Connect with us

Makale

Artsakh (Karabağ) Sorununda Devrimci Çözüm

Geçtiğimiz yüzyılın bu en büyük trajedyasından beri küçük ve savunmasız halklar için Ortadoğu ve Kafkaslar cehenneminde değişen fazla bir şey olmadı. Azerbaycan hükümeti son istila saldırılarına soyunmadan önce Dağlık Karabağ çevresindeki altın madenleri ve diğer doğal kaynakların paylaşımı için bazı maden şirketleri ve Birleşik Krallık gibi ülkelerle toplantılar düzenlemişti.

Bugün Artsakh’da yaşanan süreç; Ermeni halkının binlerce yıldır yaşadığı kadim topraklardan geçtiğimiz yüzyılın başlarında soykırım ve sürgün yoluyla zorla koparılışının bir devamı gibi görünüyor. Türkiye egemen sınıflarının  bir Kafkas lejyonu gibi hareket eden Azerbaycan ordusu, Ermenilerden artta kalan ikonik bir ruha bezenmiş son antik bir yerleşkeye, üzerindeki bütün uygarlık izleriyle beraber son vermeye hazırlanmaktadır. Bu felaketin ayak sesleri; bölgenin ambargoya tabi tutulması, Ermenistan ile tek yaşam bağı olan Laçin koridorunun işgal edilmesi ve askeri kıskacın her geçen gün daraltılmasıyla zaten bağıra bağıra geliyordu.

Türkiye devrimci hareketinin böylesine bir insani sorunu yeterince görüp tepki vermemesi ayrıyeten eleştirilmesi gereken bir konudur. Anadolu ve Mezopatamya’nın en eski halkı olan Ermeniler, Osmanlı devletine hükmeden İttihat Ve Terâki Fırkrası’nın düzenlediği planlı ve canice bir tertiple 1915’lerde tarih sahnesinden ortadan kaldırılmıştı adeta. Ermeni halkının, “Hamidiye Alayları” adlı askeri ve talan ekonomisi içerikli bir konsept altında önceden hazırlanan bir planla Kürt orjinli feodal gerici aşiret erbabı ve cezaevlerinden salınan gözü dönmüş katil sürülerine ihale edilmek suretiyle tehcir yollarında balta, pala ve süngülerle peyder pey ortadan kaldırılmıştı. Yalınayak çıkılan tehcir yollarındaki pusu ve sürek avı şeklinde hız kesmeyen katliamlardan ve ayrıca hastalık ve açlıktan ölmekten kurtulan çok az bir kesim Suriye’nin Deyra Zor çöllerine ulaşabildi. Anadolu ve yukarı Mezopotamya uygarlık tarihine önemli katkılar yapmış bir halkın erkekleri öldürülüp, malları ve kadınları ganimet olarak helal kılındı: Bunlar, yüzleşmek gerektiren yadsınamayacak tarihi gerçekleridir.

Geçtiğimiz yüzyılın bu en büyük trajedyasından beri küçük ve savunmasız halklar için Ortadoğu ve Kafkaslar cehenneminde değişen fazla bir şey olmadı. Azerbaycan hükümeti son istila saldırılarına soyunmadan önce Dağlık Karabağ çevresindeki altın madenleri ve diğer doğal kaynakların paylaşımı için bazı maden şirketleri ve Birleşik Krallık gibi ülkelerle toplantılar düzenlemişti. Şimdi buralar Aliyev’in aile üyelerinin de hissedarları olduğu İngiliz, Amerikan ve Türk şirketleri tarafından işletilmektedir. ABD’nin son saldırılara karşı yaptırım gücü olmayan açıklamalarla yetinmesi Azerbaycan ile olan gaz, enerji ve maden odaklı ekonomik ilişkilerinden kaynaklanmaktadır. Azeri egemenlerine taktik ve stratejik akıl veren güç Türk Devletidir. Ukrayna savaşında kendi sınıfsal lehine ortaya çıkan yeni dengeleri bir fırsata çevirip her şeyi oldu bittiye getirme kararlılığında oldukları anlaşılmaktadır.

Gerçekten de tarihi konjonktürel fırsatlar Turancılık emellerini hayata geçirmek isteyen Türk orjinli faşist savaş makinesinden yanadır. Ermeni halkı tamamen gözden çıkarılmış ve yalnız kalmış bir durumdadır. Bırakalım irili ufaklı ülkeler düzeyinde, dünya devrimci hareketinden bile tek bir müttefiki henüz ortaya çıkmış değildir. Artsakh Ermeni halkının yaşam alanlarını savunmak insani bir hak olduğu için Sosyalist Meclisler Federasyonu bu konuda demokratik alanda sorumluluk ve inisiyatif almalıdır. Bu berrak devrimci tutum, köklerinde Kaypakkayacı tarih anlayışını barındıran yeni demokratik kuvvetlerden beklenen bir şeydir. Sosyalizm düşüncesi felsefik bir akım ya da bir özlem olmaktan alternatif bir sistem olmaya doğru dönüşmek zorundadır. Hem kendi içinde hem de dışındaki yanlış akımlarla mücadele vermeden ve toplumsal yaşam içerisinde bir politik praksis ortaya çıkmadığı sürece sosyalizm halklar için temel bir talebe dönüşmez. Daha iyiye, güzele ve daha vicdani olana ulaşma arayışlarının önünde hiçbir engel duramayacaktır. İnsanlığın adalet arayışının cisimleşmiş bir ifadesi olan Sosyalist yol, toplumsal sorunların zaman içerisinde çözümünde tarihsel bir kavşaktır. SMF, zaten kendi koşulları içerisinde bu kavşağa varmak ve ve bu kavşağın ateşler içerisindeki engebeli yollarını aşmak için tarihsel bir sorumluluk üstlenmiş görünmektedir. Şimdi zayıflıkları aşmanın ve devrimci demokrasi çıtasını yükseltmenin zamanıdır. Politik anlamda sınır ötesi müdahaleyi yadsıyan, yerelliği ya da kendi küçük muhtariyetlerini bütün dünya zanneden ve kabuğunu parçalamak için devrimci bir iradeyle ileri atılmayan hareketler zaman içerisinde hızla şeyleşen dünyanın belirsiz fenomenlerine dönüşebilme ihtimali vardır. Komünler, konseyler ve meclisler aracılığıyla toplumun Sosyalist demokrasi yoluyla kendi kendisini yönetmesi, ancak evrensellikle bağı olan gerçek yaşamın bağrına dokunabildiğimiz zaman bir gerçeğe dönüşecektir.

Gazetemizin yazarlarından Muzaffer Oruçoğlu’nun Artsakh sorunun çözümü noktasındaki dört maddelik önermesi, demokratik siyasetimizin bir argümanı olarak sahaya sürülebilinir. Sayın Oruçoğlu’nun Artsakh bölgesini başına buyruk kadim bir Ermeni ülkesi olarak görmesi tarihsel materyalist bir tutumdur. Ortaya attığı çözüm maddeleri güncellikle ilişkisi bakımından uygulanılabiliniŕ ve her platformda rahatlıkla savunulabilinir bir demokratik reel muhteva taşımaktadır. Özellikle dördüncü madde, Sosyalist devrimci politikacıların kamuoyu önünde elini güçlendirecek bir muhteva taşımaktadır. Yazarın kendisinin de söylediği gibi; Ermenistan’ın bölge için bir ilhak politikasının olmayışı bu bahsettiğimiz demokratik çözüm modelinin meşruluğunu güçlendirmektedir. Bölgenin 1. Karabağ savaşı öncesi demografik yapıya kavuşturulduktan sonra yapılan bir referandum sonrası ortaya çıkabilecek bağımsızlık ya da özerklik seçeneğine bütün bölge güçlerinin saygı göstermesi talebi somut koşulların somut tahlili ilkesine uygun gözükmektedir. Gelecekte eğer tarihsel konjonktür o yönlü gelişirse, Türk ve Ermeni komünistlerinin kendi burjuva sınıflarının  iktidarını alaşağı ederek birleşik bir işçi konseyi devletler topluluğuna dönüşmeleri nihai bir hedef olarak savunulabilinir. Her türden ayrılma, bağımsızlık ve özerklik hakkının saklı olduğu bir gönüllü birleşik Sosyalist uygarlık ancak milli boğazlaşma, talan ve sürgünlere son vermekle olanaklıdır.  

Bu savunduğunuz toplumsal modeller uzak olmayan bir tarihte tam da o bölgede Lenin yoldaş önderliğindeki Ekim Devrimi’yle bir kez başarılmıştı. Neo liberalizmin sapkın ekonomi politiğinin tetiklemesi nedeniyle dünya bir ateş topuna dönüşmektedir. Her türden gerici savaş politikalarına karşı çıkmak ve mazlum halkların güvenliği için devrimci demokrasinin çözüm siyasetlerini geliştirmek zorundayız. Halkları soykırım ve kökten göçertmekle tehdit eden “Turancılık” adındaki yüz yıllık bir faşist rüyaya hayır demek demokratik bir vatandaşlık görevidir. Altın ve maden rezervlerine hücum seferlerinde faşist milliyetçiliği azıya almış askeri saldırganlık Artsakh’da Ermeni yerleşimcileri üç bin yıllık yaşam alanlarından kopartmakla tehdit etmektedir. Kendisine komünist, devrimci, demokrat ve  insanım diyen herkesin bu insanlığa yönelik suç işleme girişimine karşın tutum alması gerekmektedir. Fillerin tepiştiği bir yerde karıncalardan taraf olamayanların yer yüzü cenneti arzulamaları bir masal düşü olarak kalır.



Aralık 2025
PSÇPCCP
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
293031 

More in Makale