Dersim Dernekleri Federasyonu (DEDEF) Kadın Meclisi, Suriye’de Cihatçı HTŞ çetelerinin Alevi halkına yönelik katliam saldırılarına ve Alevi kadınlarının kaçırılmasına ilişkin “Dersimli Kadınlar Olarak Zulme Sessiz Kalmıyoruz: Suriyeli Alevi Kardeşlerimizin Yanındayız” başlıklı açıklama yaptı. Yapılan açıklamada, son üç ayda en az 7 bin Alevi’nin katledildiğine, 40 binden fazla kişinin keyfi olarak tutuklandığına, kadınların kaçırılıp tecavüze uğradığına dikkat çekildi.
‘Tarihi unutmuyor, acılara karşı duruyoruz’
“İnsanlık tarihi, farklı inançların, kültürlerin ve toplulukların dışlandığı ve zorbalığa uğradığı bir süreçtir” denilen Kadın Meclisi açıklamasında, “Bu, yalnızca belli bir coğrafyanın meselesi değil; her dönemde, kimlikleri ve inançları yüzünden ayrımcılığa uğrayan, sesleri kısıtlanan topluluklar olmuştur. Bizler, Dersimli kadınlar olarak, bu acıları, 1938’deki dedelerimizden, ninelerimizden tanıyoruz. O kanlı gözyaşlarından, o zorbalıklardan tanıyoruz. Ve bizler, bu tarihi unutmuyor, bu acılara karşı duruyoruz. Çünkü bu bir vicdan sorunudur. İnsanlık vicdanını kaybettiğinde, onurunu da kaybetmektedir” ifadeleri kullanıldı.
‘Suriye’deki Alevi halkı kimlikleri ve inançları yüzünden baskıya uğramaktadır’
Açıklamada, “Bugün, Suriye’de de benzer acılar yaşanmaktadır. Geçtiğimiz ay, Suriye’nin Lazkiye ve Tartus bölgelerinde, El-Nusra Cephesi’ne bağlı gruplar tarafından gerçekleştirilen saldırılar sonucu 311 Alevi sivil hayatını kaybetmiştir. Son üç ayda, en az 7 bin Alevi’nin katledildiği, 40 binden fazla kişinin keyfi olarak tutuklandığı ve kadınların kaçırılıp tecavüze uğradığı bildirilmiştir. Ancak bu vahşet, dünya kamuoyunun dikkatinden çoğunlukla kaçmakta ve büyük ölçüde sessizliğe gömülmektedir. Bizler, Dersimli kadınlar olarak, bu acıları çok iyi tanıyor ve anlıyoruz. Çünkü tıpkı bizler gibi, Suriye’deki Alevi halkı da kimlikleri ve inançları yüzünden büyük bir baskıya uğramaktadır” denildi.
‘Hiçbir kimse, kimliği yüzünden yok edilmemelidir’
Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: “Dersimli kadınlar olarak, bu acılara göz yummuyor, Suriye’deki Alevi kardeşlerimizin yanındayız. Bu acılara karşı durmak, yalnızca geçmişi değil, bugünü de unutmamak sorumluluğumuzdur. Bu zulmün karanlığını aydınlatmak, insanlık olarak hepimizin ortak sorumluluğudur. Hiçbir kimse, kimliği yüzünden yok edilmemelidir; hiçbir insan acıya, zorbalığa ve yalnızlığa mahkûm edilmemelidir. Bizler, tüm gücümüzle sesimizi yükselterek, bu sessizliğe son verilmesi gerektiğini haykırıyoruz.”
