İçinden geçilen sürecin devrimci hareket ya da devrim cephesi açısından aleyhte ve lehte olmak üzere iki özelliği, iki niteliği var. Biri tasfiyecilikle tarif edilen ve devrimci hareketi (özellikle örgütsel güç, pratik mücadele ve kitle bağı bakımından ağır biçimde sığlaştırıp marjinalleştirerek) adeta kemirip hırpalayan ve geniş yelpaze bağlamında perspektif ve yönelim bulanıklığı yaratan aleyhteki şartlar iken; diğeri, daha önce “devrimler dalgası yükselecek” mealinde öngördüğümüz tespitleri doğrularcasına dünya ölçeğinde yükselen halk isyanları ve ayaklanma hareketleriyle beliren devrimci hareket lehine gelişen devrimci durum ve dalgadaki ivmenin adeta müjdelediği devrimci gelişme kulvarıdır…
Nepal halk ayaklanması, Fransa’da gelişen ve neredeyse süreklileşen büyük dalgalanmalar ve daha birçok hareket dinamiği, dünya ölçeğinde gelişen devrimci uyanışa işaret ederek moral kaynağı oluşturmaktadır. Erken tespit pahasına söyleyebiliriz ki, rüzgâr devrimlerden yana esiyor. Buna karşın devrimci hareketteki büyük zayıflık, elverişli devrimci durumun doğru orantılı sonuçlara ulaşması mümkün olmuyor. Burjuva liberal akım ve eğilimler adeta rol çalıp devrimci hareketin boşluğunu doldurarak belli bir politik palazlanma trendi gösteriyor. Ki, günümüzde burjuva ve hatta faşist partilerle ortaklaşma siyaseti çekincesiz cüretle propaganda edilip, savunulur hale geliyor. Maalesef geniş kitlelere hitap etme ve ulaşma şansı liberal aydın ve demokrat şahsiyetler vb. üzerinden bir avantaj olarak onlara kalıyor. Lakin onlar (onların tutarlılığı açısından söylersek), burjuva düzene karşı esasta eleştiri silahını kullanmakla yetinirler, ama proleter devrimciler silahlı eleştiriyi benimser, uygular; burjuva-kapitalist sisteme alternatif sosyalist sistemi uzlaşmaz sınıf çelişkileri zemininde savunurlar… Dolayısıyla, sürecin ikinci özelliğinin kılavuz alınarak subjektif güçlerce desteklenip büyütülmesi bilinciyle, devrimci mücadele ve örgütlenmenin temel unsur ve öznesi/öznelerinden olan kadro, dolayısıyla kadro niteliği ve sorununa dikkat çekmek isabet olur ki, daha önce buna dikkat çekmiştik… Not düşelim ki, kadrodan bahsederken aynı zamanda önderlikten bahsediyoruz…
Devrimci rotanın her türden tahkimatında temel ihtiyaç önderlik faktörüdür. Nesnel devrimci şartlar kabaran halk hareketleriyle rüştünü ispatlamış, devrimin objektif şartları mükemmel olmasa da asgari oranda elverişlidir. Yükselişe geçen devrimci durum giderek doğru orantılı sonuçlara ilerlemektedir. Emperyalist gericilik ve bilumum gerici iktidar türevlerinin emanetinde felaketlere koşan dünyanın devrimden başka gidecek yolu yoktur. O halde devrim çarkına dişli olmak ve çarkın dişlisi olup değiştirme pratiğini yükseltmek tarihsel sorumlulukla omuzlanmak durumundadır. Devrim çarkının dişlisi devrimci kadrodur. Dişliler olmadan çark dönmez. Açık ki, önderlik fonksiyonu ve bunun cisimleşmiş hali kadro temel ihtiyaç olarak devrimde elzemdir…
Mesele Sadece Kadro Niceliği Değil Aynı Zamanda Kadro Niteliğidir
Komünist ilkelerle saptanmış kuramsal teori ya da bilimsel devrimci teori bağlamında, yürüyüşe doğrultu veren teorik önderlik normatif olarak vardır. Fakat, salt teorik çizgiye yaslanan teorik kılavuzluk devrim için yetmez. Teorinin güce dönüşmesi pratiğe dökülmesiyle, maddi yaşamda karşılık bulmasıyla mümkündür. Teori pratiğe kılavuzluk yaptıkça devrimci sonuçlar yaratabilir. Burada kilit nokta kadrodur; değişim ve gelişimin uygulayıcısı kadrodur. “Siyaset bir kere saptandıktan sonra, tayin edici olan kadrodur.” Sağlam bir kadro grubu değiştirmeye hükmetme yeteneğindedir; şartlı olarak “yeterli” bir kabiliyettir. “Sağlam kadro” ifadesi, ihtiyaç olunan kadro sorununa işaret eder ve doğrudan kadro niteliğine parmak basarak bunu tartışmaya açar. Yani, sorun, kadrodan ziyade nitelikli kadro veya kadro niteliği sorunudur. Zira, yetersiz de olsa kadro vardır. Lakin “sağlam kadro” bağlamında tarif ettiğimiz kadro yetersizdir. Demek ki, mesele, sadece kadro niceliği değil, aynı zamanda ve daha da yakıcı olarak kadro niteliği veya nitelikli kadro yetersizliğidir. Aşılması ve odaklanılması gereken sorun esasta budur…
Gerçek durum ve sorunu ve bunun nedenlerini doğru açıklamadan doğru çözümler üretmek tasavvur edilemez. En doğru siyaset bile, yanlış yöntem ve ele alışlarla başarı elde edemez. Doğru siyaset yanlış yöntemlerle geliştirilip başarıya taşınamaz. Sorunun objektif olarak tespit edilmesi, sorunla mücadelede izlenecek doğru yol-yöntemi olanaklı kılarken, doğru yol-yöntem de doğru siyasetin başarıyla uygulanmasını mümkün kılar… Bütün bunlarda önderlik veya kadro belirleyici unsur olarak tayin edici rol oynar. Yeni kadrolar çıkarmak, özellikle gençlik ve kadın kadrolar çıkarmak hayati bir gerekliliktir. Bu, orta-uzun vadeli bir eylem ama ertelenemez görevdir. Burada sonuçlar almaya odaklanan planlı bir yönelimin belirlenerek somut çalışmaların yürütülmesi kaçınılmazdır. Bu, kolay değil, zordur ama zorunludur! Planlı çalışmadan kastımız karmaşık ya da muntazam bir yetenek değildir. Bilakis, belirlenmiş hedef-ler temelinde somut görevler belirleyip çalışma yürütmeyi gerektiren basit bir plandır. Unutmamak gerekir ki, kadro çığırda yürüyen değil, çığır açandır…
Bu çalışma veya görevde rol oynayacak unsur, yeterlilik ve yetersizlikleriyle mevcuttaki kadrodur. Mevcut kadronun üzerindeki pası-tortuyu temizleyerek parla(t)ması, atıl yanlarını atak duruma geçmesi, ölü yanlarını diriltmesi ve daha fazla efor harcaması gerektir ki, genel kadro rolü ve yeni kadro çıkarmaya dönük genel planı başarıya taşıyacak olan ilk ve ivedi görev budur. Daha fazla zaman harcama, daha fazla çalışma, daha fazla insana gitme, daha fazla ve yoğun propaganda etme, daha fazla fedakârlık yapma, önüne somut hedef ve görevler koyma şeklindeki canlı adımlar, uygulanacak plan veya yürütülecek çalışmanın basit ve genel çerçevesi olarak telakki edilebilir. Yeni kadro çıkarmak zor da olsa, buna dönük çalışma yürütmek zor değil, aksine kolaydır; tamamen mümkündür…
Çalışmaları yürütecek kadronun parti siyaseti, kavrayışı ve genel kabul gören merkezileşmiş ortak fikirlerine hâkim olması ihtiyaçtır. Partiye yetiştirilecek kadroların parti siyaseti, programı ve temel görüş ve anlayışlarına uygun yetiştirilmesi için, kadronun bu donanıma sahip olması kendiliğinden şarttır. Genel doğru olmakla birlikte, özellikle günümüzde büyük bir yelpazeye serpilen burjuva liberal eğilimlerin gelişmesi dikkate alınınca, komünist teori ve ilkelerin sıkı sıkıya savunulması ve kadroların bu zeminde yetiştirilmesi daha büyük bir önem kazanır. Burjuvaziyle aramıza kalın çizgiler çekmek her zaman geçerli olan ilkesel yaklaşımdır. Bugün ideolojik-teorik prensipleri savunmanın önemi her zamankinden çok daha fazla artmıştır. Bu bağlamda her türden burjuva ideolojik akıma karşı kızıl şeritlerle mesafe koymak ertelenemez vazifelerdendir…
Kuşkusuz ki, kadro sorunu bağlamında dikkat çektiğimiz ve belli bir bilincin gelişerek pratik mücadeleye yansıması kaygısıyla konu yaptığımız bu tartışma bir dizi siyaset, araç, teorik-pratik açılım, somut çalışma ve adımlar atmayı gerektiren kapsamlı bir konsepti ihtiyaç eder. Ne var ki, büyük organizasyonun derhal ve yetkin biçimde hayata geçirilmesi birçok sınırlılıkla karşı karşıyadır. Bu realiteden hareketle, yürütülebilir, başarılabilir ve yapılması mümkün olanlardan hareket etmek rasyonel olandır. Genel yaklaşım ya da stratejik tutum bakımından bütünlüklü eylem konseptinin hayata geçirilmesi geçerlidir fakat bunu hayata geçirmenin olanaklarını yaratana kadar olanaklı olan çalışmaların geciktirilmeden devreye sokulması zorunludur. En yetkin programın uygulanması uzun zamanlar gerektirir ki, bu objektif olarak harekete geçmeme veya harekete geçmeyi erteleme anlamına gelir. Gerçekçi olandan hareket etmek ise aklın yolu, gerçeğin dilidir…
Kadroların Yetkinleşip Gelişmesi Mücadelenin Engin Denizinde Mümkündür
Sorun, sebepsiz olmadan azalmış, az kalmış olan mücadeleci güçleri, devrimcileri çoğaltmaktır; örgütlemek, güç oluşturmak ve ileri çıkmaya hazır olanları konumlandırarak çeşitli örgütsel mekanizmalara dahil edip tecrübe edinmelerini sağlamak, eğitip geliştirmektir. Yetersiz kadro bileşeni ve niteliğini bu örgütsel pratik ve mekanizmalar içinde hazırlayarak geliştirebiliriz…
Öte taraftan ve daha da acil olan, mevcut kadro ve ilgili bileşenin üstlendikleri görev, sorumluluk ve rollerine uygun olarak sağlamlaşıp pekişmesi ve ufuklarını keskinleştirmesi gerekir. Bunun için, merkezi olarak planlanmış bir yönlendirici müdahale gerekli olsa da bizzat uygulayıcı özne olan ve temsiliyet taşıyan bu örgütsel kategorilere dahil bileşenin tereddütsüzce hata ve eksikliklerine saldırması, devrimci kopuşlarını yükseltmesi lazım gelir. Tek taraflı hiçbir süreç başarıya varmaz, sonuç vermez. İki tarafın ihtiyaç karşısındaki uyumlu hareketi başarı yolunda ilerlemeyi mümkün kılar… Son tahlilde merkezi düzeyde yapılacak müdahalenin etki gücü, hedef potansiyel veya muhatap bileşenin değişim ihtiyacına uygun pozitif yanıt vermesi ve ileri çıkıp yol açmaya aday olma azmiyle ortaya koyacağı iradeye/ kararlı iradeye bağlıdır…
Devrimin Bütün Görevlerini Tereddütsüz Omuzlamak Kadronun En Önemli Niteliğidir
Önce netleşmek, net olmakla birlikte güçlü bir karar vermek gerekir. Bu, atılacak adımda temel tutum olarak yaşamsal yerde durur. Netleşmemiş her tutum belirsizlikler taşıyarak iki yana da açık kapı bırakan zayıflıklar taşır. Net olmak veya netlik kazanmış olan tutum ise, hedefe kilitlenerek ne yapacağını bilen ve tereddüt taşımayan kararlı bir irade ve güçlü tutumdur. İkircik-lik, iradesizlikle biçimlenen tereddüt ve kararsızlık demektir; bunun karamsarlıktan sakınması zordur…
Netleşmek özellikle bir kadro açısından pratik olarak ne demektir? “Devrim benden ne istiyorsa onu vermeye hazırım”, “mücadelenin tüm zorluk ve acımasızlıklarını gönüllü olarak omuzlamaya hazırım”, “mücadele ne talep ediyor, neye ihtiyaç duyuyorsa onu karşılamaya hazırım”, “yaşamım da dahil, devrime feda edemeyeceğim hiçbir şeyim yoktur”, “ben devrimciyim yaşamım da devrimci olacak”, “asıl işim ve görevim devrimci görevlerdir”, “önceliğim devrim ve mücadeledir”, “parti ve devrimi mümkün olan en yetkin biçimde geliştirerek temsil etmek tavizsiz tutumumdur”, “gerektiğinde ve ihtiyaç olduğunda her türden bencil burjuva yaşamla tüm bağlarımı koparmaya hazırım”, “devrimin bana ihtiyacı nerede varsa ona uygun konumlanmaya hazırım”, “devrim ve mücadeleye en yüksek katkıyı sunmak için ne gerekiyorsa onu yapma iradesine sahibim”, “bu uğurda kendimi ve yoldaşlarımı geliştirmek devrime bağlılığımın ödevidir” vb. vs. diyen keskinlikte ortaya konan tavır, hem netleşmenin ve hem de yetkin bir kadro olmanın güçlü zeminidir. Yüklerinden kurtulamayan bir kadro, netleşemediği kadar, kadro olma vasıflarında da vasat örnektir…
Hedeflenen kadro tartışmasız olarak mütevazı ve alçakgönüllü özelliklere sahip olmak durumundadır. Bu bağlamda aynı kadronun diğer temel özelliği de üstenci ve bürokratik tarzdan uzak durmaktır. Üstencilik çoğu kez, kendisini bilgili ve doğruları bilen bilgiçlikle kitlelerden üstün gören, kitleleri ve altlardaki yoldaşları hiçbir şey bilmeyen ve kendisine bilgi şırınga edilmesi gerekenler olarak görüp buna uygun davranma biçiminde görülür. Oysa, kitlelerden ve eleştirilerinden öğrenen, onlara ve görüşlerine değer veren, dinleyen ve doğrularını titizlikle alan naiflikle kitlelerin sempatisini kazanan nitelikler taşımalıdır bu kadro. Bu kadronun can alıcı olan temel özelliklerinden bir diğeri ise, kitleleri ve alt kademelerden yoldaşlarını eleştiriye teşvik ederek, kendisini onların denetim ve eleştirilerine açmaktır. Üstenci, kibirli, önyargılı, bürokratik ve her türden kaba yaklaşım tarzı, kitlelerle ve yoldaşlarla bağ kurmanın önündeki en büyük engel, en kalın duvardır.
Hemen her kadro, üye ve aktivist yoldaş büyük fedakarlıklar yapmakta, parti ve devrimi geliştirmek için içtenlikle çalışmakta, hiç şüphesiz ki bedeller de göze almaktadır. Bunda kuşkuya yer yoktur. Her düzeyden yoldaşların büyük zorluk, baskı ve sınırlılıklar altında devrimci çalışmalar yürüttüğünü inkâr etmek en basitiyle yoldaşlara haksızlıktır. Özellikle, devrimci faaliyet yürüten örgütlü potansiyelin zayıfladığı ve büyük bir kesimin rolantiye girip dinlenmeye çekildiği günümüz şartlarında az sayıdaki gücün devrimci mücadele ve çalışmalarda ısrar göstermesi son derece anlamlı, küçümsenmeyecek kadar değerlidir… Ancak, yukarıda ifade ettiğimiz kısmen normal, kısmen de ideal olan kadro ve kadro tutumuna dair özelliklerin bugün hangi düzeyde taşınıp temsil edildiği sual edildiğinde, verilecek yanıt ne yazık ki, pozitif değil, bir dizi eğriyi içerir. Daha da önemlisi bu durum, genel devrimci hareket ve tüm devrim cephesinde palazlanan büyük zafiyettir. Kesin olan şu ki, negatif enerji taşıyan bu kabuğun bir yerden kırılması yaşamsal değerde zorunlu devrimci şarttır…
Negatif ve pozitif yanlar barındıran ama negatif yanı güçlü olan mevcut tablo karşısında, durumu değiştirmek ve duruma müdahale etme adına hem kolektif ve hem de tek tek yoldaşların güçlü bir irade ortaya koyması kaçınılmazdır. Her özgün durum ve koşula uygun olarak biçimlenen görevler temelinde faaliyetlerin yoğunlaştırılması, kısır tartışma ve dar döngüyü aşarak geride bırakan politik davranış kültürünün oturtulması, hep eleştiri/hep tartışma alışkanlığıyla boy veren hatalı kültürün düzeltilerek iş yapma davranışının geliştirilmesi, “görev insanı” bilincinin yeniden yerleştirilmesi, çalışma performansının katlanarak büyütülmesi, örgütlenme ve örgütsel güç niceliğinin(ve niteliğin de) arttırılması, ajitasyon-propaganda çalışmasının yoğunlaştırılması, ihtisas örgütlenmelerinin geliştirilerek vücut bulması, siyasi gelişmelerin izlenerek uygun siyasetlerin geliştirilmesi, bununla geniş işçi ve emekçi halk kitleleriyle ilişkilenip bütünleşmeyi hedeflemek, mevcut siyaset-araç-mevzi ve kazanımlarımızı koruyarak sistematik biçimde geliştirmek, siyasal gündem ve gelişmelere denk düşen protesto, yürüyüş, miting, açıklama ve gösteriler düzenlemek ve daha çoğaltılabilir görev ve çalışmaların yürütülmesi ve yapılması gerekmektedir…
Orta vadeye uzanacak bu çalışmalara eşgüdümlü olarak, örgütsel-politik bir kampanya başlatmak doğru olacaktır. Bu kampanya, esasta mevcut kadro, üye ve aktivistler başta olmak üzere ilgili tüm yoldaşların, devrimci bir kadro profilini resmetme ve devrimci kadro tarifini asgari düzeyde karşılama hedefine uygun bir bilinçle görevler yürütme, faaliyetlerde etkin rol alma ve zayıf yanlarını törpüleyerek silkinme kapsamında ve elbette üstlerde tarif ettiğimiz kadro özelliklerine uygun çerçevede biçimlenecek/biçimlenmelidir…
Örgütsel-politik kampanya çağrısında bulunurken, parti ve devrimi ileri taşımanın “ideal” kadrosunu yaratmak için her yoldaşı sorumlu davranarak harekete geçme ve kampanyaya katılım çağrısında bulunuyoruz… Belli sayıda yoldaş, başlatılmış olan kampanyanın öznesi olmayı beyan ederken, ilgili her yoldaşın kadro kampanyasına katılarak, bunu seferberliğe dönüştürme perspektifiyle hareket etmelidir…
Bu yazı Halkın Günlüğü Gazetesi‘nin Ekim-2025 tarihli 53. sayısında yayımlanmıştır.
