Connect with us

Röportaj

‘Dizinin süresi 140 dakika ama kamera arkasında sömürü döngüsü sonsuz’

Sine-Sen MYK üyesi Yeliz Vurgun ve Zeynep Çelik, dizi ve film sektöründe yaşanan emek sömürüsüne karşı mücadeleye çağırarak, “Dizinin süresi 140 dakika ama kamera arkasında sömürü döngüsü sonsuz. Birlik olmamız gerekiyor. Arkadaşlarımızı, yaşadığımız emek sömürüsüne ve tüm sorunlara karşı Sine-Sen’de örgütlenmeye, birlikte ses çıkarmaya çağırıyoruz” dediler.

Yadigar Aygün/ İstanbul

Sinema, dizi sektöründe çalışan işçi ve emekçiler pek çok sorun ile karşı karşıya. Sektörde yoğun bir emek sömürüsünün yanı sıra geçim zorluğu, güvencesiz çalışma, denetimsizlik hakim. Her sektörde olduğu gibi dizi film sektöründe de kadınlar erkeklere göre daha fazla emek sömürüsüne, cinsel şiddete, tacize, baskıya ve mobbinge maruz kalıyor. Sinema Emekçileri Sendikası (Sine-Sen) Genel Merkez Yönetim Kurulu üyesi Yeliz Vurgun ve Genel Merkez Yönetim Kurulu üyesi Zeynep Çelik ile sektörde yaşanan sorunları, kadın emekçilerinin ve işçilerin yaşadığı sorunları bu sorunlara karşı neler yapılması gerektiğini konuştuk.

Dizi ve sinema sektöründe çalışan işçi ve emekçiler hangi sorunlar ile karşı karşıyadır?

Yeliz Vurgun: İş kanuna göre en fazla dizi ve film sektöründe ‘insanlar 11 saat çalıştırılabilir’ diyor fakat yapımcılar 11 saati aşan, 16 saati aşan ve sözlü bir uygulama uyguluyor. Haftalık çalışma saati 45 saat olmasına rağmen setlerde insanlık dışı çalışma saatleri var. Setlerde çalışanlar sabah 05:00’de uyanıyor. İşleri ancak 02:00-03:00’de bitiyor. 3 veya 4 saat uyuyup tekrar işe gidiyorlar. Bu kadar uzun saat çalışmaya rağmen asla emeklerinin karşılığını alamıyorlar. Aldıkları ücret en fazla kirasını ödemeye, faturalarını ödemeye yetiyor. Güvencesiz çalışma yaygın. Yeşilcam sokağına baktığınızda birçok oyuncu veya yardımcı oyuncu var. 60 yaşına 70 yaşına gelmiş güvencesiz çalıştığı için emekli olamamış. Yardımlar ile hayatını idame ettiriyor. İşsiz kalanlar çoğunlukla başka işler yapmak zorunda kalıyor. Sanat yönetmeni arkadaşlarımızın bir kısmı elektirik, boya badana işi yapıyor. Ya da set malzemelerinin olduğu depolarda çalışıyorlar. Bunlar sıradan insanlar da değil, ödüllü arkadaşlarımız var. Çünkü başka türlü geçinme imkanları yok. Sektördeki en büyük sorun denetimsizlik. Elektirik çarpmasından ölebilirsiniz. İSİG önlemleri alınmıyor.

Kadın işçiler ve emekçiler hangi sorunları yaşıyor? Sektörde cinsel taciz, cinsel şiddet vakaları yaygın mıdır?

Zeynep Çelik: Bu sektörde, kadınları cinsel obje olarak gördükleri için önce beden üzerinde tahakküm ile başlıyor. Kadınlar, belirli bir standartı sürekli korumak zorunda. “Güzel olmak” zorunda “makyajlı olmak” zorunda. Her daim kuaförden yeni çıkmış biçimde dolaşmak zorunda. Magazin dünyasında kendisini diri tutmak zorunda. Bu sektörde çalışan kadınlar sürekli “muhteşem bir hayat” sergilemek zorunda. Bu bile başlı başına aslında bir kadın oyuncuyu cinsel obje haline getirmektir. Hem bir psikolojik şiddet hem de insanın bedenine tahakküm. Cinsel şiddet çok fazla var. Yeşilcam döneminde, eskiden reji yatağı diye bir kavram vardı sinemada. Reji yatağından geçmeyen hiçbir kadının yaptığı işin hiçbir önemi yok. Reji yatağından geçmeyen hiçbir kadının bu sektörde var olma şansı yoktu. Bugün o biraz daha örtük bir biçimde yaşanıyor, kimse dile getirmiyor. Şimdi rejinin yerini yapımcı firmalar almış oldu. Yapımcı firmalar ile iyi anlaşmak zorundasınız, onların reklamını yapmak zorundasınız. Çekim sırasında çalışan kadınların yanağından makas alma, poposuna şaplak atma gibi cinsel şiddet vakaları yaşanıyor.

Yeliz Vurgun: Mobbing ve baskının dışında rekabetin oluştuğu bir ortam olduğu için Türkiye, Amerika ve İngiltere’den sonra yurt dışına en çok ihraç eden ülke konumunda. TÜİK verillerine baktığımızda 2023 yılında 1500 saat dizi çekilmiş. 1500 saat dizi çekimi olduğu bir yerde mobbing, taciz, iş sağlığı, iş güvenliği ve bir sürü hak ihlali söz konusu oluyor.

Dizi ve film sektöründe kadın işçiler, erkek işçilere göre daha mı az ücret alıyor? Eşit işe eşit ücret alabiliyorlar mı?

Zeynep Çelik: Kadın ve erkekler aynı ücreti almıyorlar. Bir erkek sanat yönetmeni ile kadın sanat yönetmeninin aldığı ücret arasında yüzde 25-30 farklar oluşuyor. Kadın regl olduğunda iş gücünün zayıfladığı iddia ediliyor. “Agresif” olduğu, “sinirli” olduğu iddia ediliyor. Tüm bunlar hesaplanarak kadınlara daha düşük ücretler veriliyor. Yardımcı oyuncularda da benzer şeyler oluyor. Hatta sektöre yeni giren ve bu alanda varlık göstermeye çalışıyor ise aylarca hiçbir ücret almadan çalıştırılabiliyor. Kadınlar bu alanda var olmak için ses çıkarmadan emek sömürüsünü kabul etmek zorunda kalıyorlar. Herkes bu alanda var olmak için taviz vererek sürdürmeye çalışıyor. Yapımcıların çoğu erkek. Erkek bir sektör. Kadın yapımcılar çok az. Kadın yönetmenler çok başarılı işlere imza atmalarına rağmen kadınlara tanınan olanaklar ve imkanlar daha sınırlı oluyor. Kadın bir yapımcı Kültür Baklanlığı’ndan projelerine destek almaya gittiğinde öncelik erkek yapımcıların oluyor. Kadınların bütün projeleri didik dikik ediliyor. Kadınlara daha az proje ücreti veriliyor. Sektörde, 8 Mart, 1 Mayıs, süt izni, regl izni vb. hiçbir hak yok.

Dizilerde ve filmlerde çocuk oyuncuların yaşadığı emek sömürüsü ve yaşadığı sorunlar nelerdir? Biraz anlatır mısınız?

Yeliz Vurgun: Dizilerde çocuk oyuncularda, hatta bebekler bile var. Bu çocukların çalıştırılma biçimi normal yetişkin insanlar ile aynı. Set başladığı saatte çocuklar sette olmak zorunda. O günkü çekim bitene kadar orada kalmak zorunda. Bazı çekim zamanında çocuk uyuyor, uyayan çocuğu uyandırıp çekime devam ediyorlar. Çocuk uyanmadığında bazı zamanlarda çocuklara şiddet bile uygulandığı sektörde çalışan herkes tarafıdan bilinen bir şey. Bir çocuğu 12 saat 14 saat çalıştırmanın kendisi bile doğrudan çocuk emeği sömürüsüdür. Çocuk olduğu için yetişkinlere göre çok daha düşük ücret veriliyor. Bebek oyuncuların biberonlarına uyumasın diye kahve koyuluyor. Bu bebeğin sağlığı ve gelişimine çok büyük zarar.

Dizi ve film sektöründe çalışanların sendikalı olması neden önemlidir? Bu sektörde çalışanlara bir çağrınız var mı?

Yeliz Vurgun: Bu sektörde bir an önce uygun yasaların çıkarılması ve her bakımdan denetlenmesi gerekiyor. Dizinin süresi 140 dakika ama kamera arkasında sömürü döngüsü sonsuz. O yüzden bu sektördeki tüm kurumlar, sendikalar, kuruşlar olarak birlik olmamız gerekiyor. Tabii ki bir korku iklimi var. İş bulamama korkusu, geçinememe korkusu var. Ama şunu unutmamak gerekiyor, bir şeye cüret etmek ve irade koymak onu ileriye taşır. Gücümüz birliğimizde, gücümüz dayanışmamızda. Arkadaşlarımızı, bu sektörde çalışan herkesi yaşadığımız emek sömürüsüne, iş cinayetlerine, güvencesiz çalışmaya ve yaşadığımız tüm sorunlara karşı Sine-Sen’de örgütlenmeye, birlikte ses çıkarmaya çağırıyoruz.

Zeynep Çelik: Sendikalı olmak, örgütlü olmak aynı zamanda hayatımıza, çalıştığın alana müdahale etmektir. Örgütlenmek kendi hayatımızı kurtaran bir şey. Kimse tek başına bir şeyleri değiştirme gücüne sahip değil. Ama biz örgütlendiğimizde hem kendimizi hem de yaşadığımız alanı birlikte çalıştığımız arkadaşlarımızın hayatını kurtarabiliriz. Bu kadar hayati bir şey.

Çelik ve Vurgun, Sine-Sen’in taleplerini şöyle sıraladı:

1) İşyeri ve çalışma süresi bakımından işverene bağlı olan emekçiler sigortalı çalıştırılmak zorundadır. Makbuz kesmeye zorlanması kabul edilemez.

2) Asıl işin, alt işverene taşere edilmesi yasalara aykırıdır. Sigorta primi gerçek ücretten yatırılmalıdır ve vergi kaçağına son verilmelidir.

3) Ücretler haftalık ödenmelidir. Film emekçilerine bölüm başı ücret ödenmesi kanunlara uygun değildir.

4) Bir işçiye, günde 11 saatten fazla çalışma yaptırılması yasaktır. Neredeyse tüm setler bu yasayı ihlal etmektedir.

5) Haftada 45 saatin üzerindeki çalışmalar için işçilerin rızası alınmalı ve fazla mesaisi ödenmelidir.

6) İşçilerin emekli olabilmesi için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

7) Mobbing, taciz, ayrımcılık, cinsiyetçilik, çocuk emeği istismarına son verilmelidir.

8) Emekçilerin sömürülmesinin engellenmesi için gerekli olan grev ve toplu sözleşme hakkının önündeki engeller kaldırılmalıdır. 20 bin kişi olduğu tahmin edilen güzel sanatlar işkolu, 4 milyon işçinin bulunduğu 10. işkoluna bağlandığı için, film alanında faaliyet gösteren bir sendikanın %1’lik barajı aşması mümkün değildir.

9) Özellikle yapım ve cast şirketleri hakkındaki ihbarlar dikkate alınmalı en az yılda 1 kere denetlenmelidir. Tekelleşmelerine müsaade edilmemelidir.

10) Dizi ihracatından elde edilen büyük gelirin yine film sektörü için kullanılması ve özellikle emekçilerin lehine kullanılması sağlanmalıdır.

11) Telif hakları devredilemez olmalı ve ödemeler denetlenmelidir.

12) Yaratıcılığı ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan tüm sansür uygulamaları kaldırılmalıdır. Türkiye sinemasının özgünlüğü sağlanmalıdır.

13) Dizi süreleri en fazla 60 dakika olarak sınırlandırılmalıdır. RTÜK kuralları bu çerçevede revize edilmelidir.



Mart 2025
PSÇPCCP
 12
3456789
10111213141516
17181920212223
24252627282930
31 

More in Röportaj