
Dersim Emek ve Demokrasi Platformu,“Halk iradesi gasp edilemez, grev yasakları kabul edilemez. Direnen işçilerin ve Van halkının yanındayız” diyerek basın açıklaması yaptı. Açıklamayı platform adına Mustafa Taşkale okudu.
‘Mücadele giderek yayılıyor’
Taşakle, Antep Başpınar OSB’de işçilerin düşük ücret dayatmasına
karşı verdikleri mücadele giderek yayıldığını söyledi. Taşkale, “Ne
DDK yasaları ile aldığınız özel yetkiler ne basına uyguladığınız
ambargo ve gözaltılar, ne grev yasaklarınız ne kayyum
politikalarınız ne siyasetçilere kurduğunuz kumpaslarınız ne seçim,
sandık oyunlarınız ne de gerici faşist rejim hevesleriniz
sökmeyecek. Asla başaramayacaksınız.
Gaziantep Başpınar OSB’de işçilerin düşük ücret dayatmasına karşı
verdikleri mücadele giderek yayılıyor. Birçok fabrikada sayısı
binleri bulan işçiler, patronların yüzde 30 zam dayatması
karşısında direnişlerini birleştireceği günün gecesinde Gaziantep
Valiliği tarafından özellikle işçilerin yapabileceği her türlü
eylem ve etkinliğe yasak kararı getirildi. Bizler bu yasaklamalara
yabancı değiliz! Saraydaki tek adam iktidarı, 21 grev yasağı ile
grev yasağı şampiyonu olarak tarihe geçmiş bir iktidardır. Antep
Valisi de onun yolunda yürüyor. En son 2 bin metal işçisinin
grevini yasakladı. Ama 2.000 metal işçisi bu emperyalist tekellere
hizmet eden grev yasağını tanımadı ve fiilen grevlerini
sürdürdüler. Tek adam iktidarı izlediği ekonomi programı ile ülke
adeta ekonominin ağır yükünü işçilerin, emekçilerin, emeklilerin,
üretici köylünün sırtına yüklendiği; patronlara da daha çok
teşvikler verildiği, onların ihya edildiği bir hale
getirildi. Bugün Gebze’den İzmir’e, İstanbul’dan Ankara’ya,
Batman’dan Bursa’ya birçok şehirde işçiler bu sefalete karşı sesini
yükseltiyor, eylemler yapıyor, greve çıkıyor.”
‘Seçim sonuçları işlevsiz hale getirilmektedir’
Van Büyükşehir Belediye Başkanı Abdullah Zeydan’a verilen 3 yıl 9 ay hapis cezasının, AKP’nin kayyum atama sürecini işletmek için attığı bir adım olduğunu söyleyen Taşkale, “İktidar, önce cezai süreçleri kullanarak seçilmiş yerel yöneticileri hedef almakta, ardından bu cezaları gerekçe göstererek kayyum atamaktadır. Böylece seçim sonuçları işlevsiz hale getirilmektedir. Halkın iradesini yok sayan bu müdahaleler, seçimlerin yalnızca bir meşruiyet aracı olarak kullanıldığını, ancak sonuçlarının iktidarın çıkarlarına göre şekillendirildiğini gösteren otoriter bir yönetim anlayışını ortaya koymaktadır. Bu süreçte yargı tamamen araçsallaştırılarak merkezi otoritenin güçlendirilmesi sağlanmakta, yerel yönetimler ise sistematik şekilde zayıflatılmaktadır. Kayyum atamalarını halkın iradesine yönelik açık bir saldırı olarak görüyor ve reddediyoruz. Bu uygulamalar, seçme ve seçilme hakkını ortadan kaldırarak demokrasiyi fiilen işlevsiz hale getirmekte, yerel yönetimlerin özgünlüğünü yok etmektedir. Seçim sonuçlarını tanımayan bir iktidarın demokratik meşruiyeti olamaz” dedi.

