
Büyük Proleter Kültür Devrimi (1966-1976)
Kapitalist yolcuları alaşağı etmek için kitleleri isyana çağıran Kültür Devrimi; bu mücadele içerisinde ayağa kalkan kitlelerin düşüncelerini ve insan ilişkilerini dönüştürmeyi amaçlamış ve sosyalist ilkelere göre şekillenen yeni insanı yaratmaya çalışmıştır. Cinsler arası ilişkilerin sosyalist dönüşümü ve kadınların tüm zincirlerinden koparak özgürleşmesi de bu amacın esas noktalarından birisini oluşturmuştu.
1966 yılına gelindiğinde kadınların siyasal, ekonomik, kültürel ve toplumsal yaşamında birçok önemli değişim gerçekleşmişti. Eski sisteme göre çok ileri olan bu gelişmeler, aynı zamanda kendi döneminde herhangi bir dünya ülkesinde de yaşanmamış gelişmelerdi.
Nitekim bu yalın gerçeğe rağmen gelişme ve dönüşümler, özgürlükler dünyasına yönelmiş sosyalist bir sistem için yeterli olmamaktaydı. Hala aşılması gereken zorlu engeller, yürünülmesi gereken uzun bir yol vardı. İşte bu nedenle Kültür Devrimi kitleleri mücadeleye çağırırken, kadınlara daha özel bir yer ayırıyor, onları politik mücadelenin merkezine çekiyordu.
Buna göre kadınların siyasetteki temsil oranlarının azlığı Kültür Devrimi yıllarında aşılması hedeflenen önemli sorunlardan birisiydi. Ve bu konuda önemli gelişmeler de yaşanıyordu. Bunlardan birisi ÇKP merkezindeki gelişmelerdi:
1973’te yapılan 10. Ulusal Kongre’ye katılan 1.249 delegenin yüzde yirmisinden fazlası kadındı. Kadınlar yönetim mevkilerinde bakanlık yapıyor, en yüksek devlet organı olan Ulusal Halk Kongresi’nde milletvekili olarak görev alıyorlardı.
Yine birçok Yüksek Yönetim kademesinde, Sendika yönetimlerinde ve Kongrelerde kadın temsillerinde artış yaşandığı verilere yansıyordu. Partiye katılan kadınların sayısı da hızla artıyordu. 1958’de üyelerinin yüzde on sekizi kadın olan ÇKP’nin, 1973’e gelindiğinde bu oran yüzde yirmi üçe yükselmişti. İki yıl sonra ise yüzde otuz beş- kırka ulaşmıştı.
Kültür devrimi sırasında oluşturulan Devrimci Komite’lerin üye sayısında yüzde otuzluk kadın kotası bulunmaktaydı. 1975’e gelindiğinde bu oran pek çok bölgede aşılmıştı. Yine tekstil sanayinin ağırlıklı olduğu bazı yerlerde kadınların yönetici organlardaki üye oranı yüzde atmış ile seksen arasındaydı.

Merkez Komitesinin 170 üyesinden 13’ü, 139 yedek üyeden 10’u, Siyasi Büro’nun 20 üyesinden ikisi kadındı. Siyasi büronun iki kadın üyesinden biri olan Çiang Çing; Siyasi Büro üyesi olarak sanat ve kültür alanından sorumluydu. Yeh Çen ise Merkez Komitesi Askerlik İşleri Komitesi üyesiydi. Ve bu iki komünist öncü kadın Kültür Devrimi sırasında çok önemli görevler üstlenmişti. Deng Yingçao da Uzun Yürüyüş’e katılmış Merkez Komite üyesiydi ve Kadın Çalışma Komitesi sekreter yardımcısıydı.
Song Qingling Komünist Parti üyesi olmadığı halde devrim öncesi ve sonrası Çin’in inşasında yer almıştı. İç savaş döneminde ÇKP’den yana tavır almış, 1949’da ÇHC Başkan Yardımcısı ve Ulusal Halk Kongresi Daimî Komitesi Başkan Yardımcılığı ile bir dizi başka önemli görevlerde çalışmıştı.
Hiç şüphesiz bu oranlar ve temsiller belediye ve bölge meclislerindeki kadın temsilleriyle karşılaştırıldığında düşük kalmaktaydı. Fakat buna rağmen Kültür Devrimi yıllarında mevcut tüm yetersizliklere rağmen kadınların siyasetteki temsillerine yönelik önemli adımların atıldığı, rahatlıkla görülebilir.
Ekonomik alanda eşitsizliğin giderilmesi yönlü çalışmalara Kültür Devrimi yıllarında da yoğunlaşılmıştı. Kadınların Kültür Devrimi sırasında şehirlerde, yüksek ücretli işlere erişimi erkeklere oranla daha fazlaydı ve devlet kadınları doğrudan bu işlere yönlendiriyordu. Fakat tüm mücadelelere rağmen devrimin ilk yıllarında karşılaşılan sorunlar tam olarak giderilememişti. Bu sorunlar pek çok objektif koşullarla da bağlantısı olan sorunlardı. Örneğin; üretimin büyük oranda el emeğine ve fiziksel güce bağlı olduğu kırsal bölgelerde, kadınların daha az çalışma puanı alıyor olması halen devam eden bir sorundu.
Kültür Devrimi sırasında devrimden önce kurtarılmış alanlarda oluşturulmuş kadın örgütlerine ciddi bir önem atfediliyordu. Kadınların bilinçlenmesi, örgütlenmesi, kendi sorunlarını tartışması ve çözümler geliştirmesi bu özerk yapıların varlığı ile ileriye taşınıyordu. Çin toplumunun kadın-erkek eşitliği üzerine eğitilmesi ve değiştirilmesi ile kadınların devrimi ileriye taşıyan özneler olarak konumlandırılması sorunu kadın özerk-özgün yapılarının yoğun çabalarının sonucuydu.
Kültür Devrimi sırasında özellikle Liu Şao-çi’nin yaymış olduğu gerici fikirler kadınların devrimle birlikte elde ettikleri kazanımları ve ilerlemeleri de hedefliyordu. Örneğin Liu Şao-çi’nin prim ve yüksek ücretler siyaseti, kadınları evin sınırlarına geri itiyordu. Mao bu duruma ısrarlı bir şekilde karşı çıkıyor, kadınların evlere hapsedilmesindeki tehlikeyi görüyordu.
Liu Şoa- çi’nin gerici fikirlerine karşı mücadelede kadın kitlelerinin seferber edilmesi oldukça önemli bir olgu haline geliyordu. Bu hareketin sağlanabilmesi için; kadınların devrime aktif katılmalarının önü açılıyor, kadınların fikirlerine büyük önem veriliyordu.
Aileler içinde yaşanan sorunlara dair ortak incelemelerin yapılması planlanıyordu. Esasta kadınlardan oluşan inceleme grupları kuruluyordu. Amaç; evdeki gerçek eşitliğin sağlanması için karşılıklı yardımlaşmanın düzenlenmesi ve erkeklerinde çocuk bakımı ve ev işlerini kadınlarla eşit biçimde paylaşmasıydı.

Ailede devrim yapmak gerektiği, sık sık vurgulanan bir husus olarak öne çıkıyordu. Çin Deyince adlı kitapta, yazarın görüştüğü genç komünist bir kadın bu durumu şöyle belirtiyordu:
“Ailede de devrim yapmak gerekiyor. Aileyi devrimci açıdan eleştirmek zorundayız. Bu eleştiri beş eski anlayışın yıkılmasına ve onların yerine beş yeni anlayışın konulmasına dayanmalı: (1) Kadınların bir işe yaramadığı yolundaki anlayışı yıkın ve onun yerine, kadınların göğün yarısını korkusuzca fethetmeleri gerektiği yolundaki anlayışı koyun ; (2) ezilen kadınlardaki feodal anlayışı yıkın ve onun yerine, devrimci proleterlerin ülküsünü koyun ; (3) erkeklere bağımlılık ve boyun eğme anlayışını yıkın ve onun yerine, kadının bağımsız olma kararlılığını koyun; (4) burjuva anlayışlarını yıkın ve bunların yerine, proleter anlayışlarını koyun ; (5) sadece ailenin dar çıkarlarını düşünen anlayışı yıkın ve onun yerine, ülkenin ve dünyanın çıkarlarını düşünen açık proleter anlayışı koyun.”
Kadınlar Yaşamın Her Alanında
Kültür Devrimi yıllarında kadınların ev ve çocuk bakımı yükünden kurtulmaları için yaygın biçimde kolektif işletmeler kuruluyordu. Halk çamaşırhaneleri, elbise onarım ve temizliğini yapan yerler, yemekhaneler, yaşlı bakım evleri, fabrika ve okul kantinleri gibi kamusal yerler bunların başında geliyordu. Buralarda sunulan yemek ve giyecek hizmeti çok ucuza olduğundan herkes rahatlıkla ve yaygın biçimde var olan olanaklardan faydalanabiliyordu.
Mahallelerdeki devrimci komiteler tarafından organize edilen, eski topluma tanık olan yaşlı insanların kendi yaşadıkları deneyimleri anlattığı mahalle dersleri yapılıyordu. Derslerde yaşlı insanlar genel deneyimlerini aktarıyor, özel olarakta yaşlı kadınların eski toplumda yaşadıkları çelişkiler kitleler üzerinde büyük etki bırakıyordu. Haliyle bu dersler ailenin ve toplumun değişiminde faydalı bir araca dönüşüyordu.
Kırsal bölgelerdeki komünler sayesinde kadınlar evin dışına çıkıyor, toplumsal üretime katılıyordu. Her komünün kendine ait kreş ve anaokullarının olması kadınların üretim faaliyetine katılmalarını kolaylaştırıyordu.
Yaygın bir örgütlenme olarak; kadın komitelerinin oluşturduğu sağlık kuralları vardı. Kurallar kadınların özgünlüğünü ve çalışma esnasında açığa çıkan sağlık problemlerini gözeterek hazırlanmıştı. Örneğin, kadınlar regl iken çalıştıkları işi değiştirebilme imkanına sahipti ve yine regl dönemlerini kapsayan süreçte rutubetli yerlerde çalışması yasaktı. Keza hamile kadınların da ağır işlerde çalışmasına izin verilmiyordu.
Anne ve çocuk sağlığına ilişkin belirli somut adımlar da atılmıştı. Çin’de ilkel ve geri yöntemler nedeniyle doğum esnasında ölüm oranları çok fazlaydı. Komünist Parti bu sorunun önüne geçebilmek için köylerde doğum işleriyle doğrudan ilgilenebilecek ebe grupları oluşturmuştu. Bu gruplar köydeki kadınların tıbbi eğitim almış ve yeni tıbbi araçlara sahip uzmanlaşmış haliydi. Çin Halk Cumhuriyeti’nde uzmanlaşmış köy ebeleri sayesinde anne ve çocuk ölümleri gözle görülür biçimde azalmıştı.

Kültür Devrimi süresince ülkenin her köyünde, fabrikasında, okulunda ve devlet dairesinde bir Kadın Federasyonu Komitesi vardı. Kadın Komitesi kadınlarla alakalı tüm meselelere müdahil oluyordu. Örneğin Kadın Federasyonu komitesinin oluşturduğu bir grup kadın eşine kötü muamele eden bir erkekle görüşür ve onu eşine özeleştiri vermeye zorlarlardı. Erkek ikinci kez aynı davranışta bulunur ise kadın federasyonu tekrar müdahale ederdi. Kadınlar, Kadın Federasyonuna şikâyette bulunabilir, komite kadın adına yaşanan bir duruma müdahalede bulunurdu.
Sosyalist devlet, her düzeydeki yönetim mekanizmalarında kadın temsilciler olması şartını koymuştu. Çıkartılan yasa ve yönetmelikler kadınların ihtiyaçlarını dikkate almak durumundaydı.
Kültür Devrimi’nin başlarında gençler tarafından oluşturulan Kızıl Muhafız örgütlerinde genç kadınlar aktif bir biçimde yer alıyordu. Genç kadınlar bazı Kızıl Muhafız gruplarına önderlik ediyorlardı. Örneğin, Pekin Üniversitesinde isyanın kıvılcımını ilk tutuşturan felsefe fakültesi kadrolarından Nieh Yuan- zu adlı genç bir kadındı. Nieh, 25 Mayıs 1966’da Pekin Üniversitesi rektörünün revizyonist çizgisini eleştiren duvar gazetesini yazan kişiydi.
1973 yılında Konfüçyüs’ü ve Lin Biao’yu eleştirme hareketinde de insanların bilincindeki dört eskiyi yıkma mücadelesi başlatıldı ve kadınların bu mücadeleye katılmasına önem verildi. Bu mücadeleye katılanlar fikirlerini rahatça ortaya koyuyor, tartışma ortamı oluşuyor ve yoğun bir araştırma- inceleme faaliyetinde bulunuluyordu.
Fabrika, köy ve sokakta kadınlar bu eleştiri hareketine aktif olarak katılıyordu ve önemli bir gelişim seyrediyorlardı. Bu hareket ile kadınların bin yıllar öncesine dayanan ikincil cins durumu ve karşılaştıkları ezilme biçimleri tartışılıyor ve her yerde kadın önderler bu eleştiri hareketine önderlik ediyordu.
Kültür Devrimi sırasında aksayan kadın alanındaki çalışmalar da bu süreçte daha aktif oldu. Kız çocuklarının da değerli olduğu düşüncesi topluma sürekli işletildi, kamusal alanda dönüştürülmüş fakat ev içinde hala daha dönüştürülemeyen cinsiyetçi işbölümü üzerine yoğunlaşmalar sürdürüldü. Kadınların toplumdaki yeri ve kadın mücadelesinin devrim ile olan bilimsel ilişkisi eğitimler aracılığı ile topluma anlatıldı.
Devam edecek…
Yararlanılan Kaynaklar
- Sheila Rowbotham, Kadınlar, Direniş ve Devrim
- Anja Meulenbelt, Feminizm ve Sosyalizm
- Simone De Beauvoir, The Long March,
- Simone De Beauvoir- Ben Bir Feministim
- Devrimci Araştırmalar Grubu(ABD), Çin Kültür Devrimi
- Gender Dynamics, Feminist Activism and Socail Transformation in China, Xin Huang
- E.Croll, Feminism and Socialism in China
- Janet Goldwasser- Stuart Dowty, Kzıl Çinde Kadınlar Göğün Yarısı
- M.Antonietta Macciocchi, Çin Deyince
- Mao Zedung, Seçme Eserler
- Edgar Snow, Çin Üzerinde Kızıl Yıldız
- Han Suyın, Sabah Tufanı
- Wang Zheng, Creating a Socialist Feminis Cultural Front: Women of China
- Gao- Dongping Han- Hao Qi, Sosyalist Çini Hatırlamak
- Wang Zheng… Womens Studies Research in Contemporary China
- Yang Chih—Hua, “Days I Cant Fırget” Women in China
- Lin Chun, The Transformation of Chinese Socialims

