
İstanbul’da üniversite öğrencileri, 6 Mayıs 1972’de idam edilerek katledilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı anmak için Beyazıt Meydanı’nda bir araya geldi. “Mahir ve Denizlerin yolundayız birleşirsek kazanırız”, “Yaşasın Devrim ve sosyalizm”, “68’lerin izinde mücadeleyi büyütüyoruz”, “Gençlik Denizlerin izinde” dövizlerinin taşındığı anmada sık sık, “Denizlere sözümüz devrim olacak”, “Kahrolsun faşizm yaşasın mücadelemiz”, “Nehirden Denize özgür Filistin” sloganları atıldı. Basın açıklamasını Alper Burak Tayhan okudu.
Basın açıklamasının tamamı aşağıdadır;
“Bugün üniversite öğrencileri olarak; Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamının 53. yıldönümüne giderken, onları anmak için bir aradayız. Tepeden tırnağa cüretin, devrimci kararlılığın ve uzlaşmazlığın örneği olan ve 68 hareketinin, 71 kopuşunun önderleri olan Denizler; 6 Mayıs 1972’de asılarak katledildi. Ardından geçen yarım asrı aşkın sürede, Denizler halklarımızın bilincine ve yüreğine gömüldü. Birer devrim meşalesi olarak yanmaya devam ettiler, hala ediyorlar. Sermaye egemenliği Denizleşen gençliği gördükçe, o derin korkuyu tekrardan yaşıyor ve faşist baskılarını arttırıyor. Ama ne olursa olsun, Denizlerin kavga ruhu biz üniversiteli gençliğin, liseli gençliğin, işçi-işsiz gençliğin ruhuna ve sokaktaki mücadelemize, eylemlerimize yansıyor.
Deniz, Yusuf ve Hüseyin devrimci çağın bir zorunluluğu olarak tarih sahnesine çıktıklarında; devrim tarihimizi değiştirdiler. Onlar tarih sahnesine çıkana, ve hatta tarih yazana kadar bu topraklarda var olan mücadele; düzenin sınırlarını aşamıyor, parlamentarizmin barikatını yıkamıyordu. Ardından genç önderlerimiz, yarattıkları mücadele ateşi ile bu barikatları yaktılar, yıktılar. Buzu kırdılar, yolu açtılar ve kendilerinden sonraki gelecek tüm kuşaklara, biz öğrenci gençliğe bir mücadele mirası bıraktılar.
Dünya genelinde kitlesel eylemlerin sahneye çıktığı ve devrimci bir çağın başladığı 60’lı yıllar; bu topraklarda da grevlerin, direnişlerin, işçi ve öğrenci eylemlerinin geniş bir boyuta ulaştığı 68 hareketi ile karşılandı. 68 hareketi; faşist uygulamaların ayyuka çıktığı, NATO ile ilişkiler ve emperyalizmin boyunduruğun sağlamlaştığı bir durumda gelişti ve genişledi. 68 Hareketinde öne çıkan Denizler, bu hareketin doğal öncüsü oldular. Tam bu meydanlarda yani İstanbul üniversitesi’nde, ODTÜ’de ve daha birçok üniversitede demokratik üniversite talepleri için boykotlardan işgallere kadar mücadeleyi büyüttüler. Ama yalnızca bununla kalmadılar! Denizler akademizmin dar sınırlarını aşmayı başararak; kampüsleri sokaklarla, öğrenci gençlik mücadelesini sınıf bilinciyle ve işçi mücadelesiyle buluşturmayı başardılar. 6. Filo’yu denize dökerek; anti-emperyalist eylemler örgütlediler. Grevlerde işçi sınıfı ile, tarla işgallerinde köylü ile dayanışmayı ördüler. ABD emperyalizminin ve İsrail siyonizminin işgali altındaki Filistin topraklarında Filistin halkıyla omuz omuza enternasyonal dayanışmayı büyüttüler. Yalnızca okul sınırlarını değil, tüm sınırları aşarak tüm insanlık için mücadele etmenin örneği oldular.
Öğrenci hareketi liderliğinden Devrimin liderliğine kadar uzanan yolda, Denizlerin bu liderliği almaları ve kavgalarının tarihe yazılması onların sistem içi mücadeleyi bir kenara itmeleriyle oldu. Burjuva egemenliğine karşı savaş açmalarıyla oldu. 71 çıkışı ile birlikte gerçek kurtuluş adına gerek okullarda, gerek sokaklarda, gerek Filistin’de gerekse başka alanlardaydılar. Çok lafla değil; çok somut cesaretle, durmak bilmez devrimci coşkularıyla, gözü pek kavgalarla ve büyük bir fedakarlıkla önderleştiler. Bu süreçte tutsak düştüklerindeyse, “Devrim Yapmaktan Geliyorum.” diyecek ve zindanlardan çıkar çıkmaz eylemlere koşan bir kararlılıkla mücadele ettiler.
Deniz, Yusuf ve Hüseyin esir düşüp idam ile yargılandıklarında; dışarıdaki yoldaşlarının onları kurtarmak için girişmediği eylem, yapmadığı plan kalmamıştı. Mahir Çayan’lar, Cihan Alptekin’ler ve daha onlarca yoldaşları Denizlerin idam kararını iptal ettirebilmek için amansızca eylemlere giriştiler ve bu uğurda katledildiler. Onlar, aynı zamanda devrimci dayanışmanın bir temsilini yarattılar. Bugün gençlik olarak yan yana yürüttüğümüz mücadele, bu devrimci dayanışmanın ruhunu içinde taşımalıdır.
Ve 6 Mayıs günü gelip darağacına çıktıklarında, onlar halkların bilincinde bir ateş yaktıklarını biliyorlardı. Üzerinde yaşadığımız topraklarda öğrenci gençlik ile işçi sınıfının, emekçi halkların kurtuluşunu işaret eden son sözlerin ardından tabureyi tekmelediler ve önemli olanın çok yaşamak değil, yaşanılan süre boyunca büyük şeyler yapmak olduğunu tarihin sayfalarına yazarak ölümsüzleştiler. 53 sene geçse de Denizler ölmedi, Denizlerin nabzı hala bu meydanda atıyor!
Bugün ekonomik ve politik krizler, sosyal çöküşler, akademik özgürlük sorunları ile karşı karşıyayız. Yoksulluk her yanımızı sarmış, hak hukuk adalet gibi kavramlar burjuvazinin tekeline alınmış, eğitimin niteliği düşürülerek gericileştirilmiş, okullarımız sermayeye peşkeş çekilmiş, işsizlik-geleceksizlik bizlerin yakasına yapışmış durumda. Öğrenci gençlik olarak ne akademik, ne sosyal, ne de temel olan hiçbir ihtiyacımızı ücretsiz ve nitelikli şekilde alamıyoruz. 19 Mart’ta başlayan gençlik mücadelesiyle halkın da yüzünü sokağa dönüp her yerin eylem alanına dönmesi, böyle bir ortamdan doğdu. Ve 19 Mart’ta ilk barikat, tam burada, Denizlerin üniversitesi önünde aşıldı. Ardından bir fişek gibi ülkenin dört bir yanını sardı ve sokağa çağırdı. Tüm bu süreçte kampüslerde forumlar ve boykotlar, sokaklarda yürüyüşler ve eylemler, işçi sınıfı ile dayanışmalar ördük.
Böylesi bir süreçte, Denizlerden miras kalan mücadeleye sahip çıkmaya, onu yaşatmaya ve alanlara taşımaya çok daha fazla ihtiyacımız oluyor. Denizleri öne çıkaran somut koşullar bugün bütünüyle değişmedi. Faşizm tekrar ve tekrar o günden daha büyük çelişkiler yaratarak, yeni Denizleri yetiştiriyor. Denizleri unutturmaya, mücadelelerini gençlik hevesi, romantizm olarak göstermeye çalışanlara karşı biz öğrenci gençlik, Denizlerin devrime feda ettikleri yaşamlarının ve cüretli mücadelelerinin daima yolumuzu aydınlattığını söylüyoruz. Gençlik olarak sokakları doldurduğumuzda, okul sıralarında oturduğumuzda, işçilerle dayanışmada Denizlerin ruhunu daima yanımızda taşıyacağımızı söylüyoruz.
Biz öğrenci gençlik için Denizlerin cüretini kuşanmanın, onların kavgasını gençliğin bilincine taşımanın ve bugünün kahramanlarını yaratmanın zamanıdır! Denizlerin açtığı yoldan devrime sağlam adımlarla yürümenin zamanıdır! Önderlerimiz Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ölümsüzdür! İdamlar, bizi yıldıramadı, yıldıramayacak! Ölümsüzleşmelerinin 53. yılında Denizleri saygıyla anıyor, mücadelemizde yaşatıyoruz.”
Basın açıklamasının ardından Deniz Gezmiş’in, Hüseyin İnan’ın ve Yusuf Aslan’ın son mektupları okundu.
Anma sloganlar ile son buldu.

