
Kıtalardan yükselen kadın sesleri, orta çağın karanlığından koparak dirhem dirhem, ilmek ilmek, örülerek bugüne grev olarak taşındı. İnsanlık tarihi ile eştir kadının düşürülmüşlüğü ve isyanı. Köleliğin olduğu yerde başkaldırı da vardır. Görülmeyen emeğin, yok sayılmanın olduğu yerde “burdayız ve hep burda olacağız” diyenlerde vardı. Yaşamın ve mücadelenin zıtlarıyla var olduğu yerde kadının mücadele tarihi de var. Ve bu tarih daha da zenginleşerek, deneyim kazanarak ve cürret edip öne çıkarak yazılmaya devam edecek. Kadının mücadele tarihini özgün ve özveriyle devrime taşıyanlar, “şahmaranın mağarasını yıkan” Haziran’ın aydınlığına yazdılar adlarını… Adları Gülnaz, adları Berna oldu… “Yaralı bir şahin yüreği olmuştu” yüreğimiz. ”Haziran’da ölmenin” yine en zoruydu… ” sizler insanın insan olma kavgasının ilk mağlupları ve kurbanlarısınız, ancak nihai öncüleri olacak, geleceğin sınıfsız ve sınırsız, sömürüsüz toplumun özgür insan ilişkilerini yaratacaksınız.
Devrimci halk hareketinin öncü kadın kolları, zafer sizlerin omuzlarında yükselecek, bu coğrafyanın devrimci demokratik kadın halk hareketi destanlar yazacaktır. Canım her milliyetten emekçi kadınlara geleceğin devrimci demokratik kadın hareketine feda olsun” (Berna Saygılı Ünsal) Kadının özgürlük ve kurtuluş mücadelesini ve enternasyonal mücadeleyi somutlayarak yaşamının parçası haline getirdi. Avrupa’nın bir çok ülkesinde hem kadın hareketini hem de direniş hareketini örgütleme için mücadele etti Berna yoldaş. Gülnaz yoldaş’ta öğrenci gençlik içerisinde gelişerek, genç bir kadın olarak aynı bilinç ve özveriyle partiyi devrime götürecek yolda mihenk taşı oldu. Onlar, kadın mücadelesinde bilge bir pratik ve örnek duruş sergilediler. Kadın yoldaşlarına, kadınsız devrimin kurtuluş olmadığını gösterdiler. Ve onun için en önde durdular: “Yaşasın kadınların kurtuluşu, yaşasın insanların kurtuluşu o özgür Altınçağ mücadelemiz. Kadınların Kurtuluşu düşü insanlığın kurtuluşu düşüdür” diyerek toplumsal mücadelenin merkezinde yer alabilmenin düşünü kuran kadınlara selam olsun!
15 yıl önce Mercan’larda özgürlük düşünün temsilcileri olarak
çıktıkları yolda katledilen 17 Kızıl Karanfile selam olsun. Türkiye
ve Kuzey Kürdistan devrim mücadelesinin ilerletilmesi davasında
17’ler Haziran hafızasına düşülen bir tarihtir. Bu tarihin
yazıcılarından olan Berna Ünsal ve Gülnaz Yıldız’da, kadının
kurtuluş mücadelesinin öncüleri olarak en önde yerlerini aldılar.
Onların mücadele azmi kadınların temsiliyeti adına önemli ve
değerlidir. Onların mücadelesi, dünyayı değiştirmenin, özel
mülkiyet dünyasına has tüm gerici toplumsal sistem ve iktidarları
devrimci zorla alaşağı ederek, özgür bireylerin, özgür toplumun,
sınıfsız, sınırsız ve sömürüsüz bir dünyanın kurulması
mücadelesidir. Meral’lerle başlayan ve Yıldız’lara,
Barbara’lara, Aycan’lara, Berna’lara, Gülnaz’lara, Eylem’lere,
Cemile’lere, Sevda’lara uzanan kadın komünarlarımızın, tarihsel
birikimleri ve kadının tarihsel sorunlarını birleştirerek,
kadınların örgütlenmesinin devrime yürümede örgütlü duruşun
perspektifi olduğu bilince ve pratiği bugün mücadelemizde bir
meşale olarak ellerimizde. Kadınların öncü gücü, devrimin
bileşenlerinin tüm evrelerinde yer alan belirleyici ögedir.
Kadınların özgürleşmesini Sosyalist devrim yürüyüşümüzde nihai
hedefimiz olan komünizme ertelemeden örgütlü mücadelede, sınıf
mücadelesinin bir bileşeni olarak kavgayı sürdürmek devrimci bir
tutumdur. Bu bilinçle Berna ve Gülnaz şahsında diyoruz ki;
örgütlü mücadelemiz geliştirilerek ilerletilmelidir. Bu cesaret ve
cürete sahibiz. “Canım Halk Savaşı’na bin kere feda olsun hücre
hücre feda olsun onur duyuyorum Coşku duyuyorum”(Berna Saygılı
Ünsal)

