
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 70. yıl dönümü vesilesiyle düzenlenen İnsan Hakları Haftasının açılışında birçok yerde hak savunucuları “İnsan hakları araçsallaştırıldı. Haklarımız için mücadeleye devam” diyerek eylemler düzenledi.
İHD ve TİHV’in 10 Aralık İnsan Hakları Günü ve devamındaki haftada düzenleyecekleri etkinliklerin ilki, Sultanahmet Meydanında düzenlendi. Açıklamada ilk olarak İHD İstanbul Şube Başkanı Avukat Gülseren Yoleri konuştu. Yoleri, İnsan Hakları Bildirgesi’nin 70. yılında insan haklarının araçsallaştırıldığını söyledi. Türkiye’deki insan hakları ve demokrasi sorununun büyüdüğüne dikkat çeken Yoleri şöyle konuştu:
“Türkiye’de hâlâ işkenceden söz ediyoruz. İnsanların çalışma hakkına, yaşamını sürdürecek gelire hakkı var ama biz; işsizlikten, çalışma hakkının kısıtlanmasından, grev yasaklarından, asgari ücretin açlık sınırının altında olmasından, çocuk işçilerden söz ediyoruz. Hâlâ eğitim olanaklarına ulaşamayan çocuklardan söz ediyoruz. Hâlâ adalet talebiyle karşınızdayız. Çünkü bağımsız bir yargıdan söz edemiyoruz. Yargı tamamen siyasete bağlanmış, hukuk dışılıkla yürütülüyor.”
‘Anayasayı hiçe sayan bir yürütme var’
Yedi defa uzatılarak iki yıl süren OHAL döneminde yurttaşların haklara sahip olma hakkından mahrum bırakıldığını vurgulayan Yoleri şöyle devam etti:
“Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra 7145 sayılı yasa çekirdek haklarımızın ihlalini sürekli hale getirdi, yani OHAL’i süreklileştirdi. Bu yasa Anayasada 4 gün olan gözaltı süresinin uzatılarak 12 gün olabileceğini söylüyor. Anayasada hak olan barışçıl gösteriler yasaklandı. Anayasayı hiçe sayan bir yürütme var. Cumartesi Anneleri’ne uygulanan yasak, yasayı da aşan biçimde Kaymakamlık tarafından alınıp halen uygulanmaktadır. Seyahat hakkı engellendi. İhraç ile ilgili düzenlemeler de bu yasa ile aynı şekilde devam ettiriliyor. Masumiyet karinesi bu yasayla ihlal ediliyor. İhraç sürecinde mahkeme kararı olmaksızın komisyon kararıyla insanlar işlerinden ediliyor. Örgütlenme hakkına ilişkin hak ihlalleri de devam ediyor. Bugün hâlâ dernek ve sendikalar kapatılıyor, örgütlenme özgürlüğüne dönük baskılar devam ediyor. Yine 3. Havalimanı işçilerine hukuki yardım verilmesi Valilik kararıyla engellendi. Bunun hiçbir yasada yeri yok. Siyaset ihtiyaç duyduğunda hak ve özgürlüklerimizi kullandırıyor. Sadece düşünce ifade özgürlüğünün engellenmesinden değil kısıtlanmasından da söz ediyoruz. Düşünmek de yasaklanıyor. Yaşam hakkı ihlalleri artarak devam ediyor. Cezaevleri bugün aşırı doluluğuyla gündemde. Tutukluluk bir tedbirdir ancak mahkemeler mecbur kaldığında verecekleri karardır. Öncelikle yargının kolaylıkla tutuklama kararı vermesinden vazgeçmesi gerekiyor. 50 binden fazla mahpustan söz ediyoruz. Kadınlara yönelik cinsiyet ayrımcılığı ve şiddet oldukça fazla. Çocuk istismarı söz konusu. Bu istismarı önleyemeyen devlet, istismarı protesto eden öğrencileri yargılıyor. Mülteciler barınma ve sağlık gibi temel haklardan yoksunlar.”
‘Mücadeleyi sürdüreceğiz’
Daha sonra söz alan TİHV Başkanı Şebnem Korur Fincancı da, dünyanın her yerinde savaşlar ve hak ihlalleri ile karşı karşıya olduklarını ifade etti. Yemen’de 3 milyon çocuğun açlıktan ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söyleyen Fincancı, Fransa ve Belçika’da insan olmanın bilinciyle hakları için mücadele eden ‘Sarı yeleklileri’ selamladı. Dünyada ve Türkiye’de yaşanan tüm hak ihlallerine karşı mücadelenin sürdüğünü belirten Fincancı şöyle devam etti:
“Tüm olumsuzluklara rağmen mücadele bitmiyor. Yalnız değiliz. Hukuk rejimi ile koruyamıyorsak haklarımız için mücadele etmek sorumluluğu taşıyoruz. Mücadelemiz devam edecek.”
‘Meclis, yürütmenin onaylama aracına dönüştü’
İnsan Hakları Haftası nedeniyle bir açıklama da Adana’da yapıldı. Açıklamada konuşan İHD Adana Şube Başkanı İlhan Öngör, 24 Haziran seçimlerinin ardından yürürlüğe giren yeni rejimde parlamentonun yürütmenin basit bir onaylama aracına dönüştürüldüğünü ifade etti, “Hak temelli bir rejimden vazgeçilmiş, hukuk kurumu minnet, rıza göstermeyen toplumsal kesimleri susturma aracına dönüşmüştür” dedi.

