Connect with us

Dünya

İsviçre Parlamentosu mülteci politikasını sertleştiren kararlar aldı!

İsviçre Parlamentosu’nun kabul ettiği yeni düzenlemelerle mülteci politikası daha da sıkılaştırıldı. Kararlar, gönüllü geri dönüşlerin hızlandırılması, başvuru süreçlerinin hızlandırılması ve iltica sisteminin sürdürülebilirliğinin sağlanması hedefleri doğrultusunda hayata geçiriliyor.

Zeynep Hayır/Almanya

İsviçre Parlamentosu, iltica politikasını daha sıkı hale getirmeyi amaçlayan yeni düzenlemeleri kabul etti. Alınan kararlar; gönüllü geri dönüşlerin hızlandırılması, iltica sisteminin kötüye kullanımının önlenmesi ve suça karışan sığınmacıların dosyalarının daha hızlı sonuçlandırılması başlıklarında yoğunlaşıyor.

İsviçre resmi kamu medyasının aktardığına göre, sağlık hizmetlerinden yararlanmak amacıyla yapıldığı öne sürülen iltica başvurularının önüne geçilmesi hedefleniyor. Kabul ihtimali düşük olan başvurular için geri dönüş programlarının kapsamı genişletiliyor. Bu çerçevede Gürcistan vatandaşlarının iltica başvurularındaki düşük kabul oranına dikkat çekilirken, İsviçre ile Gürcistan arasında gönüllü geri dönüşleri destekleyen ortak bir programın hâlihazırda yürürlükte olduğu belirtiliyor.

Yetkililer, söz konusu adımların iltica sisteminin sürdürülebilirliğini korumayı amaçladığını savunuyor. Ancak eleştiriler, bu uygulamaların bireysel iltica başvurularının özünü zayıflattığı ve sığınma hakkını fiilen daralttığı yönünde yoğunlaşıyor.

Benzer bir yönelim Almanya’da ve Avrupa genelinde de görülüyor. Güvenli menşe ülke listeleri genişletiliyor, başvuru süreçleri hızlandırılıyor, sosyal haklar daraltılıyor ve iltica hakkı giderek daha sınırlı bir çerçevede ele alınıyor. Göçü yaratan düzen korunurken, bedeli göçmenlere ödetiliyor.

Oysa bu politikalar yalnızca teknik düzenlemelerden ibaret değil; daha derin bir siyasal tercihin sonucu. Bugün dünyada derinleşen yoksulluk, savaşlar ve istikrarsızlık, bu ülkelerin yıllardır sürdürdüğü emperyalist politikaların doğrudan ürünü olarak öne çıkıyor.

Afrika’dan Kafkasya’ya, Orta Doğu’dan Latin Amerika’ya kadar yaşanan yoksullaşma doğal değil. Çok uluslu şirketlerin talanı, borçlandırma rejimleri, silah ticareti, vekâlet savaşları ve ekonomik bağımlılık ilişkileri milyonlarca insanı yerinden ediyor. Bu koşullarda göç bir tercih değil, zorunluluk halini alıyor. Sığınma başvurularındaki artışın nedeni sistemin suistimali değil, hayatta kalma mücadelesi.

Ne var ki yoksulluğu ve çatışmayı üreten ülkeler, bugün aynı zamanda sınırlarını kapatan ve iltica sistemlerini sertleştiren ülkeler olarak öne çıkıyor. İsviçre’de atılan adımlar da Avrupa genelinde hâkim olan bu çizginin bir parçası. Göç, giderek insani bir hak meselesi olmaktan çıkarılarak bir güvenlik ve maliyet sorunu olarak ele alınıyor.

İltica hakkı daraltılıyor, bireysel hikâyeler görünmez kılınıyor ve zorunlu göçün asıl nedenleri bilinçli biçimde arka plana itiliyor. Sorumluluk, küresel düzenin kurucularından alınarak göç etmek zorunda kalanların omuzlarına yükleniyor.

Bugün asıl soru, “Göçmenler neden geliyor?” değil; bu göçü zorunlu kılan düzen neden hâlâ sürdürülüyor?



Aralık 2025
PSÇPCCP
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
293031 

More in Dünya