Connect with us

Editörün Seçtikleri

Sağlam Bir Devrimci Bütün Burjuvaziyi Yenebilir…

Bilinçli-örgütlü devrimci kişilik, her türden bireyciliği yıkarak burjuva bencilliği reddetme ve toplumsal düşünce/düşünüş tarzını benimseme bağlamında sınıf orijinli bir dizi karakteristik değerle buluşan inisiyatifli, yaratıcı, yorulup yılmadan üreten, değişip değiştiren ve toplumsal değişimde rol oynayan kişiliktir.

Emperyalist dünya gericiliğinin eseri olan küresel siyasi kaos derinleşerek büyük buhrana hızla ilerliyor. Yeni bir paylaşım savaşı, biçim ve zamanı kesin tariflerle saptanamasa da mevcut emareler şartıyla artık kaçınılmaz yola girmiştir. Emperyalist haydutlar, artık kaçınılmaz olan yeni paylaşım savaşına hazırlanırken, karşılıklı olarak örgütlenmekte, dünya halklarını bu hegemonya dalaşlarına asker yapıp birbirine kırdırmaya, suçlarına ortak etmeye çalışmaktadırlar… Patlaması olası olan emperyalist paylaşım savaşının yarattığı tehdide karşı, öncelikle gerici savaşları engellemek için gerici savaş karşıtı tutumsal propagandanın geliştirilmesi gerekliyken, bunu takiben gerici savaşları devrimci iç savaşlarla karşılama çağrıları yükseltilip pratikleştirilmek durumundadır. Elbette anti-emperyalist, anti-kapitalist, anti-faşist niteliklerde uluslararası örgütlenmelerin derhal oluşturulması ve enternasyonal örgütün kurulması bu sürecin en temel ihtiyacı olarak elzemdir. Yürütülen tartışmaların somut adıma taşınarak noktalanması, parçalı durum ve dağınıklığın giderilmesi komünist ve devrimci partilerin önündeki ivedi görev, tarihi sorumluluktur…

Dünya komünist ve devrimci hareketinin karşı karşıya olduğu tablonun bir yüzü bu tehdittin ihtiyaç haline getirdiği görevlerken aynanın diğer yüzünde ise gericiliğe ait ideolojik-teorik-kültürel saldırı furyası yer almaktadır. Daha sinsi olan bu saldırganlığın yarattığı deformasyon, tahrifat ve erozyon değerleri sarsan büyük bir tasfiyeci işlev görmektedir. Bu sinsi saldırı cephesi oldukça genişleyip palazlanmış, eşiğin önünü dikilerek ciddi bir sorun olmaya devam etmektedir…

Bugün cepheden geldiği kadar, arkadan, yandan-yamaçtan dolanma biçiminde dolaylı yoldan gelip devrimci teoriyi eğip-bükerek sulandıran bir dizi ‘’post’’ türevli burjuva-liberal akım daha pervasız bir cüretle sahne almıştır ki, aşina olduğumuz bu eğilimlerin bir kısmı devrim ve devrimciliği tabutla yarak gömerken, diğer bir kısmı ise belleksiz inkarla paradoksa sığınmaktan sakınmamaktadır. Bu eğilimlerin tırmanış göstermesi anlaşılmaz değil, bilakis tüm cihet ve mizacıyla anlaşılırdır… Şöyle ki, emperyalist tekelci sermaye odaklarınca satın alınmış bilumum burjuva ideolog, bilim insanı, entelektüel, tarihçi vb. geçinen kiralık unsur, ideolojik-teorik-kültürel saldırısını sistematik tempoyla yürütmektedir. Bu yetmezmiş gibi, doğrudan sınıflar mücadelesi, sosyalizm ve devrim cephesi adına söz kullanan şahsiyet de devrimci teorinin yozlaştırılmasına dönük tırmandırılan bu saldırı furyasına katılmaktan geri durmamış/durmamaktadır. Öyle ki, sosyalizme, sosyalist değer ve devrimci tarihe saldırmak, bu tarih çarpıtıcıları tarafından bir maharet telakki edilerek ‘’normalleşmiş’’, adeta modaya dönüşmüş durumdadır.

Özcesi, devrim ve devrimci teoriye saldırı dört koldan geliştirilerek güç kazanmıştır. Buna karşın devrim, devrimci değer ve devrimci teorinin savunularak temsil edilmesi önemli zafiyetler içindedir. Karşı-devrim cephesinin görece avantajlı, devrim cephesinin ise görece dezavantajlı olduğu ağır şartlardan geçtiğimiz inkâr edilemez gerçektir. Şartların devrim aleyhine ağır olup ideolojik-kültürel kuşatmanın derinleştiği, daha da önemlisi devrim cephesinin zayıflayarak örgütsel güçlerinin daraldığı mevcut koşullarda, sağ tasfiyeci eğilim, sapma, ideolojik-siyasi kırılma ve savrulmaların yaşanması anlaşılırdır. Yenilgi ve gerileme dönemlerinde sağ tasfiyeci eğilimlerin boy verdiği tarihsel tecrübelerle sabittir.

Dolayısıyla, burjuva cephe lehine, proletarya ve halk kitleleri cephesinin aleyhine yaşanan mevcut geçici durum anlaşılmaz değil, tamamen anlaşılırdır. Bunlara rağmen, egemen eğilim olmasa da proletarya ve halkları içine alan bir toplumsal hareketlerin gelişmeye başladığı da bir gerçektir. Emekçi halk kitlelerinin devrimci öfkesinin kabarma eğilimi göstererek devrimci çalkantılara doğru seyretmesi, yükselen eğilim olarak devrimler adına umut verici gelişmedir. Kuşkusuz ki, devrim ve yoksul dünya lehine yaşanan gelişme emareleri görmezden gelinemez. Evet dünyanın birçok parçasında büyük kitle hareketleri gelişmekte, toplumsal kitlelerde büyük bir hoşnutsuzluk ve devrimci tepki birikip gelişmektedir. Kimi parçalarda devrim daha diri ve büyük gücünü korumaktadır. Buralardaki devrim mücadeleleri ağır darbeler alarak gerilemeler yaşasa da mücadelenin diriliği bir gerçekliktir. Kitle hareketleri ise, önderlik sorunu nedeniyle doğru orantılı sonuçlara ulaşamamakta, sönümlemektedir. Ve fakat unutulamaz ki, şartlara teslim olmadan değiştirme eylemine endeksli duruş göstermek, devrimciliğin olmazsa olmaz değişmez tutumudur.

Küçük Çabalarla Da Olsa Devrimci Tarz ve Zeminde İlerleme Elzemdir!

Diyalektik bilimi her şeyin karşıtına dönüşebileceğinin olanaklı olduğunu söyler. Her durum ve her koşul gelişir, başkalaşır ve karşıtına dönüşür. Bunun gibi, her sorun ve her çelişki de değişir, yerini başka bir çelişkiye bırakır. Her önermeyi karşıtı olan önermeyle mümkün görür. Bu bağlamda her sorunun mutlaka bir çözümünün olduğunu öngörür ki, bu olmaksızın gelişme ve ilerleme de olmaz; tüm hayat ve yaşam diyalektiği budur. Yaşam durmayacağına ve değişim donmayacağına göre, bugünü koşullar yarınki koşullara dönüşmek durumundadır. Değişim diyalektik bir kaçınılmazlık olduğuna göre, bugünkü durum da değişerek karşıtına dönüşür, dönüşecektir. Bundan şüphe duyulamaz. Lakin, sosyal-siyasal-teorik ve tüm toplumsal gelişmeleri kendiliğinden diyalektiğin akışına terk edemeyiz. Aksine devrimcilik tam da burada devreye girer. Gelişim ileriye doğru olsa da müdahale etmeksizin değişimi hızlandıramaz, devrimci sonuçlara ulaşamayız. İnsanın bilinçli dinamik rolü bu sürecin başat aktörü olarak tarih tekerleğini hızlandıran devrimci rol olarak devreye girer, girmek zorundadır…

O halde, bütün bu tabloyu tersyüz etmek için devrimci duruşu örgütleyerek geliştirmek ve devrim cephesini ayağa dikmek vazgeçilemez görevdir. Bu görev için devrimciliği ve devrim cephesini tahkim edecek keskin çabalara girmek elzemdir. Total şartları kısa vadede veya bir çırpıda değiştirmek mevcut güç şartlar ve dengeler durumu dikkate alındığında gerçekçi olmayabilir. Ancak durumu değiştirmeye odaklı devrimci çabayı “küçük’’ adımlarla geliştirip büyük sonuçlara ulaşmak tamamen mümkündür.

Devrimci teori ve değerlerin maruz kaldığı ideolojik-teorik-kültürel saldırı bombardımanı ve bunun eşliğinde yükseltilen gerici kuşatma hücumlarına karşı, olanaklı olan “basit’’/küçük ama stratejik yönelimle devrimci savunma ataklarını örerek geliştirmek hayati önemdedir. Büyük perspektife bağlı olmak kaydıyla, küçük çabalarla devrimci görevlerin icra edilmesi ivedi olup tarihi sorumluluktur. Biliyoruz ki, yenilgi ve başarısızlıklarımızın tümü objektif olarak düşmana alanlar açmakta, onu güçlendirmektedir. O halde, kendimizi küçük çabalarla da olsa devrimci tarz ve zeminde tahkim ederek ilerleme yoluna girmemiz, devrimci adacıklar oluşturarak büyük kazanımlara azmetmemiz ertelenemez sorumluluktur…

Devrimci savunmadaki yetersizlik aleni, pratik gerçektir. İdeolojik-teorik-kültürel saldırılara karşı devrimci savunma kalkanı oluşturmak stratejik ödevdir. Bunda esnemeye yer yoktur. Devrimci teori ve ilkeler tereddütsüz biçimde savunulacak, gerici hücumlar göğüslenecektir. Bu uğurda stratejiyi besleyen taktik ödevleri yerine getirmek, stratejik kazanımlar için taktik kazanımlara eğilmek küçümsenemez. Küçük ama emin adımlarla stratejik kazanıma yönelen çalışmalarla yürümek ve erozyona uğrayıp sarsılan temel değerleri onararak devrimci özde pekiştirmek, bugün izlenmesi gereken rasyonel yoldur. Aşındırılmak istenen, kısmen de aşınan ve sol yelpazeye tünemiş olan belli çevrelerde kökten reddedilen, dolayısıyla saldırıya maruz kalan ve yaratılan sis perdesiyle flulaştırılan devrimci değerlerin yeniden tahkim ve temsil edilmesi kesinlikle ve kesinlikle zorunludur.

Sorunları da Yenecek Olan İrade Yalnızca ve Yalnızca Örgütlü İnsandır

İnsan belli bir sınıfa ait sınıfsal bir nitelik/varlık ise, insan etkinliklerinin tümü de sınıfsaldır. İnsan etkinlikleri kapsamında yer alan gelişmelerin sınıflardan bağımsız/sınıflar üstü gelişmeler biçiminde yorumlanması bilinçli burjuva manipülasyon değilse, katıksız bir idealizmdir. Bütün gelişmeleri sağlayan, yaratan ve gerçekleştiren insan öğesidir. Araçlar sınıflar karşısında tarafsız/kayıtsızdır; onları hangi sınıf elinde tutarsa o sınıfa hizmet ederler. Araçları yaratan da kullanan da düşünme ve üretme yeteneğine sahip olan insandır. İnsan tüm süreç ve gelişmelerde tayin edici rol ve belirleyici etkiye sahip ‘’üstün’’ unsurdur. İnsan, sahip olduğu sınıfsal ve bilimsel niteliğiyle, bu niteliğine bağlı yetenek ya da özellikleriyle üstündür ya da değildir…

Bu bağlamlarda, sorun ve çelişkilerin giderilmesi ve gelişmelerin sağlanması için insanı, daha açığı devrimci insanı geliştirmekten başlamak yanlış olmaz. Sorunlarımızın önemli bir esasında kadro sorunu belirleyici bir rol oynuyorsa, sorunlarla mücadelede nitelikli insan/devrimci insan ve kişilik üzerinde durmak isabet olur. Emperyalist saldırganlığı da devrimci hareket ve tek-tek partilerin yaşadığı sorunları da yenecek olan irade yalnızca ve yalnızca örgütlü insandır; çabasıyla bilinçli devrimci iradesiyle etkin insandır.

Buyurulan veya sunulanı bilimsel şüphecilikle yargılayıp sorgulamak ve yanıt arayan/alan sorularla gerçeğe ulaşmak sadece onun bilimsel metodunu ifade etmez, gelişim ve değişimi sağlayan en temel tutumu, üstün yeteneği olarak da önemlidir. Önüne sürüleni sorgulamadan kabul etmek bürokratik burjuva memur tavrıyken, olay ve olguları neden/sonuç ilişkisi içinde bilimsel süzgeçten geçirip olasılıkları hesaplayarak ön yargıdan uzak objektif tarafsızlıkla ele alıp açıklamak bilimsel devrimci tutumdur.

Bilinçli-örgütlü devrimci kişilik, her türden bireyciliği yıkarak burjuva bencilliği reddetme ve toplumsal düşünce/düşünüş tarzını benimseme bağlamında sınıf orijinli bir dizi karakteristik değerle buluşan inisiyatifli, yaratıcı, yorulup yılmadan üreten, değişip değiştiren ve toplumsal değişimde rol oynayan kişiliktir. Bu kişilik ‘’rüzgârın’’ yönüne eğilmeyecek kadar güçlü, zorluklara yenik düşmeyecek kadar sağlam, şartlara teslim olmayacak kadar dirençli, zorunluluğu değiştirme iradesi gösterecek kadar mücadeleci bir karakterdir. Tabi ki, bilimsel teori ışığında değiştirme eyleminde bulunan tipik bir sınıfsal kişiliktir. Bu kişilik kendine has spesifik özelliklerle hasıl olur. Vasat değil, nitel normlarla biçimlenir; diğer kişiliklerden bu temelde ayrılır. Sadece karakter bakımından değil, belirli ilke ve erdemler bakımından da geleneksel toplumsal kişilikten ayrılır, kökten ayrılır. O, ‘’yazgıya’’ boyun eğerek reva görülene ‘’şükreden’’ sıralara dizilmez, gerici egemen sınıflarca ‘’yazılan kaderi’’ değiştirmek ve dayatılan her türeden resmi görüşü reddetmek üzere bilimsel devrimci aykırılık sergileyerek ‘’sıra’’ dışına çıkar…

Devrimci kişiliğin feyiz aldığı bilinç ve pratiği tek cümlede özetlemek gerekirse; ‘’dünyayı yorumlamak yetmez, aslolan onu değiştirmektir’’ şeklindeki sevk edici ilke ve aforizmadan daha kuvvetli ve berrak bir tasvir yapılamaz…

Değiştirme pratiği bilimsel temelden pratiği bilimsel, ısrar, cüret ve istikrarlı olmayı gerektirir. Bir o kadar da iddialı olmayı talep eder. Tanımlanmış devrimci amaç ve hedef doğrultusunda iddialı olmak, güçlü bir iddia ortaya koymak şarttır. Bu olmaksızın mücadele pratiği ortaya konulamaz.

İddialı olmak veya iddia sahibi olmak, ne istediğini bilen keskin bilinç netliği ve özgüvenli tavır olarak devrimci kişilikte tayin edici önem taşır. İddialı olmaya bağlı olarak istikrarlı/kararlı olmak da bir o kadar önemli, belirleyici duruştur. İddialıysan kararlı/istikrarlı da olmak durumundasın, tersinden kararlı/istikrarlıysan iddialı da olmak durumundasın. Devrimciler, bilhassa komünist devrimciler bilinçli mücadele kararlılığına sahip ve devrime bağlı iddialı kişiliklerdir. Yenemeyecekleri zorluk, aşamayacakları sorun yoktur. Devrimci kişiliğin ifade ettiği bu güç, örgüte/partiye taşındığında veya parti aracında temsil edildiğinde çok daha yıkıcı bir kuvvet ortaya çıkar. Aynı kişiliğin temel özelliklerinden biri, örgüt bilinci, örgüt tavrı ve kültürüne sahip olmak, bu değer ve bilinçle keskinleşmektir. Parti/örgüt, kolektif araçlardır, kollektif mücadele mekanizmalarıdır. Tam da bundandır ki, kapitalizmin temeli de olan bencil burjuva bireyciliği sınırlayan ve yenen mekanizmalardır bu araçlar…

Emperyalist gericilik ve saldırganlığa karşı güçlü mücadele Komünist Partinin kurumsal varlığına muhtaç olsa da ihtiyaç olan bu partinin varlığı sağlam kadro ve devrimci kişiliklerden geçer. Bu kişilik inşa edilmeden ne güçlü bir parti ne de güçlü bir mücadele sergilenebilir. Bilinçli devrimci kişilikler geliştirmeden sağlam devrimci parti ve onun önderliğinde güçlü bir mücadele temsil edilemez…

Sağlam devrimci kişiliklerin geliştirilmesi nitel ve nicel olarak gerekli olan örgütsel-siyasi gücün tesis edilmesi, etkin gücün biriktirilerek büyütülmesi demektir. Bu da ihtiyaç olan devrimci mücadelenin etkin olarak yürütülmesini olanaklı kılar. Tek bir devrimci emperyalizme, kapitalizme, faşizme ve her türden gericiliğe karşı sınıfı ve sınıf mücadelesini temsil ederek yürütür, yürütebilir. Lakin bu, bir bakıma sembolik, bir bakıma tavır-tutum, bir bakıma irade ve direniş gösterme kararlılığıyla anlamlıdır. Tavrını ve direnişini sürdürdükçe tek bir devrimci bile yenilmez, bilakis yener. Ancak bu, büyük somut kazanıma dair sonuçlar almaya yetmez. Devrim ve sınıf güçlerinin kendi örgütlerinde birleştirilerek kollektif mücadeleye seferber edilmeleri büyük gerçek sonuçlara ulaşmak için şarttır. Örgüt, örgütlenmek ve geniş kitleleri örgütlemek olmazsa olmazdır. Devrimci güçler büyütülmeden büyük mücadeleler verilemez, devrimlere ilerlenemez…

Bu yazı Halkın Günlüğü Gazetesi‘nin Aralık-2025 tarihli 55. sayısında yayımlanmıştır.



Aralık 2025
PSÇPCCP
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
293031 

More in Editörün Seçtikleri