Connect with us

Makale

CHP’de “Değişim” Çağrıları Safsatadan İbarettir

“Değişim” ile neyin kast edildiği muammasını korusa da işin aslının CHP içi iktidar sorunu olduğu aşikardır. Açık adres gösteren eleştiriler dozaj yükseltip somut hedeflere yönelerek alenen bayrak açan eğilime girdiler.

Gerçekleştirilen burjuva seçimler beklenmedik sonuçlarla tamamlandı. Sonuçların tüm analiz ve anketleri ters köşe ettiğini söylemek yanlış olmaz. Mevcut sonuçlar iyimser görüş ve yorumları boşa çıkarırken, burjuva muhalefet cephesini de derin bir bozguna uğrattı. Yaşanan hayal kırıklığı burjuva muhalefeti krize sokacak düzeyde iç tartışma ve muhasebeye itti. Muhalefetin bel kemiği durumundaki CHP bu krizi en keskin yaşayan parti durumundadır. Ayyuka çıkan iç tartışma ve hizipleşmeleri ciddi gelişmelere gebedir.

Diğer burjuva siyasi partilerde olduğu gibi, CHP’de de demokrasi sözde bir demokrasidir. Bundandır ki, CHP’nin iç tartışma ve çatlaklarla yaşadığı sürecin tahripkâr geçeceği açıktır. Mevcut eğilimler dikkate alındığında CHP’den yeni bir partinin doğacağı söylenebilir.

CHP seçimlerde aldığı yenilgiden sonra, yüksek sesle dile getirilen “değişim” patentli eleştirilerle iç çalkalanmalar sürecine hapsoldu. “Değişim” argümanı yenilgi gibi durumlarda maya tutup kolayca satın alınabilen bir argümandır. “Değişim” ile neyin kast edildiği muammasını korusa da işin aslının CHP içi iktidar sorunu olduğu aşikardır. Açık adres gösteren eleştiriler dozaj yükseltip somut hedeflere yönelerek alenen bayrak açan eğilime girdiler. Hakim hale gelen iç keşmekeş, gizli toplantılar ve ses kayıtlarının deşifre olmasıyla yerini kaotik duruma bıraktı.

‘Değişim’ isteyen çıkar ve imtiyazdır

‘‘Değişim” çağrılarının içeriği ve açık hedefi, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin genel başkanlığından indirilmesinde karşılık buluyor. Bu, anlaşılır bir durumdur. CHP Kılıçdaroğlu’na tapulu değildir; indirilebilir ve indirilmesi istenebilir. Lakin, Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlıktan indirilmesini isteyen değişimcilik ‘‘isyanı”, genel bir değişimi değil, salt genel başkan değişimini hedefliyor. CHP’nin programında ve tüzüğünde bir değişimi hedeflemiyor, öngörmüyor. “Kılıçdaroğlu genel başkanlıktan insin, yerine İmamoğlu gelsin!” İşte değişim safsatasıyla pompalanan basıncın altında yatan budur. Fırtına koparılan değişim demagojisinin aslı-astarı buyken, bunun gerçek manada bir değişim olmadığı, en azından güdük bir değişim muhtevası taşıdığı açıktır…

Peki neden Kılıçdaroğlu hedeflenmektedir? Kuşkusuz ki, genel başkan olduğu için. Daha doğrusu genel başkanlık yaptığı CHP’nin seçimlerde yenilgi almasından dolayı değişimin hedefi olmaktadır. Mesele bu boyutuyla anlaşılırdır. Ancak, Kılıçdaroğlu’na getirilen eleştirilerin, altılı masa ortaklarına verdiği millet vekili sayısından, bu altılı masaya öncülük etmesine dayandığı bilinmektedir. Değişimci CHP’lilerin bundan rahatsız olması bir çelişkidir. Zira bu partilerin tümü sınıf ve siyasi nitelikleri bağlamında biri birinden farklı olmayan siyasi partilerdir.

Üstelik, burjuva siyaset açısından bakıldığında ve bunların aynı sınıf karakterine sahip oldukları da düşünüldüğünde, bu altılının bir araya getirilmesi tek adama karşı olma stratejisi açısından başarılı bir siyasettir de. Ve buna baştan beri itiraz etmeden arkasında duranların bugün bunu eleştirmesi en hafifiyle tutarsızlıktır. Belli ki, bencil çıkar ve iktidar imtiyazına bağlı burjuva hırsları bunları değişim isyanına itiyor. Şayet CHP tutarlı demokratik bir parti olsaydı, bu durumda altılı masa bileşenleriyle bir araya gelmesi eleştirilebilirdi. Ama CHP temelde diğerlerinden farklı bir siyasi parti değildir; özellikle de burjuva iktidarın paylaşılması için bu ittifaklara girmesi kendi açısından normaldir. Elbette CHP’nin sosyal-demokratlık iddiası açısından bir tutarsızlık tespit edilebilir. Fakat CHP’nin iddiası ayrı, sosyal-demokrat olmayan gerçekliği ayrıdır. Eğer CHP sosyal-demokratlık iddiasına uygun olarak gerçekten de sosyal-demokrat kimliğe sahip olsaydı eleştiriler yerden göğe haklı olurdu. Ama değil…

CHP’de parti içi dalaş yaşanmaktadır

Bütün bunlara karşın, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin genel başkanlığından çekilmesi, yenilginin sorumluluğu itibarıyla bir şart değilse de yaş, geçirdiği süre vb. itibarıyla ihtiyaçtır. Kılıçdaroğlu’nun çekilmeme ısrarı ise normal koşullarda anlamsızdır. Ancak mesele görüldüğü kadar normal değil. Parti içi güç dengeleri arasındaki dalaş, durumu çetrefilli kılan sebeptir. Kılıçdaroğlu’nu genel başkanlıkta tutmak isteyen ekip, genel başkanlığı, CHP içindeki diğer kanada kaptırmak istemiyor. Kılıçdaroğlu’nu bu kanat genel başkanlıkta tutmak istiyor, tutuyor.

Oysa, Kılıçdaroğlu daha ilk günlerde değişim sürecinin önünü açacağına dair beyanlarda bulunmuştu. Daha sonra ise, ‘‘değişim” değil, “yenilenme” biçiminde bir tutum değişikliğine girdi. Ve çekileceğine dair verdiği ilk mesajın aksine, çekilmeyeceğine dair mesajlar verdi. “Ben adayım demem” diyerek, “beni önerirseniz olurum” mesajıyla genel başkanlıkta kalma tavrını açıklamış oldu…

Değişimcilerin yüksek sesle çağrılar yapıp, gizli toplantılara yönelmesi de esasta bu gelişmeleri takiben gündeme geldi. Açıkça görülen ve yaşanan şu ki, CHP içinde, Kılıçdaroğlu’nu genel başkanlıktan indirmek ve yerine İmamoğlu’nu getirmek isteyen kanat ile Kılıçdaroğlu’nu genel başkanlıkta tutan-tutmak isteyen kanat arasında bir parti içi iktidar dalaşı yaşanmaktadır. Öyle ki, bu dalaş, TV kanalına, çalışanlarına kadar yansıdı, bir dizi geçişler ve tavırlar gündeme geldi. Öyle görünüyor ki, CHP, yaşadığı bu kaotik tartışmalardan olası bir partinin siyasi yaşama girmesi, CHP’nin mezarlık yolculuğunu hızlandıracaktır.



Aralık 2025
PSÇPCCP
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
293031 

More in Makale