
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi ve ardından gözaltına alınmasıyla ülkenin dört bir yanında öğrenciler eylemler yaptı, irade gaspına karşı geldi. Ankara’da da ODTÜ ve Hacettepe başta olmak üzere üniversitelerde eylemler ve yürüyüşler gerçekleştirildi.
Üniversitelerin açılmasına kısa bir zaman kala Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ODTÜ öğrencileri hakkında 19 Mart eylemleri nedeniyle soruşturma başlatıldığı öğrenildi. Birçok öğrenci Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Güvenlik Şube Müdürlüğü tarafından aranarak 2911 sayılı “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu” gerekçe gösterilerek ifadeye çağırıldı. Olayın ardından ODTÜ öğrencileriyle soruşturma açılmasını, Hacettepe’de yurttan atılan öğrencilerle bu soruşturma arasındaki bağı konuştuk.
‘Direnen öğrencileri korkutmak için tüm kartları oynuyor’
İfadeye çağrılan bir ODTÜ öğrencisi, “Emniyetten aradıklarını ve ifade vermeye gelmem gerektiğini söylediler. Niçin olduğunu sorduğumda, ‘nisan ayında katılmış olduğunuz bir eylemden dolayı’ yanıtını aldım” diye anlattı. Öğrenci, “ODTÜ öğrencilerinin şu anda ifadeye çağrılıyor olması, kendi kampüsümüzde işkenceyle gözaltına alındığımız, günlerce polis şiddetine maruz kaldığımız Mart-Nisan eylemlilik sürecinden yaklaşık 4 ay sonra peşimizi bırakmadıklarının, bizi yıldırmak ve mücadeleden düşürmek için ellerinden geleni yaptıklarının göstergesi. Yaz dönemi de diğer dönemlere kıyasla öğrencilerin dayanışmakta güçlük çektiği bir zaman, şu anda ifadeye çağrılıyor oluşumuz bir tesadüf değildir. Ayrıca, anayasal haklarını kullanarak eylem yapan Hacettepeli arkadaşlarımızın keyfi ve hukuksuz bir kararla yurtlarından atılmaları ile bizim ifadeye çağrılmamız birbirlerinden bağımsız değil. Yıldırma politikalarını işbirliği içinde sürdüren emniyet güçleriyle üniversite yönetimleri, korkutmak ve susturmak için direnen öğrencileri yeri geldiğinde soruşturma açarak, yurtlarından atarak ve yine yeri geldiğinde ifadeye çağırarak ellerindeki tüm kartları oynuyor” şeklinde konuştu.
‘İnsanca yaşam için mücadeleye devam’
Anayasal haklarını kullanarak, hiçbir şiddete başvurmadan yalnızca seslerini duyurmak için 19 Mart sonrası eylemlere katıldıklarını söyleyen ODTÜ Fizik Öğrencisi başka bir genç ise, “Birçok öğrenci arkadaşımız kendi kampüsünde ve şehir merkezlerinde biber gazı ve cop kullanımı gibi aşırıya kaçan, insanlık dışı polis müdahaleleriyle karşılaştı. Bazılarımız bayram süresince bazılarımız daha uzun süreler haksız yere gözaltında kaldı. Bu durum ülkemizdeki çıkar sahipleri için anayasal hukukun bile işlemediğini gözler önüne serdi. Geçtiğimiz günlerde Hacettepe Üniversitesi’nde yaşanan yurttan atılma olayla ekonomik krizin yükü öğrencinin ve işçinin sırtına yüklenmişken Hacettepe Üniversitesi öğrencilerinin barınma hakkını da ellinden aldı. ODTÜ öğrencilerinin ifadeye çağrılmasını ise hukuk dışı ve öğrencilere korku aşılama politikalarından biri olduğunu düşünüyorum. Biz sesimizi duyurabildiğimizce duyurmaya ve insancıl yaşam ve öğrenim şartları için mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.
‘Karşı çıkmaya devam etmemiz gerek’
İktidarın, hukukta cezası olmayan eylemler nedeniyle sırf korkutmak için öğrencileri cezalandırmaya çalıştığını söyleyen ODTÜ fizik 3.sınıf öğrencisi başka bir genç ise, “Sisteme karşı çıkmak öğrenciler için fiziksel ve aynı zamanda psikolojik bir savaş demek. Ama karşı çıkmamanın veya çıkamamanın da etkilerini her gün artarak görüyoruz. Sindirme politikası uyguluyorlar. Bunun yaz dönemi olması aileleri de işin içine katarak öğrenciler üzerinde stres yaratılmak istenmesi olabilir. Ayrıca üzerinden zaman geçtikten sonra ifadeye çağrılma olaylarının olması halkın cesaretini kırmaya yönelik bir hamle. İnsanların yaptıkları her hareketten dolayı diken üstünde tutmaya çalışıyorlar. Tüm bu olanlara karşı çıkmaya devam etmemiz gerekiyor, mecburuz” ifadelerini kullandı.
‘Sisteme ses çıkarmak değil, desteklememek bile suç sayılıyor’
ODTÜ kimya öğrencilerinden Dünya ise, “İfadeye çağırmak mücadele eden öğrenciler için asla yıldırıcı olamayacak çünkü içinde yaşadıkları baskı ve nefret dolu ülkenin kendisinden daha acı ve zarar doğuramaz. Ancak mücadele etmeye devam eden öğrencilere uygulanan, asla hukuki bir dayanağı olmayan bu cezalandırma sistemi çoğu öğrencinin ailesi, eğitim hayatı ve kendi güvenliği ile ilgili hiçbir şartta yaşamayı hak etmediği endişeleri de yaşatıyor maalesef” dedi. Öğrencileri korkutmak ve fikirlerini ifade etmelerini, mücadele etmelerini engellemek için atılmış bir adım olduğunu söyleyen Dünya, “Yaratmak istedikleri korkuyu derinleştirmek için yazın yapıyorlar bunu. Kışın, devam eden bir eğitim öğretim döneminde öğrencilerin haberleşmesi, örgütlenmesi ve diğer öğrencilere destek sağlaması çok daha kolay. Yazın çoğu öğrenci farklı şehirlerde, dağılmış şekilde. Bu da fiziksel eylemlerde toplanabilecek kalabalığın çok daha az olması demek. Aile evinde gördüğü baskı sebebiyle rahatça hareket edemeyen öğrencilerin destek sağlaması çok daha zor. Artık uygulanan baskı öyle bir boyutta ki sadece yandaşların cebini besleyen bir sisteme ses çıkarmak değil, bu sistemi desteklememek de suç sayılıyor. Bu baskı rejiminin de tabi ki haklı kazancı destekleyen, Hacettepe’deki Yurdum Kafe gibi bir işletmeye sahip çıkmaya çalışan öğrencileri düşman görmesi hiç şaşırtıcı değil” dedi.(Evrensel)









