
Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Amed Zindanı’nda 18 Mayıs 1973’te işkencede katledilen Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya’nın 52. ölümsüzlük yıl dönümünde yazılı açıklama yaptı.
Açıklamanın tamamı şu şekilde:
“”Siz ki canınızı verdiniz halkımız için Siz ki her şeyinizi verdiniz bu kavga uğruna Göğsümüzde onurla dalgalanan Kavganın bayrağına siz ki al rengini verdiniz Ey, ölümsüz halkımız için toprağa düşenlerimiz Ey, yüce oğulları halkımızın Gururla ve sabırla dinlenin şimdi Kavganızı sürdürüyor yoldaşlarınız.”
‘İbrahim Kaypakkaya, kızıl meşalemiz ve kılavuzumuz olmaya devam ediyor’
Enternasyonal proletaryanın kızıl bayrağını Türkiye-Kuzey Kürdistan’da göndere çeken ve proleter devrim hareketinin ideolojik, teorik, siyasal, örgütsel, kültürel ve pratik hattını programatik bir rotaya oturtarak işçi sınıfı başta olmak üzere ezilenlere kurtuluşun yolunu gösteren komünist önder İbrahim Kaypakkaya, bugün de tüm yakıcılığıyla sönmeyen kızıl meşalemiz ve kılavuzumuz olmaya devam ediyor.
‘Tüm kutup yıldızlarımızın aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz’
Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya’nın ölümsüzlüğünün 52. yıl dönümü vesilesiyle, Paramaz’lardan Mustafa Suphi’lere, oradan Mahir Çayan’lara, Deniz Gezmiş’lere, Mazlum Doğan’lara ve kesintisiz bir şekilde günümüze kadar uzanan devrim, sosyalizm ve komünizm mücadelesinde ölümsüzleşen tüm kutup yıldızlarımızın aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz.
‘Kaypakkaya, devrim ve komünizm mücadelesinin perspektifini, teorisini ve pratiğini yeniden ayakları üzerine diken komünist bir önderdir’
Komünist önder İbrahim Kaypakkaya, Türkiye-Kuzey Kürdistan’da yaşadığı tarihsel koşullar itibarıyla ortaya koyduğu ideolojik, teorik ve pratik hattıyla, MLM’nin evrensel ideolojik ve teorik bütünlüğünü bu topraklarda somutlaştıran, ete kemiğe büründüren ve Mustafa Suphi’nin TKP’sinden sonra adeta kötürüm hale getirilen devrim ve komünizm mücadelesinin perspektifini, teorisini ve pratiğini yeniden ayakları üzerine diken komünist bir önderdir. Kaypakkaya’yı hem Suphi TKP’si hem de ’71 devrimci çıkışından daha ileri bir boyutta anlamlandıran, özgün kılan ve niteliksel anlamda o düzeyin ilerisinde bir temsiliyete, bir çizgiye evrilten esas meselenin, Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin (BPKD) Kaypakkaya’da cisimleşen ideolojik ve teorik hattı olduğunu bir kez daha vurgulamak gerekiyor. Bu anlamda Kaypakkaya, Marks’tan Lenin’e, Lenin’den Mao’ya uzanan bütünlüklü tarihsel devrim ve komünizm yürüyüşünün bilimsel ve teorik hattının diyalektik bir perspektifle kesintisiz savunusu ve coğrafyamız koşullarına uyarlanmasıdır; bu, çıplak bir gerçektir.
‘Onun çizgisi, günümüze ışık tutan proleter devrimci bir çizgidir’
Dolayısıyla bugün Kaypakkaya, ne keskin slogancılıkla ne de dogmatik ezberlerle temsil edilebilir. O, MLM ekseninde geliştirilen teorik-pratik siyasetler ve devrimin görevlerini komünist çizgi ve ilkelerle yürüten mücadeleler pratiğinde temsil edilebilir. Onu temsil etmek, bilimsel çizgisinin özünü kavrayarak geliştirmekten geçer. Onun çizgisi, ne birilerinin dediği gibi eskiyerek tarih olmuş ve geçerliliğini yitirmiştir, ne de kimilerinin savunduğu gibi değişim-gelişim diyalektiği dışında donmuş ya da dondurulmuş bir dogmadır. Onun çizgisi, MLM’nin evrensel ilkelerine, ideolojisine ve teorisine dayanan bütünlüklü özüyle günümüze ışık tutan ve bilimsel özüyle uyumlu bir gelişim dinamiği taşıyarak ilerlemeyi öngören proleter devrimci bir çizgidir.
‘Kaypakkaya’nın devrimci, yıkıcı eleştirileri tüm burjuva ve küçük burjuva anlayışları ideolojik olarak yerle bir etmiştir’
Bu anlamda komünist önder İbrahim Kaypakkaya her şeyden önce devrimci bir yıkıcıdır. Kaypakkaya’nın devrimci, yıkıcı eleştirileri, o zamana kadar sol ve sosyalist hareket üzerinde hegemonya kuran ve egemen olan tüm burjuva ve küçük burjuva anlayışları ideolojik olarak yerle bir etmiştir. Sol-sosyalist hareket üzerindeki o burjuva kamburları ve tortuları yıkmış ve paramparça etmiştir. Kaypakkaya’nın işkencehanelerde hunharca katledilmesinin esas nedenlerinden biri de budur.
‘Kaypakkaya, burjuva Kemalist Cumhuriyet’in, devletin ve onun sınıfsal karakterini teşhir etmiştir’
Kaypakkaya, burjuva Kemalist Cumhuriyet’in, devletin ve onun sınıfsal karakterinin ideolojik kodlarına dokunmuş ve bunları devrimci bir temelde teşhir etmiştir. Görünmeyeni gün yüzüne çıkarmış, deşifre etmiştir. O güne dek ve halen devam eden burjuva Cumhuriyeti, kitlelere – işçi sınıfına, ezilenlere – ilerici, demokratik ve hatta devrimci bir kazanımmış gibi sunan, onu destekleyen ve ona politik anlamda ilerici misyonlar biçen burjuva aydınlanmacı ve kalkınmacı paradigmalar maalesef bugün de sürmektedir.
Adı komünist olan ve keskin sosyalizm savunuculuğunu kimseye bırakmayan, özü burjuva sosyalizmiyle malul bir çizginin gelinen aşamada burjuva cumhuriyet ve onu var eden “kutsallar” önünde secdeye durarak diz çökmesi bunun en çıplak halidir. Bu anlamda Kaypakkaya, köklü bir kopuşu ifade etmektedir.
‘Kaypakkaya’nın keskin proleter devrimci çizgisi bugün de rehberimizdir’
Güncel diyalektik bağlamı içerisinde yakıcılığını sürdüren ve UKKTH ilkesiyle sınıf bilinçli proletaryanın tutumunu tüm çıplaklığıyla ortaya seren içeriğiyle ulusal sorun kapsamında Kürt ulusal sorununu tahlil konusunda Kaypakkaya, bu coğrafyada en ileri devrimci mevzidir. Bayraklaştırdığı MLM’nin gücüyle bu coğrafyada Kürt ulusunun varlığını tarihsel ve güncel niteliğiyle ortaya koymuştur. “Milli zulüm kime uygulanır?”, “Halk ve ulus kavramı arasındaki bilimsel ayrışım nedir?”, “Tarihte Kürt ulusuna karşı geliştirilen katliam ve soykırımlar nasıl bir bütünsellik taşır?” sorularına bilimsel yanıtlar üretmiş, Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkını – yani ayrılıp kendi devletini kurma hakkını – MLM anlayış gereği koşulsuz şartsız beyan etmiştir. Yaşanmış tarihsel tecrübeyle de sabittir ki bu, hem tarihi hem de bugünü aydınlatan komünist bir yaklaşımdır. Bugün, yeni bir ideolojik ve siyasal paradigmayla geri bir zemine çekilen ve özü tasfiyecilik olan Kürt ulusal sorununda çözüm perspektifimiz, bir kez daha tam hak eşitliğini esas alan sosyalist çözümdür. Bu boyutuyla Kürt ulusal sorununun devrimci çözümünde Kaypakkaya’nın keskin proleter devrimci çizgisi bugün de rehberimizdir.
Kaypakkaya, MLM kılavuzluğunda proletarya ve ezilenlerin kurtuluş yolunu tayin etmiştir
Özetle; komünist önder İbrahim Kaypakkaya, burjuva ideolojiye bulaşık tüm çizgilerden, resmi ideoloji ve tarih anlayışından köklü bir kopuşla, MLM kılavuzluğunda proletarya ve ezilenlerin kurtuluş yolunu tayin etmiştir. Onun proleter devrimci çizgi temsiliyeti buradan kaynaklanmaktadır. Bilimsel sosyalizm çizgisindeki netlik, proletarya iktidarı altında komünizme yürüme perspektifi, Kaypakkaya’nın tüm burjuva paradigmalara karşı meydan okuyuşunun eseridir. Bugün, güncel gelişmeler ışığında bu komünist çizginin, geniş anlamda devrimci ve demokratik güçler açısından anlaşılması ve kavranması son derece önemlidir.
Kaypakkaya’nın mirası biz ardılların omuzlarına yüklenmiş tarihsel bir zorunluluk ve görevdir
Sonuç olarak şu çıplak bir olgudur: Komünist önder Kaypakkaya, Türkiye-Kuzey Kürdistan devrim hareketine, işçi sınıfına ve ezilenlere proleter devrim çizgisi perspektifiyle devasa bir ideolojik-teorik, siyasal-örgütsel ve kültürel bir külliyat ve miras bırakmıştır. Bu mirası devrimci temelde temsil etmek ve kitlelerde maddi bir güce dönüştürmek, biz ardılların omuzlarına yüklenmiş tarihsel bir zorunluluk ve görevdir.
‘Önderimizi anmanın yolu sınıf mücadelesini harlamaktır’
Bugün tayin edici olan görev; Kaypakkaya yoldaşın açtığı yoldan, kitleleri devrimci eylemlerde birleştirme ve örgütleme ihtiyacını merkeze koyarak, karşı devrimin koyu karanlık kuşatmasını yarmaktır. Bu anlamda tarihsel deneyimlerimiz ve birikimlerimiz, öğrenmek, kavramak, günle buluşturmak ve geleceğe taşımak açısından önemli bir devrimci okul ve tarihsel motivasyondur. 52. ölümsüzlük yılında komünist önderimizi anmanın yolu; eli kanlı cellatların “tehlikeli mührü”nü bastığı proleter devrimci görüşlerini içselleştirmek, işçi sınıfı ve ezilenlerin kurtuluş manifestosu olan bu görüşleri günün ve sürecin şartlarını aşmaya uygun devrimci çıkışlarla sınıf mücadelesini harlamaktır.”

