
Çeviri / Taylan Akarsu
“Rolpa’dan Katmandu’ya ulaştığında Maoist isyan ağır biçimde çarpıtılmıştı. Maoist ideolojiden sapmış bir partiyle birleşmek mümkün değildir.” (Yoldaş Biplav)
Katmandu sokaklarında, bu açıklamanın yayımlandığı tarih itibarıyla 20’den fazla öğrenci ve işçiyi katleden yozlaşmış hükümete karşı ayağa kalkan Nepalli halkın görüntüleri, dünyanın dört bir yanındaki devrimci komünistlerin yüreğini sevinçle dolduruyor. Mao ve binlerce yıllık sınıf mücadelesi bize şunu öğretmiştir: gericilere karşı ayaklanmak meşrudur – ne var ki birçok yoldaş bu hakikati gözden kaçırmakta ve bunun yerine jeopolitik fantezilerle oyalanmaktadır. Oysa görevimiz açıktır: Bir hükümet halka hizmet etmeyi bıraktığında, kendi cebini doldurmayı, çocuklarını Mercedes ve BMW’lerle gezdirmeyi ve İsviçre’de okutmayı tercih ettiğinde, o hükümeti devirmek halkın en meşru hakkıdır.
Nepal halkı on yıllardır sosyalizm ve demokrasi uğruna mücadele etmektedir. 1996’da Nepal Komünist Partisi (Maoist) önderliğinde başlayan halk savaşı, kitlelerin yaşamak zorunda bırakıldığı korkunç yarı-feodal koşullara dayanıyordu. Bir kraliyet ailesi lüks içinde yaşarken, yığınlar açlıktan ölüyordu. Filipinli yoldaşların dediği gibi: “Halk savaşı, halkın barışı içindir.” Bunun anlamı, halkın barışının sağlanabilmesi için egemen sınıfın barışının bozulması gerektiğidir. İster feodal monarşi, ister kapitalist-emperyalist-faşist, isterse bürokratik komprador kapitalist olsun, egemen sınıfın çıkarları halk kitlelerinin çıkarlarıyla uzlaşmaz biçimde karşıt durumdadır. Onların kaybı bizim kazancımız, onların kazancı ise bizim kaybımızdır. Dünyanın halkları için gerçek barışın yolu, egemen sınıfı devirmekten geçmektedir.
Batı medyası bu mücadeleyi yalnızca bir sosyal medya yasağı üzerinden göstermektedir. Oysa sosyal medya yasağı yalnızca bir kıvılcımdı; asıl sebep, kitlelerin sürdürdüğü sefalettir. Bu sefalet, ülkenin yönetici elitinin lüks ve yozlaşmış yaşam tarzlarıyla keskin bir tezat oluşturmaktadır. Bu elit, devrimi yarı yolda bırakıp Prachanda’nın fırsatçı klik etrafında kümelenmiş dönek “Maoistler”, CPN-UML’nin modern revizyonistleri ve Nepali Kongresi’nin “sosyal demokratlarından” oluşan bir güruhtur. Biz Maoistler için, devrimci hareketin temel görevlerinden biri revizyonizme karşı mücadele etmektir; çünkü revizyonizm, kızıl bayrak altında halka sefalet dayatır. Nepal halkı mücadele deneyimiyle yoğrulmuştur ve 30 yıl önce dalgalanan gerçek kızıl bayrağı, uğruna verilen mücadeleyi unutmuş değildir. Bu mücadeleyi “renkli devrim” diye niteleyen revizyonistler, Nepal halkını kendi başına düşünemeyen ve Washington’daki bir bürokratın aklına muhtaç çocuklar gibi görmektedir. Oysa halk kendi başına düşünebilir ve ülkeyi yabancı emperyalistlere, sosyal-emperyalistlere veya faşistlere teslim etmek isteyenleri mücadele saflarından kovacak kudrete sahiptir.
Görevimiz, Nepal’in öğrencileri, işçileri ve köylülerinden oluşan kitlelerle sarsılmaz bir dayanışma içinde olmaktır; onların devrimi tamamlamasını, aralarındaki yozlaşmayı defetmesini ve gerçek bir Halk Cumhuriyeti talep etmesini desteklemektir! Revizyonist başbakan Oli utanç içinde istifa etmiştir; aşağılık Prachanda’nın evi yakılıp kül edilmiştir; bakanlar suçlarının hesabını halkın önünde vermektedir. 1996’nın şehitlerini anımsayan Maoist yoldaşların kitlelerle birleşmesini ve Katmandu üzerinde kızıl bayrağı yeniden yükseltmesini diliyoruz.
Bu değerlendirme Amerika Demokratik Sosyalistleri’nin Marksist-Leninist-Maoist bir grubu olan Liberation’dan yayımlanmıştır.








