
Tuncay Özdemir/ İsviçre
Stop Dublin Greece grubu, Yunanistan’a Dublin Yasası gerekçe gösterilerek geri gönderilmek istenen ve şu anda İsviçre’deki iltica kamplarında tutulan sığınmacılardan oluşuyor. Grup, yaşadıkları zorlukları ve çözüm taleplerini duyurmak amacıyla bir basın açıklaması düzenledi.
Bern’de bulunan KUTUSCH derneğinde düzenlenen basın açıklamasına çok sayıda basın mensubu, destekçi kurumların temsilcileri ve iltica kamplarında kalan sığınmacılar katıldı. Açıklamada, İsviçre’nin Dublin Sözleşmesi kapsamında sığınmacıları Yunanistan’a geri gönderme politikalarına karşı ses yükseltildi.
Yunanistan’a gönderilme riski taşıyan sığınmacılar, Yunanistan’da ciddi hak ihlalleri ve yaşam koşulları sorunları ile karşı karşıya olduklarını belirttiler. Sığınmacılar “Yunanistan’a geri gönderilmek, yaşam hakkımızı tehdit ediyor!” diyerek, özellikle Yunanistan’daki güvenlik ve insani koşulların yetersizliğine dikkat çekerek “Buradayız ve hakkımızı savunacağız” ifadeleriyle, karşılaştıkları zorluklara rağmen mücadele etmekte kararlı olduklarını vurguladılar.
“Stop Dublin Greece” grubundan iki kişi, Yunanistan’da yaşadıkları kötü muamele ve işkence deneyimlerini anlattı. Yunanistan’daki iltica kamplarında maruz kaldıkları insanlık dışı koşulları paylaşan sığınmacılar, İsviçre’nin kendilerini bu ülkeye geri gönderme kararının yaşamlarını riske attığını belirtti.
‘Mültecilerin iltica başvuruları gereği gibi işleme konulmuyor’
Avukat ve İnsan Hakları Aktivisti Fazıl Ahmet Tamer, sığınmacıların yaşadığı sorunların hukuki boyutuna ilişkin detaylı bir bilgilendirme yaptı. Tamer, İsviçre’nin geçtiğimiz yıl haziran ayından itibaren Yunanistan için Dublin Sözleşmesi’ni uygulamaya koyduğunu belirterek, bu ülkede parmak izi alınan veya iltica başvurusu yapmak zorunda kalan sığınmacılar için Yunanistan’a geri gönderme kararlarının çıkmaya başladığını ifade etti.
Tamer, “Daha önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) M.S.S / Belçika-Yunanistan 30696/09 kararını uygulayan İsviçre, Yunanistan’daki olumsuz iltica koşulları nedeniyle mültecileri bu ülkeye göndermiyordu. Ancak bugün İsviçre, mültecileri yeniden Yunanistan’a göndermeye başladı. Bizlerin edindiği bilgilere göre koşullarda bu kararı alacak esaslı bir değişim bulunmamaktadır” dedi.
AİHM’in kararının, Yunanistan’daki iltica başvurularındaki hukuki süreçteki zayıflık ve mültecilerin barınma koşullarındaki önemli derecedeki yetersizliğe dayandığını belirten Tamer, “Mültecilerin iltica başvuruları gereği gibi işleme konulmuyor, randevularda önemli aksaklıklar meydana geliyor, mülteciler yeterince bilgilendirilmiyor ve hukuki yardım gereği gibi yapılmıyor. Barınma koşulları ise yok denecek düzeyde. Mülteciler parklarda, kendi buldukları kötü evlerde, işgal edilmiş binalarda yaşıyor” ifadelerini kullandı.
‘Sorunun kaynağının İsviçre’deki faşist partiler‘
Destekçi kurumlardan Migrants Solidarity Network adına yapılan konuşmada, sorunun kaynağının İsviçre’deki faşist partiler olduğu belirtildi. Konuşmada, bu partilerin göçmen karşıtı politikalarının sığınmacıların haklarını ihlal ettiğini ve insanlık dışı uygulamalara yol açtığını vurguladı.
‘Yunanistan’da mülteciler işkenceye, insanlık dışı ve aşağılayıcı muameleye maruz kalmaktadır’
Yine destekçi kurumlardan Pangea Kolektif adına yapılan konuşmada, mültecilerin yalnızca mağdur olarak değil, aynı zamanda kendi mücadelelerinin öznesi olarak seslerini yükseltebilecekleri bir alan yaratmayı amaçladıkları belirtildi. Konuşmada, “Bugün burada, Yunanistan’a Dublin gerekçesiyle zorla geri gönderme kararları özelinde İsviçre’nin de dahil olduğu Avrupa’nın mülteci politikalarına karşı sesimizi yükseltmek ve dayanışmayı büyütmek için bulunuyoruz!” denildi.
Pangea Kolektif, Avrupa’nın sınır politikalarının mültecileri insan haklarından mahrum bıraktığını vurgulayarak, “Yunanistan, mülteciler için güvenli bir ülke değildir. AİHM’in M.S.S. / Belçika ve Yunanistan davasında açıkça ortaya koyduğu gibi, mülteciler burada işkenceye, insanlık dışı ve aşağılayıcı muameleye maruz kalmaktadır” ifadelerini kullandı.
Basın açıklamasının sonunda, önümüzdeki günlerde SEM (Secrétariat d’État aux migrations) önünde yapılacak protestoya çağrı yapıldı. Protesto, sığınmacıların yaşadığı sorunlara dikkat çekmek ve yetkilileri harekete geçmeye zorlamak amacıyla düzenlenecek. Tarihinin ilerleyen günlerde duyurulacağı belirtilen protestoya tüm katılımcılar davet edildi.
Destekçileri arasında İDHF, İGİF, İTİF, ATİK İsviçre Komitesi, SYKP, Solidarité Sans Frontière ve Droit de Rester’in de olduğu etkinlik boyunca yapılan konuşmalarda “Dayanışma sınır tanımaz! Mülteciler, kaderlerini devletlerin eline bırakmayacak! Hep birlikte, özgür ve onurlu bir yaşam için mücadele edeceğiz!” vurguları öne çıktı.









