
Cumartesi Anneleri, 874’üncü haftasına ulaşan “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eylemini salgın nedeniyle bu hafta yine online gerçekleştirdi. Eylemde 24 Aralık 1994’te gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınmayan Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu öğrencisi ve Türkiye Öğrenci Dernekleri Federasyonu Başkanı İsmail Bahçeci’nin akıbeti soruldu.
Bahçeci’nin kardeşi Umut Bahçeci, ağabeyinin Levent’te dört kişi tarafından zorla arabaya bindirilip kaçırıldığını ifade etti. Ağabeyinin kaçırılması ardından Bahçeci, kendilerini telefonla arayan bir kişinin “Oğlunuzu gözaltına aldılar sahip çıkın” dediğini belirtti. Telefondan sonra aile olarak savcılığa gittiklerini söyleyen Bahçeci, “Gayrettepe 2’nci siyasi şubeye gittik. ‘Böyle biri bize gelmedi’ dediler. Hiçbir zaman gözaltına aldıklarını kabul etmediler” dedi.
Ağabeyinin kaçırılması öncesinde polisin iki haftada bir evlerine baskın yaptığını dile getiren Bahçeci, “Sürekli İsmail’i soruyorlardı. ‘Eğer onu biz dışında başkaları bulursa çok kötü olur’ diyorlardı. Hem tehdit edip hem de aile olarak huzurumu kaçırıyorlardı” diye konuştu. Bahçeci, “Devlet İsmail’i kaybetmeyi aklına koymuştu. Her şekilde inkar etti. Aile olarak bunun mücadelesini verdik, veriyoruz ve vermeye devam edeceğiz. Bütün kayıplar bulunana kadar ve adalete teslim edene kadar sessimizi her alanda yükselteceğiz” dedi.
Daha sonra söz alan Cumartesi İnsanı Saliha Şanlı, Bahçeci’nin akıbetinin açıklamasını ve korunan faillerinin yargılanmasını istedi. Devletin hukuki yükümlülüklerini yerine getirmediğini dile getiren Şanlı, “Gözaltında kaybetmelerle ilgili yapılan tüm başvurular da sonuçsuz kalıyor. Etkili bir soruşturma yürütme konusunda bilinçli olarak gösterilen siyasi ve yargısal direnç suçun cezasız kalmasına ve faillerin cezasızlıkla ödüllendirilmesine yol açıyor” dedi.
Bahçeci’nin katledildiği sırada üniversite gençliğinin kontrol altına alınmak istediğini paylaşan Şanlı, “90’lı yılların başında üniversite öğrencileri, YÖK sistemine karşı demokratik, özerk ve katılımcı bir üniversite talebiyle dernekler kurarak örgütlenmeye başladı. İsmail Bahçeci de bu örgütlenme içinde yer aldı. Türkiye Öğrenci Dernekleri Federasyonu başkanıydı. Politik eylemleriyle öne çıkan her öğrenci gibi İsmail de ağır baskılara maruz kaldı. Defalarca gözaltına alındı, ağır işkence gördü. 1993 yılında hakkında yakalama kararı çıkarıldı ve polis tarafından aranmaya başlandı” ifadesinde bulundu.
Şanlı, Bahçeci’nin kaçırıldığı 24 Aralık’tan sonra ise polisin bir daha ailesinin evine baskın yapmadığına dikkati çekti.
Bahçeci’nin kaybedilmesinden 1 yıl sonra Ankara’da gözaltına alınan bir kişinin aktarımlarını anımsatan Şanlı, “Bu kişiye, ‘Seni de İsmail Bahçeci gibi kaybederiz’” demişler. İktidar ve yargıya seslen Şanlı, “Gözaltında kaybetmeler, kaybolan kişinin akıbeti ve yeri gizli tutulduğu sürece süreklilik taşıyan bir suçtur. Her gün yeniden işlenmeye devam eden bu suçtaki sorumluluğunuzu üstlenin. Uluslararası hukukun ve iç hukukun gereği olarak İsmail Bahçeci’nin bedeninin bulunduğu yeri ve bu insanlığa karşı suçun tüm sorumlularını açığa çıkarma görevinizi yerine getirin” şeklinde konuştu.

