığlığı duyulmaya devam ediyor. Emperyalistlerin ve bölgedeki işbirlikçi devletlerin desteğinden güç alan İsrail’in suçları bir bir ortaya seriliyor” dedi.
‘Utanması gereken Siyonist devlettir’
Kalpak, İsrail’in halklara ve kadınlara yoksulluk, şiddet ve cinsel saldırı dayattığını belirterek, Gazze’ye insani yardım ulaştırmak için yola çıkan Sumud Dayanışma Filosu’nda yer alan genç kadın örgütü Zora üyesi gazeteci Anna’nın İsrail askerleri tarafından uygulanan cinsel işkenceyi ifşa ettiğini hatırlattı. Anna’nın önce Ktzi’ot Hapishanesi’ne, ardından Givon Gözaltı Merkezi’ne götürüldüğünü aktaran Kalpak, Anna’nın şu sözlerini paylaştı: “Cinsel baskılar yaşayan kadınlar adına bunu paylaşıyorum. İsrail zindanlarında çok sayıda Filistinli tutsak bu işkenceye uğruyor. Utanması gereken ben değilim. Siyonist devlettir.”
İsrail işkencehanelerinde cinsel saldırının özel bir politika olarak uygulandığını vurgulayan Kalpak, Filistinli kadın ve erkek esirlerin sistematik biçimde cinsel saldırıya maruz kaldığını, faillerin ise korunduğunu söyledi. “Anna’nın onurlu duruşunu selamlıyoruz” diyen Kalpak, “Asla mücadelemden vazgeçmeyeceğim, adalet sağlanana kadar durmayacağım” sözlerinin ortak mücadele çağrısı olduğunu ifade etti.
‘Filistin direnişi yalnız değildir’
Kalpak, cinsel işkencenin emperyalist, kapitalist ve erkek egemen sistemlerin temel bir politikası olduğunu belirterek şunları dile getirdi: “Çıplak aramalar, tecavüz saldırıları, cinsiyetçi hakaretler ve tacizler bu coğrafyada hak arayan, erkek egemen sisteme karşı mücadele eden pek çok kişinin maruz kaldığı uygulamalardır. Tribünlerde Kürt kadın siyasetçi Leyla Zana şahsında yapılan cinsiyetçi hakaretler de bu zihniyetin bir sonucudur. Coğrafyalar farklı olsa da cinsel işkence, siyonist ve ırkçı politikaların ayrılmaz bir parçasıdır.”
İsrail hapishanelerinde yaşananların münferit olmadığını vurgulayan Kalpak, her alanda cinsel işkenceye karşı mücadeleyi sürdüreceklerini belirterek açıklamasını şu sözlerle tamamladı: “Siyonist İsrail’in suçlarını teşhir etmeye devam edeceğiz. Filistin’in özgürlük direnişi yalnız değildir.”
