Connect with us

Güncel

Almanya Başbakanı Merz, Türkiye ziyaretinde basının önünde İsrail’e tam destek verdi

Erdoğan’la Ankara’da düzenlenen basın toplantısında konuşan Almanya Başbakanı Friedrich Merz, İsrail’e koşulsuz destek vereceklerini söyledi.

Almanya/Zeynep Hayır

Dün Ankara’da AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile düzenlenen basın toplantısında Almanya Başbakanı Friedrich Merz, İsrail’e tam destek verdiğini açıkladı. Merz, İsrail’in güvenliği konusunda Almanya’nın eksiksiz duracağını ifade etti. Tüm dünyanın gözleri önünde, İsrail’in askeri operasyonlarının durdurulduğu ve Türkiye’nin arabuluculuğunda taraflarla oturulduğu bir süreçte, İsrail’in Siyonist saldırganlığı hâlâ devam etmesine rağmen Merz’in bu durumu görmezden gelerek yaptığı tam destek açıklaması tarihsel bir ikiyüzlülüğün ve riyakârlığın göstergesidir. Bir halkın geçmişte yaşadığı acı, başka halkların zulmünü meşrulaştıramaz ve bu durum söz konusu açıklamalarla açıkça ortaya çıkmıştır.

Merz’in başbakanlık görevi boyunca tutumu net oldu. Göçmen karşıtlığı üzerinden ırkçılığı pompalayarak ve yasaları buna göre düzenlemeye çalışarak, Almanya’nın içinde bulunduğu ekonomik durumu, emekçilerin giderek ağırlaşan yaşam koşullarını maskelemeye çalıştı. Bu yalnızca Almanya’ya özgü bir durum değil, dünyadaki sağcı ve otoriter liderlerin benimsediği yaygın bir stratejidir. Tekçiliği, ırkçılığı ve ötekileştirmeyi öne çıkararak ekonomik adaletsizliklerin ve halkın yoksullaşmasının görünürlüğünü azaltıyorlar.

Ekim 2025 başlarında Merz, Almanya’daki göçmen politikalarına ilişkin sert açıklamalar yaptı. “Şehir manzarasında hâlâ bir sorun var” diyerek göçmenleri görünüm problemi olarak nitelendirdi. Bu açıklamalar Almanya’da protestolarla karşılandı. Göçmenler ve sığınmacılar “şehir manzarasının bir paraziti” gibi sunuluyor ama bu söylemler yalnızca ötekileştirmeye hizmet etmiyor. Gün be gün halkın yoksullaşması, yükselen enflasyon, emeklilik kasasının erimesi ve erken emeklilik tartışmaları bu gündemle gizlenmeye çalışılıyor.

Ortadoğu’da tablo daha karanlık. Suriye’de süregelen etnik katliamlar, kadınların ve çocukların hedef alındığı saldırılar, halkın tümüne yönelik sistematik bir şiddetin göstergesidir. Bu zulüm yalnızca savaşın değil, etnik kimliğe ve toplumsal yapıya dönük planlı bir saldırının ürünüdür. Avrupa’da yükselen sağ-popülist dil bu acıyı görmezden gelerek kendi içine meşruiyet üretiyor. “Biz güçlü olmalıyız, biz güvenli olmalıyız, biz önce kendi halkımızı koruruz” söylemi başka halkların hayatını hiçe sayıyor.

Bir devletin veya liderin konuştuğu dil, yalnızca politik bir tercih değil, ideolojik bir mecburiyettir. Burada sağcılık ve emperyalizm ideolojik güçler olarak karşımıza çıkıyor. Bu güçler farklılığı tehdit olarak görüyor, ötekini yok etmeyi ve kendi çıkarlarını meşrulaştırmayı amaçlıyor. Kapitalizmin gölgesindeki bu sistem zulmü sıradanlaştırıyor, adaleti manipüle ediyor ve yaşamları sayı gibi görüyor. Bu ülkeler savaş çığırtkanlığı yaparken silah satarak, bölgeleri militarize ederek çıkarlarını güvence altına alıyorlar. Asıl savaşın sorumlusu bu emperyalist ve militarist güçlerdir.

Dünya yeniden hasta ama sokaklar hâlâ ayakta. Almanya’da protestolar düzenleniyor, binlerce kişi bir başbakanın sözlerini ve bir sistemin dilini reddediyor. Her ses, her adım, her hatırlatma bir halkın acısı başka bir halkın zulmüne gerekçe olamaz diyor. Hiçbir ölüm geçmişin utancını temize çekmez ve hiçbir başbakan vicdanın yerini devlet çıkarlarıyla dolduramaz.

Bu hastalığın adı ırkçılık ve üstünlük kurgusudur. Farklılığı yok sayan ve ayrıştıran ideolojinin ürünüdür. Tek tedavisi adaletin sesini duyurmaktır. Küresel adalet yalnızca güçlülerin çıkarını savunmak değil, her insanın yaşam hakkını ve onurunu eşit şekilde tanımakla başlar. Bir başbakanın ağzından çıkan her kelime toplumun nabzını tutar. Eğer o sözler yıkımı, ötekileştirmeyi ve sessizliği meşrulaştırıyorsa, hastalık artık bireysel değildir ve toplumsal bir salgın başlamıştır. Tarih zalimlerin değil direnenlerin hikayesidir. İnsanlık her defasında yeniden öğrenir. Bir halkın acısı başka bir halkın zulmüne gerekçe olamaz.



Kasım 2025
P S Ç P C C P
 12
3456789
10111213141516
17181920212223
24252627282930

More in Güncel