Diyarbakır’da yaşam savunucuları, “Ekokırım politikalarına, sermayenin yargısına ve talan yasasına karşı yaşam için yürüyoruz” çağrısıyla bir araya geldi. Otogar Kavşağı’ndan başlayan yürüyüşe ekoloji, sivil toplum örgütleri ve siyasi kurumların yanı sıra çok sayıda kişi katıldı. Yürüyüşün ardından kitle, Diyarbakır İdare Mahkemesi önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamayı Diyarbakır Barosu Çevre ve Kent Komisyonu’ndan Avukat Ahmet İnan okudu.
İnan, coğrafyadaki ekolojik yıkımların ve bu yıkımları derinleştiren “talan yasasının” yanı sıra yargı ve bürokrasinin bu süreçte taraf haline geldiğini belirtti. “Akarsular kurudu, ormanlar yok edildi, toprak zehirlendi, insanlar kanser oldu, kültür ve tarih dinamitle yok edildi” diyen İnan, Lice’deki 8 bin yıllık Bırkleyn Mağaraları’nda taş ocağı açılmasına tepki gösterdi.
Dicle’nin Kurşunlu ve Kırkpınar köylerinde on yıldır süren kurşun madeni faaliyetleri nedeniyle halkın kansere yakalandığını hatırlatan İnan, alanın 6 bin dönüme çıkarılmasıyla 16 bin ağacın kesileceğini ve Dicle Barajı koruma alanının kurşun sahasına dönüşeceğini söyledi.
İnan, bilirkişi raporlarının ve mahkeme kararlarının sistematik biçimde sermaye lehine değiştirildiğini ifade ederek şunları kaydetti: “Zore Çayı HES davasında lehe raporun ardından bilirkişi heyeti değiştirilip aleyhe karar verildi. Ergani Hançerli’deki petrol faaliyeti davasında proje dosyasının hatalı olduğu belirtilmesine rağmen mahkeme ‘revizelik bir durumsa önemsizdir’ diyerek hukuk tanımazlığa imza attı. Sinanlı Kum Ocağı dosyasında çelişkili bilirkişi raporlarına rağmen mahkeme kendi kararını boşa düşürdü.”
Hesandin Yaylası’ndaki maden projesi duruşmasının yarın görüleceğini belirten İnan, dava dosyasındaki proje tanıtım dosyasının kaybolduğunu ve bu durumun Türkiye’de bir ilk olduğunu söyledi. Türkiye Barolar Birliği’nin de sürece dahil olacağını aktaran İnan, “Talan yasasının iptal edilmemesi durumunda Türkiye, Afrika gibi bir maden sömürgesi haline gelecektir” dedi.
İnan, tüm mahkeme kararlarını ve bilirkişi raporlarını kamuoyuyla paylaşacaklarını belirterek HSYK, Bilirkişilik Kurulu ve savcılıklara suç duyuruları yapacaklarını açıkladı.
Açıklama şu ifadelerle son buldu: “Hukuksuz ve taraflı kararlarla hak arama özgürlüğümüz engellense de çaresiz değiliz. Demokratik hak mücadelemizi büyüteceğiz, artık anayasayı uygulatmak için mahkemeler önünde, kurumlarda ve kent meydanlarında olacağız.”
