
3 aydan fazladır Kızılcaköy mahallesinde kurulması planlanan JES kuyularına karşı eylem çadırında olan 83 yaşındaki Yüksel Yaşar, kendisine miras kalan toprağı torunlarına temiz bırakmak istediğine vurgu yaptı.
MA’nın haberine göre,Aydın’ın verimli tarımsal topraklarına kurulan onlarca Jeotermal Enerji Santrali (JES) kuyularına her gün yenileri eklenirken bölge halkının birçok köyde başlattığı nöbetler sürüyor. “Aydın’ın içme suyu, İkizdere Barajı kirlenmesin” sloganıyla nöbetin sürdüğü yerlerden biri olan Kızılcaköy mahallesinde 3 aydır gece gündüz nöbet tutuluyor. Genellikle kadınların sürdürdüğü JES nöbetinde 83 yaşındaki Yüksel Yaşar, “Nöbetin nenesi” olarak tanınıyor. Yaşar, ilerleyen yaşına ve hastalıklarına rağmen her gün nöbet çadırına gittiğini belirtti.
‘Gerekirse çadırımızı meclisin önüne taşıyacağız’
İncirliova ilçesine bağlı Dereağzı ve Efeler ilçesine bağlı Kızılcaköy mahalleleri 1569 ve 1570 numaralı parseller mevkiinde Gürmat Elektrik Üretim Anonim Şirketi tarafından yapılması planlanan “Sarı Zeybek JES”ine karşı eylemlerini genişletmeye hazırlandıklarını söyleyen Yaşar, gerekirse köydeki çadırı Meclisin önüne taşıyacaklarını vurguladı. Ailesinden kalan eve bahçesine tek başına baktığını baharın gelişiyle çapa yapmaya başladığını söyleyen Yaşar, kirletilmiş toprak ve su istemediklerini belirtti. Yetiştirdikleri meyveleri dalından değil yerden topladıklarına dikkat çeken Yaşar, sözlerine şöyle sürdürdü: “Belinden rahatsız olmama rağmen, bahar gelir gelmez toprağa dokunmak istiyorum. Bütün hayatım toprağın içinde geçti. 1960 yılından beri bu evde yaşıyorum. Şimdi bakıyorum dokunduğum toprakta yaşam yok, eski verim yok. Meyvemizi ağacın dalından değil yerden topluyoruz. Eskiden böyle hastalıklar hiç yoktu. Son iki senedir yaşadıklarımızı bilmeniz için yetkililerinde gelip burada yaşaması gerekiyor. Hatta bazı ürünlerimiz kökten kuruyor, bazı ağaçların verdiği meyvenin ne olduğunu bilemiyoruz.”
‘Artık güneşi göremiyorum’
Sabahları uyandığında güneşi göremediğini belirten Yaşar, “Bu santrallerin yaydığı buhar güneşimizi kapatıyor. Dağlar sürekli sisli gibi duruyor. Bu yaştan sonra temiz hava ciğerlerime girmiyor. Köyümüze her gelen insan bu neyin kokusudur diye soruyor. Çünkü temiz hava bitti artık çürük yumurta kokusu yayılmış bölgemize. Gördüğünüz evimin önündeki küçük bahçeye her şey ekiyorum. Yani ne ekseniz bu topraklara size verim verir. Patlıcan, domates, marul, tütün ekiyorum. Eskiden bahçedeki mandalina ağacımda meyve bitmezdi. Şimdi tadı bir değişik olmuş. JES’lerden zehir yayılıyor, zehirleniyoruz. JES’lerin yaydığı zehrin nereden geldiğini bilemiyoruz, hane bir hastalık olsa böcek olsa ilaç sıkar toprağımızı kurtarırız ama bu öyle bir şey değil. Havadan geliyor ve ağaçtaki mandalina bile dalından düşüyor. Böyle giderse insanlar daha fazla kanser olacak. Bunu öylesine söylemiyorum, çadırımıza gelen doktorlardan zararlarını anlatıyor, köylünün sağlığı kalmadığını anlatıyorlar” dedi.
‘Miras aldığım toprağı temiz bırakmak istiyorum’
3 aydan fazladır çadır kurduklarını ve tüm köy halkı ile birlikte karar verdiklerini dile getiren Yaşar, “Alıyoruz çayımızı gidiyoruz çadıra. Eyleme başlamadan önce, köydeki herkesle oturduk konuştuk ne yapacağımıza birlikte karar verdik. Nöbette benimle birlikte 2 yaşlı daha var. Ama benim yaşım baya var. Sırtımdaki bu ağrılar olmasaydı, daha fazla şey yapmak isterdim. Çadırda otururken, her yerden insanlar bizi görmeye geliyor. Doktoru, avukatı gazetecisi herkes geliyor. Gelenlerde ne kadar haklı olduğumuzu onlarda görüyor ve arkamızda durduklarını söylüyorlar. Daha öncede söyledik eğer bu JES’ler durdurulmazsa buradaki çadırı kaldırıp meclisin önünde kuracağız dedik. Zaten birkaç gün önce köyümüzden kadınlar gitti mecliste vekillerle görüşme yaptı. Tabi sesimizi duyurabildiğimiz kadar duyuracağız. Amacımız dedelerimizden büyüklerimizden bize miras kalan topraklarımızı kurtarmaktır. Bende miras aldığım toprağımızı bahçemi torunlarıma temiz sağlıklı bir şekilde bırakmak istiyorum” şeklinde konuştu.

