Connect with us

Güncel

Dersim’de depremde yaşamını yitirenler anıldı

6 Şubat depreminin yıl dönümünde Dersim’de yapılan açıklamada  “Rantçı ve piyasacı yaklaşımların derhal sona erdirilmesini; bilimin, tekniğin ve demokratik değerlerin rehberliğinde, halkın temel yaşam haklarını ön planda tutan politikaların hayata geçirilmesini ısrarla savunuyoruz” mesajı verildi. 

Dersim Emek ve Demokrasi Platformu, 6 Şubat 2023 Maraş merkezli depremde hayatını kaybedenler için basın açıklaması düzenledi. Seyit Rıza Meydanı’nda yapılan açıklamada, “6 Şubat’ı unutmuyoruz! Halkı deprem enkazının altında bırakanları affetmiyoruz!” pankartı açıldı. Açıklamada platform bileşenlerinin yanı sıra kentteki siyasi parti temsilcileri ve çok sayıda kişi yer aldı. Açıklamayı platform adına Emek Partisi Dersim İl Örgütü Başkanı Ergin Tekin okudu.

6 Şubat depremlerinin merkezi idarenin ve yerel yönetimlerin depreme karşı hazırlık yapmadığını en acı şekilde gözler önüne serildiğini  göstermiştir. Çöken binaların altında kalan ve kurtarılmayı bekleyen yurttaşların, devletin ilgili kurumlarının koordinasyon eksikliği ve arama-kurtarma çalışmalarındaki yetersizlik nedeniyle hayatını kaybettiğini belirten Tekin, “Hayatta kalmayı başaranlar ise tüm zorluklara rağmen yaşam mücadelesini tek başına sürdürmek zorunda bırakılmıştır. Doğal afet durumlarında devletin hızlı ve etkili müdahalesini sağlamakla görevli Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) hazırlıksız olduğu açıkça görülmüştür. Depremden etkilenen kentlerde, ilk iki gün boyunca kriz merkezi dahi kurulmamış, organize bir çalışma yürütülmemiş ve arama-kurtarma faaliyetleri başlatılmamıştır“ diye konuştu.

Bu süreçte Kızılay‘ın büyük bir sorumsuzluk örneği ortaya koyduğunu vurgulayan Tekin, “Yerel yönetimlerin, madencilerin, arama-kurtarma konusunda uzman sivil toplum örgütlerinin ve vatandaşlarımızın büyük çabalarına rağmen, özellikle ilk 72 saatte kamu otoritesinin koordinasyon eksikliği, arama-kurtarma ekiplerinin yetersizliği ve gerekli ekipman eksikliği nedeniyle enkaz altında kalan yurttaşlarımıza çok geç ulaşılmış; sonuç olarak can kayıplarının artmasına neden olmuştur. Afet dönemlerinde halkın temel ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlü olan Kızılay, depremin ilk günlerinde depremzedelere zamanında ulaşmamış; halkın acil barınma ihtiyacını karşılamak yerine, yardım kuruluşlarına çadır, gıda malzemesi ve su satarak büyük bir sorumsuzluk örneği sergilemiştir. Devletin en köklü insani yardım kuruluşlarından biri olması gereken Kızılay’ın, ihtiyaç sahiplerine ücretsiz olarak dağıtması gereken yardımları parayla satması, hem etik dışı hem de kabul edilemez bir skandaldır. Soğuk kış günlerinde depremzedelerin barınma, ısınma, giyecek ve yiyecek gibi en temel insani ihtiyaçları, ilk etapta bölgeye ulaşan gönüllü demokratik kitle örgütlerinin dayanışma ağları sayesinde karşılanabilmiştir“ dedi.

Çağrılarının yanıtsız kalması can kayıplarının artmasına neden oldu

Deprem bölgesindeki iletişim ağı prolemlerine dikkat çeken Tekin, “Depremin üzerinden günler geçmesine rağmen birçok yerleşimde mobil iletişim ve internet bağlantısı yeniden tesis edilememiştir. Bu iletişim kesintileri, yalnızca bireylerin ve kurumların bağlantısını koparmamış, aynı zamanda arama-kurtarma çalışmalarını ciddi şekilde aksatarak enkaz altındaki yardım çağrılarının yanıtsız kalmasına ve can kayıplarının artmasına neden olmuştur“ ifadelerini kullandı.

Devletin işleyişi felç oldu

Deprem bölgesinde yaşayan sorunların iki yıl geçmesine rağmen hala devam ettiğini ifade eden Tekin, “Deprem öncesinde hiçbir önlem almayan siyasi iktidar, deprem sonrası uyguladığı politikalarla felaketin etkisini katlayarak artırmış ve yurttaşlarımızı çaresizlik içinde bırakmıştır. Deprem bölgesinde yaşayan yurttaşlarımız, eğitim, sağlık, barınma, beslenme ve temiz su gibi en temel yaşam haklarına dahi erişememektedir. Depremzedelerin bir kısmı, temel ihtiyaçların karşılanmadığı geçici barınma alanlarında hayatta kalma mücadelesi verirken, diğerleri ağır kış koşullarında hasarlı evlerinin önüne kurdukları çadırlarda ya da barakalarda yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadır. Ancak sorun yalnızca depremden etkilenen 11 ille sınırlı değildir; ülke genelinde derin bir kriz yaşanmakta, siyasi ve ekonomik çöküşün enkazı altında sıkışmış durumdayız. Üstelik bu enkazın altında yalnızca insanlarımız ve şehirlerimiz değil, devletin işleyişi de felç olmuştur“ dedi.

Depremzedeler sahipsiz bırakıldı

“Siyasi iktidar, yaşanan felaketin sorumluluğunu üstlenmek yerine, depremin büyüklüğünü ve yıkıcılığını bahane ederek devletin işleyişindeki çöküşü örtbas etmeye ve faturayı başkalarına kesmeye devam etmektedir. Bilinmektedir ki, bu anlayış ve politikalar sürdüğü sürece, ülke her defasında benzer felaketlere hazırlıksız yakalanacaktır“ diyen Tekin, “Deprem sonrası yaşanan ihmaller ve bu süreçteki ihmalkârlık, iktidarın halkın yaşamını nasıl hiçe saydığının en somut kanıtıdır. Depremzedeler tamamen sahipsiz bırakılmış, dayanışma ve bireysel çabalarla hayatta kalmaya çalışan yurttaşlarımız, bugün de hâlâ yalnız bırakılmakta ve temel yaşam hakları için mücadele etmek zorunda bırakılmaktadır“ ifadelerini kullandı.

‘İnsan yaşamını, doğayı ve tarihî mirası sömüren bu anlayış terk edilmelidir’

Deprem öncesinde alınmayan tedbirler ve deprem sonrasında gerçekleştirilmeyen müdahaleler, afeti felakete dönüştüren rantçı ve piyasacı politikaların bir sonucu olduğunu belirten Tekin, konuşmasının devamında şunları söyledi: “Bu politikalar, sermayenin kâr hırsını insan yaşamının önüne koymakta; ülkeyi bir şantiyeye dönüştürerek yalnızca belirli kesimlerin çıkarlarını gözetmektedir. Bilim ve tekniği yok sayarak, ilgili kurumların önerilerini dikkate almadan insan yaşamını, doğayı ve tarihî mirası sömüren bu anlayış terk edilmelidir.

Dersim depreme hazır değil

Bu ihmal ve belirsizlikler sadece deprem bölgesiyle sınırlı kalmamış, ülkenin birçok yerinde olduğu gibi Dersim’de de benzer bir kayıtsızlık sürdüğü belirten Tekin Dersim’de olası bir depreme karşı alınması gereken önlemlerle ilgili valiliğin kamuoyunu bilgilendirmemesi, deprem için herhangi bir bütçenin ayrılıp ayrılmadığına dair açıklama yapmaması ve büyük bir depreme hazırlık yönünde ikna edici adımları atmaması, halkın güvenini ciddi şekilde sarstığını belirtti.

Deprem tahliye alanları ve  depreme hazırlıkları yetersiz

Devlet Hastanesi ve Munzur Ortaokulu başta olmak üzere kamu kurumlarının toplanma ve tahliye alanlarının yetersiz olması büyük bir risk oluşturmaktadır. Eski binaların yıkımından sonra yenilerinin inşa edilip edilmeyeceği belirsizliğini korurken, örneğin, tam bir yıl önce yerel basın önünde törenle tahliye edilen Dersim Anadolu Lisesi ve Atatürk Anaokulu binalarının güçlendirilmesine yönelik tek bir adım dahi atılmamıştır. Ayrıca, Mutu Köprüsü gibi kritik altyapı projelerinin tamamlanma süreci ve Munzur ile Pülümür vadileri başta olmak üzere genel ulaşım sisteminin afete uygun hale getirilmesi konusunda ciddi eksiklikler söz konusudur.

Yetkililerin kamuoyunu bilgilendirmekten kaçınması, afet yönetiminin tamamen plansız ve yetersiz olduğunu gözler önüne sermektedir. Toplum, bu ihmallerin bedelini ödememelidir; bunun için şeffaf, bilimsel ve somut adımlara dayalı bir afet hazırlık planı derhal hayata geçirilmeli ve kamuoyuna açıklanmalıdır. Rantçı ve piyasacı yaklaşımların derhal sona erdirilmesini; bilimin, tekniğin ve demokratik değerlerin rehberliğinde, halkın temel yaşam haklarını ön planda tutan politikaların hayata geçirilmesini ısrarla savunuyoruz. Afet yönetiminde yaşanan aksaklıkların giderilmesi ve gelecekte benzer acıların tekrarlanmaması için acil ve kapsamlı reformların gerçekleştirilmesini talep ediyoruz.“



Mart 2025
PSÇPCCP
 12
3456789
10111213141516
17181920212223
24252627282930
31 

More in Güncel