Bizimle iletişime geçin

Güncel

‘Sosyalizm bayrağı altında birleşelim’

SMF Emek Çalıştay’ında konuşan SMF Dönem Sözcüsü Mahir Gürz, emperyalizme ve kapitalizme karşı tek kurtuluşun sosyalizm olduğunu vurgulayarak, “Tüm yoldaşlarımızı, yeni dönemde sınıf hareketini daha güçlü bir şekilde örmek için geliştirmek için teorik savunumuzu daha güçlü kılmak için bağımsız devrimci sınıf hareketini daha ileri düzeyde inşa etmek için birlikte mücadeleye, kenetlenmeye, bilimsel sosyalizm bayrağı altında birleşmeye çağırıyorum” dedi.

Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), emek alanında yaşanan sorunlar ve sorunlara karşı çözüm önerileri için Takxim Hill Otel’de birçok katılımcı ile birlikte “Emek Çalıştayı” düzenliyor. 

Devrim mücadelesinde ölümsüzleşenler anısına yapılan bir dakikalık saygı duruşunun ardından çalıştay, SMF Dönem Sözcüsü Mahir Gürz’ün açılış konuşması ile başladı.

Çalıştay sınıf hareketinin büyümesine katkı sunacak

Gürz, işçi sınıfının önemli sorunlar ile karşı karşıya olduğunu vurguladı. Gürz, emek çalıştayının işçi sınıfı hareketinin içinde bulunduğu teorik, örgütsel, politik, pratik görevlerin açığa çıkarılması ve doğru çözümler geliştirilmesi anlamında katkı sunacağını söyledi. Gürz, “Önemli bir süreçten geçiyoruz. Her boyuttuyla dünyamızı sarıp sarmalayan emperyalist savaş adım adım dünyayı, doğayı, insanlığı yeni yıkıma sürüklediği ve bunun bütün ağır sonuçlarını ve sancılarını yaşadığımız bir tarihsel dönemden geçiyoruz. Keza işçi sınıfı cephesi ve emek hareketi toplamda devrimci ve komünist hareketin enternasyonel düzlemde ve Türkiye, Kuzey Kürdistan cephesinde önemli sorunlarla, sancılarla boğuştuğu ve buna parelel biçimde de sınırsız, sınıfsız, sömürüsüz bir dünya mücadelesinin de bu zorlu, sancılı bu ağır koşullara rağmen kendi diyalektik yasalarına uygun biçimde ilerlediği bir dönemden geçiriyoruz. Dolayısıyla bu ağır bu sancılı süreçlerde işçi sınıfının hareketi cephesinden devrim ve kominizim cephesinden, işçi sınıfı ve ezilenlerin kurtuluş mücadelesi noktasında atılan en küçük adımın çok değerli, çok kıymetli olduğunun altını çizmek gerekiyor. Bu anlamda çalıştayımız, içinden geçtiğimiz tarihsel kesim açısından bu anlamda politik önemi olan bir çalışmadır. Bir faaliyettir. Bunun ihtiyacı, zaruriyeti, oynayacağı teorik ve politik ihtiyacı bu çerçevede görmek gerekiyor. Biz şimdiden çalıştayımızın sınıf mücadelesi cephesinden ve emek hareketinin yeni dönemde daha ileri bir düzeyde temsil edilmesi, örgütlenmesi ve işçi sınıfı hareketinin içinde bulunduğu teorik, örgütsel, politik, pratik görevlerin açığa çıkarılması ve doğru çözümler geliştirilmesi anlamında sınıf hareketi cephesinin büyümesinde mütevazi bir adım ve katkı sunacağını düşünüyoruz” dedi.

‘Geniş barış hareketleri, anti-emperyalist savaş koordinasyonları örgütlemek  gerekiyor’

Emperyalistlerin Orta Doğu’da adım adım yeni bir savaşı inşa ettiklerine dikkati çeken Gürz, emperyalist paylaşım savaşlarına karşı geniş bir barış hareketinin örülmesi gerektiğini belirtti. Gürz, “Emperyalist paylaşım savaşının Orta Doğu cephesinde devam ettiğini hepimiz takip ediyoruz. Tabii ki bunun ağır sonucunu işçi sınıfı, emekçiler, ezilen halklar yaşamaktadır. Bu tarihsel dönem içerisinde anti-emperyalist savaş karşıtı geniş cepheler, birlikler, koordinasyonlar, emperyalist savaşa karşı hem enternasyonal düzlemde hem de Orta Doğu ve coğrafyamız özgülünde geniş emperyalist savaşa, geniş barış hareketleri, anti-emperyalist savaş koordinasyonları örgütlemek ve bu anlamlamda da kitleleri aydınlatmak, örgütlemek, harekete geçirmek devrimcilerin, komünistlerin önündeki önemli birinci görevleri olduğunu vurgulamak istiyoruz. Bu anlamda savaş, sömürü, işçi sınıfının ve emekçilerin yaşadığı muazzam açlık, yoksulluk, sefalet hem dünyada hem de Türkiye, Kuzey Kürdistan coğrafyasında işçi sınıfı ve emekçilere yaşamı cehenneme çeviren işçi sınıfını, emekçileri açlıkla, yoksullukla, zulümle baş başa bırakan çok ağır bir dönemden geçiyoruz. Ekonomik krizin bütün ağır faturasını işçi ve emekçiler yaşamaktadır. En son açıklanan asgari ücret 22 bin 104 TL. Aslında kapitalist barbarlığın ve onun ülkemizdeki siyasal temsilcisi AKP-MHP iktidarının sınıfsal karakterini, sınıfasal posizyonunu sermayeden yana bütün kamu kaynaklarını, bütün yer altı ve yer üstü  kaynaklarını halkın tüm olanaklarını sermayeye peşkeş çeken, işçi sınıfına, emekçilere açlığı, yoksulluğu, sefaleti dayatan bir asgari ücret olduğunu açıktan gördük. Bir toplumunu onursuzlaştırmanın ve bir toplumu toplumsal anlamda çürütmenin, geriye düşürmenin en önemli saç ayaklarından biri açlık ve yoksulluktur. Coğrafyamızda yaşanan toplumsal çözülme, toplumsal gerileme onursuz bir toplum yaratma bununla ilgilidir” diye belirtti.

‘AKP-MHP iktidarı teslimiyeti dayatıyor’

Gürz, emperyalistlerin ve AKP-MHP iktidarının Orta Doğu’yu yeniden dizayn ettiklerini söyledi. Gürz, “Adına çözüm ve barış süreci ya da ona tekabül eden politik değerlendirmeler ile AKP-MHP İktidarının yürüttüğü bir süreç var. Bizler yakından takip ediyoruz, anlamaya çalışıyoruz, temkinli yaklaşıyoruz.  Bu sürec tabii ki özelde de emperyalist paylaşım savaşı ve onun Orta Doğu coğrafyasında bölgesel savaş biçiminde cerahat eden somut durumu, Orta Doğu’nun özelde de ABD emperyalizmi tararafından yeniden dizayn edilme süreci. Özellikle Suriye başta olmak üzere, Orta Doğu’da yeni ortaya çıkan siyasal, politik, toplumsal dengeler, dolayısıyla Türk burjuvazisinin, Türk egemenlerinin bu anlamda hegemonya savaşına ve Orta Doğu’nun dizayn edilme sürecinde, paylaşım sürecinde ortaya çıkan yeni olanaklar kaos, jeopolitik, stratejik, politik konumunu güçlendirme anlamında içte ve dışta kendi iktidarını daha da tahkim etme daha ileri bir düzeyde stratejik, jeopolitik, askeri siyasal konumunu güçlendirme hem uluslararası sermayenin Orta Doğu’daki stratejik ihtiyaçları, planları hem de Türk egemenleri kendi özneleri, jeopolitik stratejik emelleri doğrultusunda hedefleri var. Emelleri var. Bu noktada konum almaya çalışıyorlar. Adına çözüm süreci denilen bu sürecin politik yaklaşımda burjuvazinin tarafında çok üst perdede ve çok stratejik hamlelerle örülmesini esasen bu. Az önce ifade ettiğim politik çerçevenin ihtiyaçları doğrultusunda ya da politik sebepler olarak bunu söyleyebiliriz. Bizler, ezilen Kürt ulusunun demokratik meşru haklı taleplerini savunuyoruz. En küçük bir bir demokratik, hakkın destekçisiyiz. Demokratik hakkın, meşru mücadelesinin, taleplerin kazanılması noktasında atılan adımların, politik mücadelenin önemini siyasal mahiyetinin farkındayız. Önemli tehlikeler, önemli riskler barındırdırdığını da açıktan belirtmek gerekiyor. Barış derken nasıl bir barış? Demokrasi derken nasıl bir demokrasi? Özgürlük derken nasıl bir özgürlük? Ya da kimin için barış? Kim için demokrasi? Kimler için özgürlükler meselesi devrimciler, sosyalistler açısından tayin edici bir yerde durmaktadır. Dolayısıyla biz ezilen Kürt ulusu başta olmak üzere, işçi ve emekçilerin ezilenlerin tam hak eşitliği temelinde örülen bir barış, demokrasi ve toplumsal mücadeleyi savunuyoruz. Eksenimiz, programımız budur. Özetle, bu süreci AKP-MHP iktidarının Kürt ulusu başta olmak üzere, işçilere, emekçilere, ezilenlere dayattığı teslimiyet süreci olarak görüyoruz. İktidar, özellikle stratejik yönelim ve tasfiyecilik saldırıları doğrultusunda bütün devrimci demokratik toplumsal dinamikleri, bölme, parçalama, örgütsüzleştirme gibi özel bir siyaset ile hareket ediyor. Bu noktada da başarılı olduğunu belirtmek gerekiyor. Buna karşı politik dayanıklılığı elden asla bırakmamız gerekiyor. Sınıf mücadelesi persfektifiyle bütün toplumsal dinamiklerin ortak mücadele cephesini, ortak siyasetini eşit haklar temelinde sosyalizmi eksen alıp, bir mücadele cephesi mücadele zemini yaratmak ile karşı karşıyayız” diye konuştu.

‘Kapitalist barbarlık açlığı, yoksulluğu, köleliği dayatmaktadır’

Gürz, devrimci sınıf hareketinin ileri düzeye taşınması için birlikte mücadelenin önemine dikkat çekti. Gürz, “Çalıştayımız, sorun ve çelişkilere siyasal duruma başta sınıf hareketi olmak üzere, toplumsal hareketin bu parçalı, dağınık, örgütsüz durumunu hem teorik, hem politik hem pratik boyutuyla sebepleri çözümleri kapsamlı tüm başlıklarıyla ele alacağımız bu sürecin sınıf hareketi lehine çevirilmesi anlamında atılacak adım olarak görüyoruz. Marksizm, Leninizim ve Maozimin Marksist diyalektik yöntemini esas alarak kendi teorik savunularımızı, politik posizyonumuzu ve çözüm perspektifimizi Marksizmin kendi diyalektik, tarihsel, nesnel yasalarına yaslanarak ilerletmek, ileriye taşımak ve teorik savunularımızı güçlendirmek gibi bir görev ile karşı karşıyayız. Çalıştayımızın esas politik önerilerinden ve misyonlarından amaçları budur. Kapitalist barbarlığın insanlığa ve doğaya verebileceği hiçbir şey olmadığını çok çıplak bir biçimde görmekteyiz. Kapitalist barbarlık insanlığa ve doğaya karşı yıkımı, zulmü, savaşı, açlığı, sefaleti, köleliği dayatmaktadır. Bugün gelinen aşamada Rosa Luxemburg’un tarihe mal olan belirlemesi olan “Ya sosyalizm ya barbarlık.” Dolayısıyla bizlerde tüm ağır koşullara rağmen bütün eksiklerimize rağmen tek kurtuluşun sosyalizm olduğunu, tek kurtuluşun örgütlenme olduğunu, tek kurtuluşun işçi sınıfı, emekçiler toplumsal dinamiklerinin kendi kaderlerini ellerine aldığı, ortak bir mücadele ile eşitliği, özgürlüğü, adaleti merkeze koyan, bunların toplamını temsil eden sosyalizm olduğunu ifade etmek gerekiyor. Tüm yoldaşlarımızı, tüm dostlarımızı yeni dönemde sınıf hareketini daha güçlü bir şekilde örmek için geliştirmek için teorik savunumuzu daha güçlü kılmak için bağımsız devrimci sınıf hareketini daha ileri düzeyde inşa etmek için birlikte mücadeleye, kenetlenmeye, bilimsel sosyalizm bayrağı altında birleşmeye çağırıyorum. Yaşasın Marksizm, yaşasın Leninizm. Yaşasın Maoizm. Yaşasın sosyalizm” dedi.

Açılış konuşmasından sonra verilen aranın ardından çalıştay tekrar başladı.

Çalıştayın ilk gününde, “Sınıfların tahlili”, “Dünyada sınıflara ilişkin sürdürülen tartışmalar”, “Köylülerin ve tarım üreticilerin nicel durumu”, “Kooperatif, üretim birlikleri ve kollektif durum”, “Dünyada ve ülkemizde köylülerin ve tarım üreticilerin sorunları ve mücadele yöntemleri”, “Dünyada ve ülkemizdeki işçi sınıfının sorunları ve mücadele yöntemleri”, “Memur ve meslek çalışanlarının nicel durumu ve meslek örgütlenmelerinin durumu”, “Dünyada ve ülkemizde memur ve meslek sahiplerinin sorunları ve mücadele yöntemleri” konu başlıkları tartışıldı.

Çalıştay’ın ikinci oturumu yarın sabah saat 10:00’da başlayacak. “Sosyalist Devrimler, İşçi Sınıfının Rolü ve Müttefikler Sorununa İlişkin Yaklaşımlar (NeYapmalı)”, “İşçi Sınıfının Talepleri ve Çözümler (Ne Yapmalı)”, “Köylülerin ve Tarım Üreticilerinin Taleplerive Çözümler (NeYapmalı)”, “Memur ve Meslek Çalışanlarının Talepleri ve Çözümler (NeYapmalı)” konu başlıklarının konuşulacağı çalıştay 13:00’e kadar sürecek



Ocak 2025
PSÇPCCP
 12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031 

Daha Fazla Güncel Haberler