
Yadigar Aygün/ İstanbul
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun kadın cinayetleri raporuna göre, 1–31 Ekim tarihleri arasında 27 kadın katledildi; 5 kadının ölümü ise şüpheli olarak kayıtlara geçti. Bu yılın ilk 10 ayında toplam 317 kadın öldürüldü. Özellikle şüpheli kadın ölümlerinin aydınlatılmadığı vurgulanıyor. AKP-MHP iktidarının kadın cinayetlerini ve şüpheli kadın ölümlerini örtbas ettiği belirtiliyor. Gülistan Doku, Rojin Kabaiş, Şebnem Köpek, Duygu Bölükbaş ve daha birçok kadının şüpheli ölümü hâlâ aydınlatılmadı, aydınlatılmıyor. Kadınların katledildiğini gösteren tüm somut delillere rağmen “intihar”, “kayıp bulunamıyor”, “yüksekten düşme”, “suda boğulma” gibi açıklamalara başvurulduğu ifade ediliyor. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ne sayılı günler kalmışken, her yıl olduğu gibi bu yıl da kadın işçi-emekçiler, kadın örgütleri ve LGBTİ+’lar sokaklarda ve meydanlarda olacak.
Rojin Kabaiş İçin Adalet Komisyonları’ndan Simay Ada Kart ile şüpheli kadın ölümlerini ve iktidarın bu konudaki politikasını konuştuk.
Türkiye’de kadına yönelik erkek şiddeti giderek artıyor. Erkek şiddetindeki bu artışın nedenleri nelerdir? İktidarın bu konudaki politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Ayrıca yargının cezasızlık pratiğinin erkek şiddetinin yükselmesindeki rolü nedir?
Simay Ada Kart: 25 Kasım 2024’ten 1 Kasım 2025’e 248 kadın katledildi, 271 kadının ölümü ise şüpheli olarak kaydedildi. Kadın cinayetleri, şüpheli kadın ölümleri her geçen gün artıyor. Erkek şiddeti günden güne derinleşiyor. Evde, iş yerinde, sokakta kadınlar erkek şiddeti ile katlediliyor. Erkek egemenliğine yaslanarak kadınları katledenler, cezasızlık politikaları ile adeta teşvik ediliyor. Erkekler kadınları katlediyor, dosyalar ‘intihar’ ‘şüpheli ölüm’ denilerek kapatılıyor. Erkekler kadınları katlediyor, ‘iyi hal’ ‘ceza indirimi’ altın tepside önlerine sunuluyor. Hatta öyle ki, kadınları öldürmeye teşebbüs ederek tutuklanan erkekler hapishaneden izne çıkarak kadınları katledebiliyor. Kadınların şikayetleri üzerine zar zor uzaklaştırma kararı alınıyor, uzaklaştırma kararını çiğneyen erkekler de yaptırım ile karşılaşmıyor. Cezasızlık politikaları ile fail erkeklerin sırtları sıvazlandığından, ‘nasıl olsa bana bir şey olmaz’ veya ‘kimse sana inanmaz’ diyerek kadınları katledebiliyorlar. Somut bir yaptırım ile karşılaşmayacaklarına güven duyuyorlar.
Bunun yanı sıra; 6284, İstanbul Sözleşmesi gibi kadınların mücadeleyle kazandığı yaşamlarını korumaya yönelik düzenlemelerden geri çekiliniyor, uygulanmıyor. Tüm politikalar ve yasal düzenlemeler önleyici olmaktan uzak aksine erkeği koruyan kollayan düzlemde karşımıza çıkıyor.
Rojin Kabaiş, Gülistan Doku ve çok sayıda kadın şüpheli bir şekilde katledildi. Şüpheli kadın ölümleri hakkında bilgi verir misiniz? Katilleri kimler koruyor? Şüpheli kadın ölümlerin üzeri neden kapatılmak isteniyor?
Simay Ada Kart: Şüpheli kadın ölümleri bu yıl ilk defa kadın cinayetlerini aştı. Rojin Kabaiş, Gülistan Doku, Şebnem Köpek, Duygu Bölükbaş ve daha nice kadının şüpheli ölümü aydınlatılmadı, aydınlatılmıyor. Kadınların katledildiğini işaret eden tüm somut delillere rağmen ‘intihar’, ‘kayıp bulunamıyor’, ‘yüksekten düşme’, ‘suda boğulma’ gibi yalanlara sığınılıyor ve kadınların ölümleri ‘şüpheli’ bırakılıyor. Bu noktada şunu ortaya koyuyoruz: Şüpheli kadın ölümleri aslında aydınlatılmayan kadın cinayetleridir. Şüpheli kadın ölümleri aydınlatılmıyor, çünkü aydınlatılmak istenmiyor. Çünkü katiller, failler korunmak isteniyor. Katillerin kimler tarafından korunmak istendiğini ise her şüpheli kadın ölümü dosyasında açıkça görüyoruz. Erkek devlet bu katilleri korumak için medyasıyla, yargısıyla bütün araçlarını her daim seferber ediyor.
Rojin Kabaiş ve tüm şüpheli kadın ölümlerinde etkin bir soruşturma yürütülüyor mu? İhmaller nelerdir? Şüpheli kadın ölümlerinin aydınlatılması neden önemlidir?
Simay Ada Kart: Rojin Kabaiş’in dosyasında süreç daha en başından katledilişinin üzerinin örtülmesi için bir seferberlik ile başladı. Henüz otopsi dahi yapılmadan aileye Rojin’in intihar ettiği söylendi. İlk andan, etkin bir soruşturma yürütülmeyeceğini açık ettiler. Dosyadaki gizlilik kaldırılmadı. Ailenin avukatları, kadın örgütleri dosyaya erişemedi. Dosyadaki kısıtlılık kararı ancak ailenin, komisyonlarımızın mücadelesi ile geriletildi. Rojin’in yurda tam bir gün boyunca girmediğini aileye bildirmeyen Seyyid Fehim Arvasi KYK yurdu, bu ihmalin hesabını vermedi. Avukatların ve ailenin tüm taleplerine rağmen arama sahası genişletilmedi, aramalar yalnızca göle yoğunlaştırıldı. Avukatların, Rojin’in bedeninin kaybolduğu yerin 24 km uzağında ve akıntının tersi yönünde bulunmasına ilişkin uzman ataması talepleri ise uzun süre reddedildi.
Rojin’in bedeninde bulunan 2 erkek DNA’sının bedeninin hangi bölgelerinde bulunduğu bir yıl boyunca açıklanmadı. Rojin’in ailesinin, Komisyonlarımızın, kadınların ısrarlı mücadelesi olmasaydı bugün hâlâ açıklanmayacaktı. DNA’ların kimlere ait olduğu ise hâlâ açıklanmış değil. Süreç başından bu yana bir ihmaller zincirini ifade ediyor. Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümünün aydınlatılması bugün birçok kadının yaşamları için çok kritik. Çünkü daha önce de belirttiğimiz gibi, fail erkekler yaptıklarının maskeleniyor olmasından cesaret alıyor. Bu sebeple bir kadının şüpheli ölümünün aydınlatılması, gerçek adaletin sağlanması yarın bir başka kadının güvenliği için çok şey söylüyor.
Şüpheli kadın ölümlerinin ve erkek şiddetinin önlenmesi için neler yapılmalıdır? Bu konuda kadınların örgütlenmesi neden önemlidir?
Simay Ada Kart: Erkek şiddetinin karşısına önleyici, kadınları koruyan düzenlemeler koyulmak zorunda. Yargının erkek lehine işlediği bu tablo artık değişmek zorunda. Mahkeme salonlarını elini kolunu sallayarak terk eden her katil erkek, bir başkasına cesaret veriyor. Rojin Kabaiş dosyasında bir kez daha gördük ki, en küçük bir kazanım, atılan en ufak bir adım bile ancak kadınların mücadelesiyle mümkün oluyor. Bizler yaşamlarımız ve birbirimiz için bir araya gelmeli, birlikte mücadele etmeliyiz. Çünkü açıkça görüyoruz ki, gerçek adaletin sağlanması ancak bizim mücadelemizle mümkün.
25 Kasım için kadınlara bir çağırınız var mıdır?
Simay Ada Kart: Erkek şiddetinin giderek derinleştiği, kadın cinayetlerinin ve şüpheli kadın ölümlerinin sürekli arttığı koşullarda karşılıyoruz 25 Kasım’ı. Bu 25 Kasım’da da Rojin için, katledilen, kaybedilen, şüpheli ölümü aydınlatılmayan tüm kadınlar için sokakları doldurmalıyız. Birbirimizden, yaşamlarımızdan, haklarımızdan vazgeçmediğimizi hep birlikte haykırmalıyız. Katledilen bütün kadınların isyanını sokaklarla buluşturmalıyız. Bugün yaşamın her alanından kadınların “yaşamak istiyoruz” haykırışları yükseliyor. Bir kişi daha eksilmemek için sesimizi en geniş kadın kitleleriyle buluşturmalıyız.









