Connect with us

Güncel

Gazi Katliamı’nda yaşamını yitirenler anıldı

Gazi Mahallesi ve Ümrani’yede katledilenler için anma düzenlendi. Anmada yapılan açıklamada, “Koçgiri’de, Dersim’de, Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta, Gazi’de, 19 Aralık Hapishanelerinde, Gezi’de, Cizre’de, Sur’da, Suruç’ta, Ankara Garı’n ‘nda aynı katliam zihni Türkiye halklarına reva görüldü” denildi.

12 Mart Platformu, 12 Mart 1995’te Gazi Mahallesi’nde yaşanan katliamın 28’inci yıl dönümü dolayısıyla Gazi Eğitim ve Kültür Vakfı (Cemevi) önünde bir araya geldi.

Polisin ablukası ve provokasyonuna rağmen anma yapılırken, platform adına basın açıklamasını Gazi Katliamı’nda katledilen Dilek Şimşek’in kardeşi Erkan Şimşek okudu.

 Dilek, basın açıklamasında, “Bugün 12 Mart yine yüreklerimiz aynı öfke, aynı acı Gazi Mahallesi ve Ümraniye ‘de katledilen canlarımızı anmak için toplandık onlara olan cefa borcumuzu yerine getirmek için bir kez daha katledildikleri yerdeyiz. Sevgili dostlar bundan tam 28 yıl önce 12 Mart 1995 ‘te İsmetpaşa caddesinde bağajında Şoför Mesut Efe’nin cesediyle birlikte ilerleyen ticari taksiden acılan ateşle, Dostlar, Cihan, Yavuz kardeşler, Doğu kahvehaneleriyle, Saraçoğlu pastanesi kurşun yağmuruna tutulmuş, Doğu kahvehanesinde oturan Halil dede hayatını kaybederken 5’i ağır 25 kişi yaralanmıştı. Gazi halkı için bu tür saldırılar yeni değildi. Baskı terör hiçbir zaman eksik olmamıştı Gazi halkı üzerinde. Gazi halkı alışıktı böyle saldırılara. Alışık olmak kanıksamak anlamına gelmiyor, tam tersine öfkeyi kabartıyordu. Kabaran öfkeyle halk bir anda sokakları doldurdu. Eli kanlı katillerin amacı halkı birbirine kırdırmak suretiyle Alevi-Sünni çatışması yaratmaktı. Ama Gazi halkı provokasyonu yaptıranı da nedenini de biliyordu. Amaç Gazi’de devrimci muhalefeti sindirmek ve tüm devrimci demokrat halka gözdağı vermekti” ifadelerini kullandı.

Saldırılar tüm Gazi halkına yönelikti

Saldırının tüm Gazi halkına dönük olduğunu belirten Dilek, “Katiller nasıl oldu da Gazi gibi polis devriyelerin her zaman çok yoğun olduğu bir yerde, ellerini kollarını sallayarak ortadan kayboldu. Bunun açıklamasını Gazi halkı biliyordu. Bu nedenle öfkesi sel oldu ve Gazi Karakoluna akmaya başladı. Katillerin yakalanması ve cezalandırılmasını isteyen Gazi halkına, bu kez de halkın can ve malını korumakla görevli olması gereken devlet güçleri tarafından, dünya basının gözü önünde, hedef gözetilerek otomatik silahlarla ateş edilmiş, bulunduğumuz ve karanfillerimizi bıraktığımız bu yerde onlarca kişinin ölümüne, yüzlerce kişinin yaralanmasına neden olmuştur. Gazi halkının zalime ve zulme direnişi, sokağa çıkma yasağına, katliamlara, polisin sergilediği vahşet görüntülerine 18 şehit, yüzlerce yaralıya rağmen üç gün boyunca sürmüştür. Birçok ilde ve Avrupa ülkelerinde Gazi halkına destek yürüyüşleri yapılmış, Ümraniye’de Gazi halkına destek vermek, katliamı protesto etmek isteyen kitleye, bir okulda pusuya yatmış katiller tarafından ateş edilerek dört canımızı katledilmiştir” dedi.

Açıklamanın devamında şunlara yer verildi

Sorumlular cezalandırılsın

Günlerce ülkenin gündemine oturan direnişte basında çok net görüldüğü üzere vuranların kim olduğu belli olmasına rağmen, açılan göstermelik davada yargılanan katiller cezalandırılmadı. Sadece katil polislerden Adem Albayrak’a dört kişiyi öldürmekten üç buçuk yıl, Mehmet Gündoğdu’ya iki kişiyi öldürmekten bir yıl sekiz ay ceza verildi. Yani dostlar, günlerce süren olaylarda sadece iki polis sorumlu tutuluyordu. Gazi’de yaşanan bu katliamdan dönemin Başbakanı Tansu Çiller, İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Emniyet Genel Müdürü-İstihbarat Daire Başkanı Hanife Avcı, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir ve bunların tetikçileri sorumludur ve cezalandırılmalıdırlar.

Adalet açlığımız gittikçe büyüyor

Koçgiri’de, Dersim’de, Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta, Gazi’de, 19 Aralık Hapishanelerinde, Gezi’de, Cizre’de, Sur’da, Suruç’ta, Ankara Garı’n ‘nda aynı katliam zihni Türkiye halklarına reva görüldü. Bugün ülke yoğun bir tecrit altında. KHK’lerle emektarlar işlerinden ayrıldı. Kayyum iradesi ile halkların iradesi yok sayıldı. Kadın cinayetleri %70 oranında arttı. Çocuk istismarı %90’lara vardı. İnanç diktası ve  asimilasyon cenderesinde tüm okullarda zorunlu din dersleri, her okula mescit yaklaşımı ile Alevilere ve inanç kimliklerine zulüm uygulanmaktadır. Basın, Cemevi ve kurum yöneticileri hukuksuzca tecrit edilmekte, siyasi soykırım operasyonları ile hukuksuzluk en derin bir şekilde yaşatılmaktadır. Basın cendereye alınmış, halkların haber alma hakları yok edilmek istenmektedir. Hukuk iktidarın denetiminde tiyatroya dönüştürülmüştür. Adil yargılanma talepleri karşılık bulmamaktadır. Adalet açlığımız gittikçe büyüyor.

Adalet herkes için kaçınılmazdır!

Alevilere yönelik siyasi iktidarın asimilasyon ve inkar politikaları devam ediyor. Özellikle Alevi kurumlarının Kültür Bakanlığına bağlı bir başkanlığa bağlamak isteyen kayyum zihniyetinin bu dayatmacı yaklaşımını reddediyoruz. Siyasal iktidar bir taraftan palyatif çözümler ürettiğini iddia ederken, diğer yandan AKD-Sultangazi Pir Sultan Abdal Cemevine yıkım kararı dayatmasında bulunmakta ve çeşitli bahanelerle yargılamalar sürmektedir. Son olarak; Sarıyer Armutlu Cemevinin başkanı ile Cemevi saymanımız tutuklanmıştır. Urfa’da iki çocuğu ve eşi dünyanın gözü önünde, AKP milletvekilinin korumaları ve yakınları tarafından öldürülen Emine Şenyaşar’ın Urfa adliyesinin önündeki hakikat ve adalet nöbeti 9 Mart tarihi itibarıyla üçüncü yılına girmiştir. Adalet herkes için kaçınılmazdır. Şenyaşar ailesinin adalet arayışını destekliyoruz.

Bursaspor-Amedspor maçında yaşananları kabul etmiyor ve kınıyoruz

Felaketler kaderimiz değildir. Maraş merkezli olarak gerçekleşen 7.7 büyüklüğündeki depremde Hatay, Malatya, Adıyaman, Diyarbakır, Kilis, Adana, Osmaniye, Gaziantep ve Urfa’da çok sayıda bina yıkıldı, maalesef yüz binin üzerinde insanımız hayatını kaybetti. Depremin vurduğu yerlerde yetersiz altyapı hizmetleri oluşan mağduriyeti arttırmaktadır. Açığa çıkan tablo her açıdan acı verici ve düşündürücüdür. Yaşanan bu yıkım bir kez daha göstermiştir ki; rant hırsıyla korunaksız-çarpık yapılaşmaya izin veren, binaları denetlemeyen ve deprem vergilerini amacı dışında kullanan siyasal iktidar yaşanan yıkımdan birinci derece sorumludur. İnsanı yaşatmayı esas almayan baskın zihniyetin ülkemiz ve halklarımız üzerinde süren vesayeti son bulmalı, bir daha böyle büyük acılar ve ihmaller yaşamamak için geleceğimizi birlikte inşa etmeliyiz. Depremin yarattığı yıkıma ek olarak coğrafyanın demografik yapısını değiştirmeye yönelik çalışmalara tanıklık ediyoruz. Bundan duyduğumuz kaygı ve rahatsızlığında bilinmesini istiyoruz. İktidar depremin hemen ardından bölgede arama-kurtarma çalışmalarına yoğunluk vermesi gerekirken, üçüncü günün sonunda depremden sağ kurtulan kimsesiz çocukları ve kadınları cemaat evlerine göndermenin telaşı içindeydi. Bizler biliyoruz ki; yüzlerce çocuk ve kadın siyasal iktidar eliyle cemaat ve tarikatlara teslim edildi. Bu önemli konunun da takipçisi olacağımızı buradan bir kez daha bütün kamuoyuna duyuruyoruz. Ayriyeten BursasporAmedspor maçında tribünlerden yansıyan ırkçı-faşizan görüntüleri kabul etmiyor ve kınıyoruz.



Mart 2025
PSÇPCCP
 12
3456789
10111213141516
17181920212223
24252627282930
31 

More in Güncel