
Uluslararası Af Örgütü, Van’da gözaltına alındıktan sonra işkence edildiklerini ve helikopterden atıldıklarını belirten Osman Şiban ve Servet Turgut’un kötü muameleye maruz kaldıklarına ilişkin güvenilir iddialarla ilgili Türkiye yetkililerine mektup gönderdi.
Af Örgütü, “İki kişinin helikopterden atıldığı iddiası da dahil olmak üzere bu ciddi iddialar derhal, bağımsız ve tarafsız bir şekilde soruşturulmalıdır” dediği açıklamasında olayı şöyle özetledi:
Hastane raporu: ‘Düşüş’ sonrası aşınmalar oluştu
“Uluslararası Af Örgütü’nün incelediği hastane raporları, ikisi
de ağır yaralanmış olan Turgut ve Şiban’ın 11 Eylül’de saat 21:30
civarında ‘yüksekten düştükten’ sonra hastaneye getirildiğine
işaret ediyor. Hastane raporu Osman Şiban’ın boynunda yaralanma
(atlantoaksiyal subluksasyon) olabileceğini, dirseklerinde ve
dizlerinde çürük (ekimoz) ve şişlik olduğunu, her iki gözünün ağır
hasar gördüğünü, ayrıca Şiban’ın ‘anlamsız konuşmaları’ olduğunu ve
oryantasyon bozukluğu sergilediğini gösteriyor. Osman Şiban’ın
avukatı, Uluslararası Af Örgütü’ne, Şiban’ın kısmi hafıza kaybı
yaşadığını aktardı. Avukatın bildirdiğine göre, Şiban ailesine
jandarma görevlileri tarafından dövüldüklerini söyledi. Servet
Turgut’un hastane raporu ise gözleri ve kulaklarının yaralandığını
ve ‘düşüş’ sonrasında ellerinde ve göğüs boşluğunda aşınmalar
oluştuğunu gösteriyor.
“Osman Şiban 20 Eylül’de hastaneden taburcu edildi. Avukatının
bildirdiğine göre 22 Eylül’de onlarca jandarma Şiban’ın evine
giderek onu bir askeri hastaneye götürdü. Hastanede Şiban’a
COVID-19 testi yapıldı ve yetkililere resmi ifade vermeye uygun
olmadığını belirten bir hastane raporu çıkarıldı. 23 Eylül’de
Şiban, Mersin’de yaşayan ailesinin evine götürüldü. Avukatı,
Uluslararası Af Örgütü’ne, Osman Şiban hakkında resmi bir gözaltı
emri bulunmadığını, ancak Şiban ve Turgut hakkında bir ceza
soruşturması açıldığını, işkence ve kötü muamele iddialarına
ilişkin başka bir ceza soruşturmasının da Van Başsavcılığı
tarafından açıldığını doğruladı. Her iki soruşturma üzerinde de
gizlilik kararı olduğu için avukatlar müvekkilleri hakkındaki
dosyalara erişemiyor.
“21 Eylül’de Van Valiliği, olayın askeri bir operasyon esnasında
yaşandığına dikkat çeken yazılı bir açıklama yayınladı. Servet
Turgut’un operasyon bölgesinde bulunduğu belirtilen açıklamada şu
ifadelere yer verildi: “Gözetleme yapan ve şüpheli hareketler
sergileyen S.T. isimli şahsın, ‘dur’ ihtarına uymayarak kaçmaya
çalıştığı esnada kayalık alanda düştüğü ve yaralandığı
gözlemlenmiş, şahıs, mukavemet göstermesine rağmen yakalanıp
usulüne uygun olarak muhafaza altına alınmıştır. Bölgede bölücü
terör örgütü mensuplarına yardım, yataklık ettiği değerlendirilen
O.Ş. isimli şahıs da aynı bölgede mukavemet göstermesine rağmen
usulüne uygun olarak muhafaza altına alınmıştır.” Valiliğin
açıklaması, gözaltılara tanıklık eden ve her iki kişinin
helikoptere bindirilirken sağlıklı olduğunu belirten köylülerin
aktardığı olay örgüsüyle ve hastane raporlarıyla büyük ölçüde
çelişmektedir.”
“Türkiye işkence ve diğer kötü muameleyi önlemesi gerekir”
İşkence ve diğer kötü muamele iddialarıyla ilgili ve bu kişilerin helikopterden atıldığına ilişkin iddialardan dolayı ciddi kaygı duyduğunu belirten Uluslararası Af Örgütü açıklaması şöyle son buldu:
“Uluslararası insan hakları hukuku ve standartları, Türkiye’nin işkence ve diğer kötü muameleyi her koşulda önlemesini gerektirmektedir. Söz konusu iddialar derhal, bağımsız ve tarafsız bir soruşturmaya tabi tutulmalı ve iddia edilen işkence veya diğer kötü muameleyi gerçekleştirdiğinden şüphelenilen kişiler adil şekilde yargılanmak üzere adalet önüne çıkarılmalıdır. Yetkililerin, soruşturmanın belirli yönlerinin birtakım yayın kısıtlamaları gerektirdiğini iddia etmeleri meşru olabilir; ancak dosya üzerindeki genel bir gizlilik kararı, işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldığı öne sürülen mağdurların adalete erişim hakkını engelleme tehlikesi taşımaktadır. Van Valiliği’nin soruşturmanın bu ilk aşamasında yaptığı resmî açıklama bilhassa kaygı vericidir. Uluslararası Af Örgütü, yetkililere, Osman Şiban ve Servet Turgut’un soruşturma ve sonrasındaki tüm yargılama süreçlerinde etkin hukuki temsile erişmelerini sağlama çağrısı yapmaktadır.”

