
Yadigar Aygün/ İstanbul
Medeni Kanun ve Ceza Kanunu’nda LGBTİ+ karşıtı değişiklikler yapılmasını öngören kanun teklif taslağı geçtiğimiz günlerde gündeme geldi. KaosGL.org’un ulaştığı kanun teklif taslağına göre; “biyolojik cinsiyet” ifadesi Ceza Kanunu’na eklenecek. Kamusal alanda LGBTİ+ ifade biçimleri cezalandırılacak, cinsiyet uyum sürecine ilişkin yasal prosedürler zorlaşacak. Değişiklik teklifi ile yurtdışında cinsiyet uyum süreci ameliyatı yaptıran transların cezalandırılması amaçlanıyor. 11. İstanbul Trans Onur Haftası Komitesi ile LGBTİ+’ların yaşadığı sorunları, Meclis’ten geçirilmek istenen yasa teklifini konuştuk.
Türkiye’de LGBTİ+’lar hangi sorunlar ile karşı karşıyadır?
11. İstanbul Trans Onur Haftası Komitesi: Türkiye’de yaşayan LGBTİ+’lar kamusal ve kurumsal alanlardan dışlanmakta, varoluşu ve sahip olduğu hakları tanınmamaktadır. Devletin, özellikle son on sene de bir yandan söylemleriyle toplum içindeki LGBTİ+ karşıtı nefreti körüklemesi, diğer yandan da LGBTİ+’lara ait veya onlara dair ifadelere sansürcü bir yaklaşımla hukuki temelden yoksun düzenlemeler ve yasaklar getirmesi Türkiye’de açık kimlikli bir LGBTİ+ olarak var olabilmeyi, belirli bir ayrıcalığın altındaki herkes için ölümcül derecede zorlaştırmıştır. Hali hazırda yetiştirildikleri ailelerin ezici çoğunluğunda psikolojik ve fiziksel şiddetten reddedilmeye kadar türlü baskı ve travmaya maruz bırakılan LGBTİ+lar, gönderildikleri eğitim kurumlarında da bundan farklı bir dünyayı göremiyor, birçoğu yıllarca süren bir sosyal izolasyon veya hizaya çekilme süreçlerini deneyimleyebiliyor, öznelliğini maskelemesi bekleniyor veya ona dayatılıyor. Sağlık kurumlarında herkes gibi hakları olan çeşitli tedavi ve kontrol hizmetlerine LGBTİ+ların erişimi mevcut düzenlemelerle zaten sınırlıyken, her geçen dönem yasal ve pratik olarak daha da zorlaştırılıyor. Bu sene de gördüğümüz üzere, kamuda özellikle LGBTİ+’ların canına ve sağlığına kast eden doktor ve psikologlar varlığını sürdürüyor.
Medeni Kanun ve Ceza Kanunu’nda LGBTİ+ karşıtı değişiklikler yapılmasını öngören kanun teklif taslağı gündeme geldi. İktidar bu tasarı ile ne amaçlıyor?
11. İstanbul Trans Onur Haftası Komitesi: Bu yasa tasarısı, 2025’i “Aile Yılı” ilan eden devletin uzun süredir uyguladığı nefret politikalarının bir parçasıdır. Bu politikaları, insana, canlılara ve yaşama dair içkin değerleri tanımayan, çok sesliliğe tahammül edemeyen, susturmaya ve baskılamaya çalışan, ‘makbul’ olmayan insanlara ve canlılara yaşam hakkı tanımayan neoliberal sağın dünyadaki ve Türkiye’deki yükselişi olarak görüyoruz. Bu yasa tasarısının temeline baktığımızda devletin düşen doğum oranlarını arttırma çabası içerisinde bize açtığı bir savaş olarak görüyoruz. Rahimli doğan insanların kimliklerini, yaşam anlayışlarını kabul etmeyerek onları adeta “kuluçka makinesi” olarak kullanıp doğum oranlarını arttırma çabası içerisine girdiği bir yılda, biz translar olarak devletin hakim kıldığı toplum ve aile yapısının karşısında durarak ataerkinin yarattığı heteronormatif değerleri yıktığımız için bizlerin yaşamları üzerinde daha da baskı kurarak varlığımızı yok etmeyi amaçlıyor.
Türkiye’de biz translar için cinsiyet uyum süreçleri her zaman zorlayıcıydı. 20 Kasım Nefret Suçuna Maruz Kalan Transları Anma Günü’nde hormon ilaçlarına erişim yeni düzenlemelerle kısıtlanmışken, bu yasayla devlet, transların yaşamı ve bedeni üzerindeki kontrol alanına müdahaleyi genişletiyor. Teklif yasa taslağıyla, Türk Ceza Kanunu’nun Hayasızca Hareketler başlıklı 225. maddesinin kapsamı genişletilmek isteniyor. Bu doğrudan transları ve LGBTİ+’ları değil toplumun çoğunluğunu hedef alıyor. Hayasızlık gerekçesi ise toplumsal cinsiyet rollerine uymayan herhangi bir ifade, kıyafet tercihi ve hitap biçimi olabilir. Nüfusta erkek görünen birisi etek giydiğinde hapis cezasına çarptırılacak. Nüfusta kadın olan biri “erkeklere” ait isimleri kullandığında hapis cezasına çarptırılacak. LGBTİ+ dernekleri, oluşumları ve aktivistler “teşvik etmekten”, “özendirmekten” 1-3 yıl arası cezalandırılacak. Cinsiyet uyum süreci zorlaştırılacak. Sürece başlama yaşı 21’e çıkarılacak. Bu öyle bir şey ki reşit olmak bile yetmiyor. Anayasa Mahkemesi, sürece başlarken zorunlu kısırlaştırmanın ön şart olmasını iptal etmesine rağmen tekrar bunu zorunlu hale getirmeye çalışıyorlar. Yalnızca devletin belirlediği hastanelerde rapor alınabilecek. Ameliyat yapan hekimler için 7, ameliyat olan translar için 3 yıla kadar hapis isteniyor. Zaten evlilik eşitliliği olmamasına rağmen bu yasa tasarısına göre 2 LGBTİ+’nın yaptığı sembolik nişan/evlilik suç sayılacak. Evlilik eşitliği olan ülkede evlenen Türkiye vatandaşı 2 LGBTİ+ buraya döndüğünde cezalandırılacak.
‘Varoluşlarımız kriminalize ediyor’
Türkiye, Amerika ve Rusya gibi dünyanın birçok yerinden devletler trans karşıtı politikalarıyla; translığı hastalık ilan ederek, uyum süreçlerindeki ruhsal ya da fiziki sağlık ihtiyaçlarımız devlet tarafından engellenmeye çalışılıyor, varoluşlarımız kriminalize ediyor. Transların cinsiyet uyum süreçlerindeki ruhsal ya da fiziki sağlık ihtiyaçlarımız devlet tarafından engellenemez! Biyolojik cinsiyete, genel ahlaka aykırı tutum ve davranışta bulunmayı teşvik eden, “öven ve özendirene” hapis cezası verileceği olarak ifade eden devletin tahakküm arzusu bu sefer cinsiyetçi ve ahlakçı denetimi, patriyarkal-aileci normlarla dayatılanın dışına çıkan bedenlerimizi, arzularımızı, varoluşlarımız cezalandırmakla, sindirmekle tehdit ediyor. Genel ahlaka uymayan bedenlerimize ayrımcılık, denetim ve şiddet uygulanması meşru hale getiriliyor.

Fotoğraf: Hülya Çetinkaya / csgorselarsiv.org
Medeni Kanun ve Ceza Kanunu’nda LGBTİ+ karşıtı değişiklikler yapılmasını öngören kanun teklif taslağı ile LGBTİ+’lar neden hedefte? Bunu biraz değerlendirir misiniz? Medeni Kanun ve Ceza Kanunu’nda LGBTİ+ karşıtı değişiklikler yapılmasını öngören kanun teklif taslağı Meclis’ten geçer ise LGBTİ+’lar hangi olumsuzluklar ile karşı karşıya kalacak?
11. İstanbul Trans Onur Haftası Komitesi: Daha önceden eylem yasakları, gözaltında işlenen işkence suçları, bayrak ve hatta gökkuşağı sembolüne getirilen yasaklamalar sonucunda bu devletin LGBTİ+’ları kendi anlatısı ve toplumu bükmek istediği şekil açısından tehdit olarak gördüğünü anlayabiliyorduk. Şimdi ise, öngörülen tasarı sunulursa cinsiyet uyum süreçlerinin daha da zorlaştırılmış izinlere bağlanacağını ve izinsiz başvuranların adli ve finansal cezalara çarptırılacağını öğreniyoruz. Ekseriyetle onu baskılayan veya mahrum eden atanmış ailesinden sıyrılan binlerce genç veya fakir lubunya, uyum süreci için alması gereken maddi ve manevi risklere eklenen yeni risklerle baş başa bırakılıyor. “Üreme yeteneklerinden sürekli biçimde yoksun olduklarının” ispatının gerekliliği ve uyum sürecine başlama yaşının yükseltilmesi genç birçok transın kamusal alanda şiddet korkusuyla tedirgin bir şekilde var olmasına veya bu korkuyu içselleştirip kendisini maskelemesine, gizlemesine yol açabilir. İki türlü de derin travmatik yaralara ve bedensel düzensizliklere yol açabilecek bu bağlam dayanışma ve örgütlenme ile aşılabilir.
Bu yasa taslağına neden karşı çıkmak gerekiyor? İktidarın bu saldırılarına, nefret söylemlerine karşı neden örgütlenmek gerekiyor? Bu konuda topluma bir çağrınız var mı?
11. İstanbul Trans Onur Haftası Komitesi: Öngörülen yasaklara öncelikle tüm LGBTİ+’ların yanında olduğumuzu ve yalnız olmadıklarını söylemek ve hatırlatmak için karşı çıkmamız gerekiyor. Artık Türkiye’de, cesurca ve apaçık şekillerde LGBTİ+’ların varoluşlarını kolaylaştıracak politik söylemleri ve destekleri kurmak elzemdir. Muhalefet partileri kendi içlerinde kısmi destekler üretebilmişlerse de, bu desteği sunmakta eksik kalmışlardır. Öbür yandan, söz konusu yasa tasarısının sadece LGBTİ+’ları baskılamayı hedeflemediği, her türlü vatandaşın bedenine dokunup tahakküm etmeyi arzuladığı, “biyolojik cinsiyet ile uyumsuz davranışta bulunan herkese müdahale edileceği” sözde hükmünden anlaşılabilir. İnsan varoluşlarını “çalışıp enerji ve değer üretecek bedenleri yeniden üretebilen makinelere” indirgeyen cisheteropatriyarkal niteliğe sahip günümüz kapitalizminin ajandası idrak edilmeli ve topyekûn bir direnişe dönüştürülmelidir.
Son olarak sizlerin eklemek istediği şeyler var mıdır?
11. İstanbul Trans Onur Haftası Komitesi: En temel haklarımıza bile erişemediğimiz, hormona erişimde kısıtlandığımız, cinsiyet uyum süreçlerimizin engellendiği, seks işçisi trans kadınlara saldırıların arttığı, LGBTİ+ arkadaşlarımızın operasyonlarla yok yere tutuklandığı, yürüyüşlerimizin, birlikte çay içmemizin, piknik yapmamızın dahi yasaklandığını şu zamanlarda birlikte mücadele etmemiz gerekiyor. Çünkü yapılan bu saldırılar sadece biz Trans+’ları ve lubunyaları etkilemiyor, herkes hedef halindeyken sesimizi daha gür çıkarmamız gerekiyor. Son paylaşımlarımızda da dediğimiz gibi, uyduruk yasaklarınız ve yasalarınız anca şanımızı büyütür, büyütüyor da. Büyüyoruz, döne döne çoğalıyoruz. Aile yılı ve yasa tasarınız bizi durduramayacak. Örgütlenmeye devam ediyoruz. Bu yıl Haziran’da yine coğrafyanın her yerinde lubunyalar sokaklarda olacak. 11. Trans Onur Yürüyüşü’nde ve 11. Trans Onur Haftası’nda görüşürüz. Güçlü kal lubunya.


P | S | Ç | P | C | C | P |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | |
7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 | 13 |
14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 | 20 |
21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 | 27 |
28 | 29 | 30 |