Connect with us

Dünya

HKP (Maoist)’in Hindistan gerici devletiyle barış görüşmeleri

Hindistan Komünist Partisi (Maoist) tarafından yakın zamanda yayımlanan ve bölgesel çatışmalara ışık tutan “inkarcı devlet: barış görüşmeleri üzerine” isimli kitapçık, parti ile Hindistan devleti arasındaki barış görüşmeleri girişimlerini, bu görüşmelerin tarihsel bağlamını ve devletin tutumunu derinlemesine analiz ediyor.

Hindistan Komünist Partisi (Maoist), tarafından yakın zamanda yayımlanan ve bölgesel çatışmalara ışık tutan “inkarcı devlet: barış görüşmeleri üzerine” isimli kitapçık, parti ile Hindistan devleti arasındaki barış görüşmeleri girişimlerini, bu görüşmelerin tarihsel bağlamını ve devletin tutumunu derinlemesine analiz ediyor. Bu kapsamlı analiz, özellikle “Kagaar Operasyonu” adı altında devam eden askeri saldırılar ve çatışmaların ortasında yapılan barış çağrısının ardındaki nedenleri ve bunun yankılarını ele alıyor.

HKP (Maoist)’ten koşullu barış teklifi

Kitapçıkta yer alan bilgilere göre, HKP (Maoist) Merkez Komitesi Sözcüsü Yoldaş Abhay, 2 Nisan 2025’te yaptığı bir açıklamayla, sivil toplumun parti ile Hindistan devleti arasında barış görüşmelerini kolaylaştırma çabalarını memnuniyetle karşıladıklarını ve kitlelerin çıkarları doğrultusunda diyaloglara girmeye hazır olduklarını belirtti. Parti, barış görüşmeleri için olumlu bir ortam yaratmanın gerekli olduğunu vurgulayarak belirli koşullar ileri sürdü. Bu koşullar şunlardır:

1- Chhattisgarh, Maharashtra (özellikle Gadchiroli), Odisha, Jharkhand, Madhya Pradesh ve Telangana’da devam eden “Kagaar Operasyonu”nun ve tüm askeri saldırıların derhal durdurulması.

2- Yeni askeri kampların kurulmaması ve mevcut güçlerin ateşkes süresince kamplarında kalması.

Kitapçık, bu adımların bir zayıflık işareti olmadığını, aksine Maoistlerin kitlelere ve onların acılarına olan bağlılıklarını yansıttığını ifade ediyor. Ayrıca, gerilla savaşının kişisel çıkarlar için değil, sömürülen ve ezilen halkın çıkarları doğrultusunda, özellikle ABD emperyalizmi olmak üzere dünya emperyalist güçlerini zayıflatmak ve toprak, su ve ormanların ele geçirilmesini durdurmak amacıyla yürütüldüğü vurgulanıyor. Parti, öne sürülen bu koşulların “haksız olmadığını, demokratik ilkelere ve uluslararası hukuka uygun minimum talepler” olduğunu savunuyor.

Hindistan devletinin reddi ve çatışmanın derinleşmesi

Kitapçıkta belirtildiğine göre, Hindistan devleti, Maoistlerin bu koşullarını reddetti. Chhattisgarh Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı Vijay Sharma, hükümetin müzakereler için herhangi bir önkoşul olmadan hazır olduğunu, Maoistlerin ise “silahlarını bırakıp ana akıma katılmaları” gerektiğini savundu. Sharma, “Eğer konuşmak istiyorlarsa şeffaf bir şekilde öne çıkmalılar. Hükümet barış görüşmeleri için resmi bir komite kurmadı. Biri konuşmak isterse doğrudan bana ulaşmalı. Güvenliklerini sağlayacağım. Ama açıkça söyleyeyim: şiddete güçle karşılık verilecektir” dedi. İçişleri Bakanı Amit Shah da Maoistleri “kardeşler” olarak nitelendirip silahlarını bırakmaya çağırırken, polis yetkilileri Maoistlerin teklifini “zaman kazanma taktiği” olarak değerlendirdi.

Analiz, devletin “Kagaar Operasyonu” adı altında yürüttüğü saldırıların devam ettiğini ve bu operasyonların “soykırım boyutuna ulaştığı” iddialarını içeriyor. Bastar’da 400’den fazla devrimci ve Adivasi köylüsünün öldürüldüğü, binlercesinin tutuklandığı ve köylerin yok edildiği belirtiliyor. Güvenlik güçlerinin sivilleri ve silahsız Maoistleri “ödül cinayetleri” yoluyla öldürdüğü, genç kızlara tecavüz edip öldürdüğü ve Adivasi köylülerini Maoist olarak damgalayıp tutukladığı iddia ediliyor. Bu durumun, devlete göre bir “savaş durumu” olmaması ise çelişkili bulunuyor.

Barış görüşmeleri tarihindeki ihanetler

Kitapçık, Hindistan devleti ile Maoistler arasındaki geçmiş barış görüşmelerinin “ihanetlerle” dolu olduğunu vurgulayan önemli bir bölüm içeriyor. Özellikle 2002’de Andhra Pradesh’teki Chandrababu Naidu hükümeti ve 2004’teki Y. S. Rajasekhara Reddy hükümeti dönemindeki görüşmelerin, devletin istihbarat toplama, hareketi silahsızlandırma ve baskı uygulama aracı olarak kullanıldığı iddia ediliyor.

2010 yılında, barış sürecini kolaylaştırmak için atanan HKP (Maoist) Merkez Komitesi üyesi Yoldaş Azad’ın ve gazeteci Hemchandra Pandey’in sözde bir “sahte çatışmada” öldürülmesi, sürecin tamamen sabote edildiği şeklinde yorumlanıyor. Benzer şekilde, 2011’de Yoldaş Kishenji’nin de Bengâl’de “sahte çatışmada” öldürüldüğü belirtiliyor. Bu olaylar, devletin “diyalog görüntüsü altında devrimci liderliği tasfiye etme” stratejisinin bir parçası olarak değerlendiriliyor. Kitapçık, bu “ihanetlerin” devrimci partinin barıştan uzaklaşmasına değil, tam tersine, devletin ikiyüzlü politikasının bir sonucu olduğunu ileri sürüyor.

Devletin doğası ve çatışmanın kökenleri

Analiz, Hindistan devletinin yarı-sömürge, yarı-feodal ve “Brahmanik Hindutva Faşist” bir karakter taşıdığını savunuyor. Bu durumun, emperyalist finans kapitalin ve yerel feodal ilişkilerin ihtiyaçlarına göre şekillendiği, kitlelerin sömürülmesi ve ezilmesine dayalı bir kalkınma modelini sürdürdüğü belirtiliyor. Özellikle Bastar gibi mineraller açısından zengin bölgelerde yürütülen operasyonların asıl amacının, Adivasi halkının topraklarını ele geçirip büyük şirketlere (Tata, Jindal, POSCO, NMDC, BSP gibi) peşkeş çekmek olduğu iddia ediliyor.

Kitapçık, Maoist hareketin kökenlerinin sosyo-ekonomik koşullara dayandığını, yerinden edilme, toprak kaybetme, sömürü ve devlet şiddeti gibi sorunlardan beslendiğini belirtiyor. Hatta Planlama Komisyonu tarafından oluşturulan B. D. Bandyopadhyay Komitesi gibi resmi devlet komitelerinin bile Naksalit sorununun bir “hukuk ve düzen” meselesi değil, sosyo-ekonomik bir sorun olduğunu kabul ettiği vurgulanıyor. Bu bağlamda, Adivasi halkının tarihsel olarak silahlı direnişi bir öz savunma aracı olarak benimsediği ve günümüzdeki Maoist hareketin de bu direnişin bir devamı olduğu ileri sürülüyor.

Sivil toplumdan barış çağrıları ve fırsatçı güçlere karşı uyarı

Kitapçık, Forum Against Corporatization and Militarization (FACAM) gibi sivil toplum kuruluşları ve uluslararası düzeyde birçok demokratik örgütün, HKP (Maoist)’in barış görüşmeleri teklifini memnuniyetle karşıladığını ve Hindistan devletine Maoistlerin “adil ve makul” taleplerine dayanarak görüşmeleri başlatması için baskı yapılması çağrısında bulunduğunu belirtiyor. Bu taleplerin, sadece Maoistlerin değil, aynı zamanda Bastar halkının, özellikle Adivasilerin de talepleri olduğu vurgulanıyor.

Ancak kitapçık, bu barış çağrısının yanı sıra “fırsatçı, tasfiyeci ve revizyonist” güçlere karşı da uyarıda bulunuyor. Bu güçlerin, Maoistlerin koşulsuz teslim olmasını savunduğu ve devletin askeri operasyonlarını durdurması veya kaynakların yağmalanmasını engellemesi gibi temel talepleri göz ardı ettiği iddia ediliyor. Kitapçık, gerçek barışın ancak sömürülen ve ezilen kitlelerin zaferiyle ve temel sosyo-ekonomik ve siyasi sorunların çözülmesiyle gelebileceğini vurguluyor. “Adalet olmadan barışın ihanet olduğu” ifadesiyle, Maoist hareketin sadece bir “güvenlik” meselesi olarak görülmesine karşı çıkılıyor.

Sonuç olarak, bu kitapçık, Hindistan’ın merkezi bölgelerindeki çatışmanın, köklü sosyo-ekonomik eşitsizlikler ve kaynak yağması ile devletin otoriterleşme eğilimlerinin karmaşık bir sonucu olduğunu ortaya koyuyor. (Haber Merkezi)

Kaynak: https://www.bannedthought.net/India/CPI-Maoist-Docs/Statements-2025/2025-06-16-StateOfDenial-OnThePeaceTalks-OCR.pdf



Temmuz 2025
PSÇPCCP
 123456
78910111213
14151617181920
21222324252627
28293031 

More in Dünya