
İstanbul’da 29 Nisan’da yapılan ev baskınlarında gözaltına alındıktan sonra tutuklanan Özgür Gelecek muhabiri Perihan Erkılınç ve Önsöz Dergisi Genel Yönetmeni Songül Yücel için açıklama yapıldı. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’de yapılan açıklamaya çok sayıda gazeteci örgütü ve sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı.
‘Halkın haber alma hakkını savunmaktan vazgeçmeyececeğiz’
Özgür Gelecek gazetesinden Yusuf Çelik, “Bu yıl 118 gazeteci gözaltına alındı, 26’sı tutuklandı. 30 gazeteci fiziksel saldırıya uğradı. 29 Nisan’da ev baskınları yapıldı. Özgür Gelecek muhabiri Perihan Erkılınç ve Önsöz Dergisi Genel Yönetmeni Songül Yücel tutuklandı. Tutuklanan gazeteciler yıllardır işçilerin, emekçilerin, Kürtlerin, kadınların, LGBTİQ+’ların sesi olan haberlere imza attı. Bu gazeteciler yalnızca haber yaptıkları için değil, kimlikleri ve mücadele ettikleri alanlar nedeniyle de hedef alınıyor” diye belirtti. Çelik, halkın haber alma hakkını savunmaktan vazgeçmeyeceklerini vurguladı.
‘Özgür Gelecek susmadı, susmayacak’
Çelik, tüm baskı ve engellemelere rağmen devrimci basının, özgür basının geri adım atmadığını belirtti. Çelik, “Perihan Sevda Erkılınç, yıllardır kadınların, LGBTİ+’ların ve emekçilerin sesi olan haberlere imza attı. Baskıya, sansüre, tehdide rağmen kalemini geri çekmedi. Erkılınç, haber takibi yaptığı sokakta, seslerini duyurmaya, lubunyaların hakkını savunduğu ve alanlarda parçası olduğu kadın mücadelesi saflarında bulunduğu için ‘örgüt üyeliği’ iddiasıyla tutuklandı. Ancak gazetecilere saldıranlara ve yine tutsak ederek susturmaya çalışanlara yine Sevda o mahkeme salonundan çıkarken ‘Özgür Gelecek susmadı, susmayacak’ diyerek gerçeğin peşinden gitmeye devam edeceğini bir kez daha hatırlattı” dedi.
‘Amaç; gerçeklerin ortaya çıkmasını engellemek‘
Çelik, gazetecilere yönelik baskı, gözaltı ve tutuklamaların gerçeklerin açığa çıkmasını engellemek için olduğunu şu sözler ile vurguladı; “Songül Yücel ise bir gazeteci olarak değil, bir devrimci basın emekçisi olarak yürüttüğü yayıncılık ve örgütlü faaliyetler sebebiyle hedef alındı. Bu durum sadece basın alanındaki hak ihlallerini değil, aynı zamanda devrimci, muhalif sözün topyekûn bastırılmak istendiğini de göstermektedir. Basın emekçilerine dönük bu saldırılar, iktidarın eleştirel tüm sesleri kriminalize etme stratejisinin parçasıdır. Amaç; gerçeklerin ortaya çıkmasını engellemek.”
‘Gözdağı vermek için’
Önsöz Dergisi Yayın Kurulu üyesi Sena Şat, “1 Mayıs öncesi yapılan operasyonlar bir gözdağı vermek içindir. Bunu çeşitli kılıflarla örtmeye çalıştılar, ‘örgüt üyeliği’ dediler” diye kaydetti.
‘Gazeteciler susturulamaz’
Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Esra Solin Dal, gazetecilerin tehdit altında yaşadığına işaret ederek, “İktidarın politikalarını eleştiren her haber suç sayılıyor, muhalif medyanın sesi kısılmaya çalışılıyor. Ne yazık ki bu Türkiye’de sistematik devlet politikası haline geldi. Gazeteciler susturulamaz. Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği olarak erkek egemen medyaya ve devlet baskısına karşı mesleğini sürdürdüğü için hedef alınan, cezalandırılan, susturulmaya çalışılan tüm gazetecilerin yanında olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz. Çünkü bu mücadele sadece basın özgürlüğü için değil, halkın doğru bilgiye ulaşma hakkı için de yürütülmektedir” diye konuştu.
‘Kriminalize edilemek isteniyor’
Yeni Demokrat Kadın üyesi Nurgül Uci de, gazetecilerin gözaltına alınmasıyla 1 Mayıs’ın kriminalize edilmek istendiğini söyledi. Nurgül Uci, “Kadın gazetecilerin alınması tutuklanması bilinçlidir. Çünkü kadınların, LGBTQ+’ların sesini her alana taşıyanlardır. Bu devletin bir politikasıdır. Devlet, kadın mücadelesi üzerinden sokakları, alanları, çalışmaları kriminalize etmek istiyor. Hem basın hem kadın mücadelesinin neferi olarak bıraktıkları yerden devam edeceğiz. Gazeteciler derhal serbest bırakılsın” dedi.
‘Onlarca arkadaşımız gözaltına alındı, işkenceye uğradı, tutuklandı’
Son olarak ise gazeteci Serpil Ünal, “Biz gazetecilik mesleğini bilerek seçtik. Onlarca arkadaşımız gözaltına alındı, işkenceye uğradı, tutuklandı. Biz her seferinde geri gelecekler ve yazmaya devam edecekler dedik, öyle de oldu” diyerek Songül ve Perihan şahsında tüm tutsak gazetecilerin serbest bırakılmasını istedi.

