Connect with us

Makale

Anton Ekmekçi Yazdı: Devrim ve Madde- 5

Bilgiyi yok edecek bir mekanizma evrenin başlangıcından önce olmadığı gibi, şu anki evrende de yoktur ve evrenin olası sonunda da ortaya çıkmayacaktır.

Proletaryanın kendisi ile beraber sömürüye tabi olan insanlık ve parçası olduğu doğayı kurtarması, hiçbir zaman bir mucize yardımı ile gerçekleşmeyecektir. Çünkü bilgi evrende kendisini hiçbir zaman bir mucize yardımı ile gerçekleştirememektedir. Atomun işleyişini belirleyen, olunmazı olur kılan mistik bir güç değil, bizzat evreni meydana getiren dört temel fizik kanunlarından güçlü nükleer kuvvettir. Elektronları atom çekirdeği yörüngesinde tutan bu nesnel güçtür. Aynı yöne doğru dönen bir çift elektronun, aynı atom çekirdeğine ait olamayacağı yönündeki bilgi, kaynağını mucizelerden değil, maddi zorunluluklar dünyasından almaktadır. Bilimsel kaynağı olmayan bir inanç ya da pratik, bu zorunluluklar dünyasını tersine döndüren bir matematiksel uzay ya da teorik fizik esaslarına yaslanan bir evren tasarlayabilir mi acaba?

Devrimci siyaset biliminin teori ve pratiğine konu olan, taktik ve stratejik nitelikler gösteren düşünce ve eylem silsilesinin, güçlü bir kavramsal köprü yardımıyla, bahsettiğimiz bu maddi zorunluluklar dünyasının hareketlerinden beslenmesi gerekiyor. Yaşam ilginç bir şekilde bizleri hiçbir şeyin teorisinden mahrum bırakmamaktadır. Stratejik yenilgilerin kendisi bile biz komünistler açısından bilginin mahşeri değildir, bilakis yeniden doğuşu anlamına gelmektedir. Bilgiyi yok edecek bir mekanizma evrenin başlangıcından önce olmadığı gibi, şu anki evrende de yoktur ve evrenin olası sonunda da ortaya çıkmayacaktır. Kara deliğin olay ufkuna kapılan bir parçacık dahi gözden kaybolmadan önce kendi bilgisinin izdüşümlerini dışarı kaçan maddeye yüklüyorsa eğer, biz komünistler açısından yılgınlık, çözümsüzlük ve umutsuzluğun psikolojik ve felsefi teorisi mümkün olamaz hiçbir zaman.

Doğada enformasyon yok olmamaktadır, o halde toplumsal kurtuluşun bilgisi, subjektif ya da objektif örgütsel ve askeri yenilgilere rağmen potansiyel olarak her zaman mevcuttur. Siyasi ve örgütsel başarının bilgisi, bizim başarısızlık ve yenilgilerimizin bilgisi ile olan ilişkilerimizin dışında bir nesnel gerçeklik olarak vardır zaten. Küçük burjuvazinin kendi subjektif hatalı çizgisini, evrensel işleyişe sahip maddi doğrultuların toplamı zannetmesi, onun karamsarlık, umutsuzluk ve bunalımını artıran sebeplerin başında gelmektedir. Burada küçük burjuvazinin için “yenilen” ya da yok olan evrensel bilgidir. Eğer bilgiye olanaklılık sağlayan maddi koşullar yok olsaydı, sonsuza kadar kölelik ya da toptan ve sınırsız bir mutlak hiçlik hali hakim olacaktı her yere. Oysa Teorik Astro Fizikçi Hawking’in, Öklid geometrisi ve kuantum gravitasyon mekaniğini birleştirerek bulduğu bir bilimsel model ile anladık ki maddenin tekil alanında ne eski bilgi yok olmakta nede yeni bilgilerin ortaya çıkmasını sağlayan maddi koşullar ortadan kalkmaktadır.

Makale dizimizin 3. bölümünde, milyarlarca yıl önce ön görülen maddenin tekillik halinin mutlak bir yokluk olmadığını belirtmiştik. Çünkü madde hiçliğe yol açan öyle büyük bir ölçekte yoğunlaşmıştır ki, kütle çekim kuvveti sonsuz bir güce dönüşmüştür. İşte fizik yasalarının ortaya çıkmasına müsaade etmeyen bu devasa güçtür. Oysa sonsuz bir sayıya ulaşan yerçekiminin varlığı bile, mutlak bir yok oluşun mümkün olmadığını ispatlayan bir gösterge gibidir. Hawking; “Evren her defasında bir tanrıya ihtiyaç duymadan kendisini yerçekimi yardımıyla yaratmaktadır” derken, burada birazda bu dediğimizi anlatmak istemiştir. Aslında bu açıklama oldukça determinist bir tanımdır. Mesele bu kadar düz nedensellik içeren bir komplikasyonlar zincirinden meydana gelmemektedir. Bu durumu kendisi de bilmekle beraber sanırız geleneksel sağduyuya hitap etmek zorunda kalmıştır. Aslında Hawking’in metodolojisini belirleyen bilim denkleminin sonuçları, Engels’in “Doğanın Diyalektiği” adlı eserindeki evren anlayışını doğrulamaktadır.

Engels’in, maddenin yasaları ve evrenin her köşesinde olası sonuçlarına ilişkin hareketin niteliği ve sürekliliği, maddenin bir başka maddeye dönüşümü ve ayrıca ısı, elektrik ve ışık ile ilgili görüşlerini zamanda ileriye fırlatan sonuçlar ortaya çıkmaktadır modern fizikteki gelişmeler nedeniyle. Tekillikte zaman üç boyutlu uzaya, uzay ise zaman gibi akan bir fenomene dönüşmektedir. Kuantum salınımı, yani tabiri caiz ise felsefe ile fizik arasında doğan, geçici dalgalanmaların yarattığı ama kendisini tam gerçekleştirmeden gözden kaybolan sanal parçacıklardan oluşan sanal uzayın teorik varlığına ilişkin olanaklılık, Engels’in bizlere ifade etmek istediği gibi, hiçbir koşul altında engellenemez olan maddenin hareketini anlatır. Kuantum alan teorisinin yada kuantum uzayın tekillik içinde bile varlığı, diyalektik materyalizmin bilimsel olumlanmasından başka bir şey değildir. Uzayın olmadığı vakum alanda bile kuantum salınımı gereği madde ve anti maddenin çekişmesi hareket değil de nedir? Zaten Hawking’in fizik ve matematik metrolojisine göre milyarlarca yıl önce sonsuz hiçlik noktasındaki vakumu patlatan bu harekettir. Yani bu iş yapan bir harekettir.

Yine tekillik içinde sıcaklığın muhteşem bir düzeyde olması, bir varlık koşuluna, yada Engels’in enerji ve madde tanımlamasına uygun durmuyor mu? Engels, kendi döneminde yeni ortaya çıkmış ama henüz önemi anlaşılmamış olan Maxwell’in elektromanyetizma teorisini okumamış olmasına rağmen, elektromanyetizma ile ilgili fizik problemlerini çözmeye yardımcı olan bilimsel felsefi köprüler kurmuştu.

Sonsuz yerçekimine sahip tekillikte fizik yasaları yok olduğuna göre, evrenin, fiziğin geçerli olmadığı yoklukta nasıl kendi başına oluştuğunu açıklamak, nihilizm yada teolojiye kapıyı aralayan bir idealizme değil, bilakis insanı diyalektik materyalizmin felsefi yenilmezliğine götürür. Çünkü sonsuz yoğunluk, küçüklük ve yerçekimine sahip nokta, tüm olası evrenlerin fizik yasalarının temelini oluşturan kuantum alan kuramının varlığına müsaade edebilecek kadar büyüktür. Bu durum ise tekillikteki hareketin, şimdiki uzayı ortaya çıkarabileceğini gösterdi. “Hawking radyasyonu” bizlere göstermiştir ki; bir karadelik bile sonsuz durağan değildir. Karadeliklerin olay ufkunda Heisenberg’in “Belirsizlik İlkesi” gereğince proton ve anti protonlar (Madde ve Anti Madde) oluşuyordu. Yine belirsizlik ilkesi gereğince bu parçacık çiftlerinden biri karadeliğe düşmekte ve diğeri, örneğin anti proton ise karadeliğin momentumundan bir parça çalarak uzaya kaçıyordu. Bu durum karadeliklerin radyasyon kaçırarak zamanla buharlaşmasını sağlayan bir gerçeğe dönüşmektedir. Büyük bir karadeliğin yok olması için evrenin yaşından fazla zamana gereksinim duyması zamanın görecelilik yasasıyla ilgili bir konudur ve Marksist felsefenin maddenin hareketine ilişkin temel görüşlerinin önünde bir sorun teşkil etmemektedir.

Aslında evrende enformasyon bilgisinin yok olmayışının nedeni birazda maddenin yok olamayışının farklı bir ifadesi olmaktadır. Enerjinin sakınımı yasasını, kuramında defalarca işleyen Engels’i yüzlerce yıl sonra bile hayat doğrulamaya devam etmektedir. Karadeliğin içine bir miktar kaçan bilginin akıbeti yıllarca fizik dünyasını paradoksa sürükledi. Einstein bile bilginin karadeliklerde yok olduğunu düşünüyordu. Çünkü, insanlık tarihinde evrenin çalışma düzeneğini geçmişi ve gelmişi ile en iyi açıklayan büyük kuram olan ve hesaplaması 15 yıl süren “Genel Görelilik Teorisi”, tekilliğe dayanınca hiç çalışmıyordu. Hatta Hawking’in kendisi bile önceleri böyle düşünüyordu. Peki karadeliğin içine kaçan bilgiye ne oluyor? Hawking radyasyonu gerçeği, uzaya kaçıp kurtulan parçacığın, karadeliğin içine kaçan eşinden tam kopyalayamadığı eksik bilgiyi, evren saatinin belirlediği en uzun zaman diliminde tekrar ortaya çıkmasını sağlıyor. Yani buharlaşan karadelikler, yuttuğu enformasyonun bilgisini tekrar uzaya geri kusuyor. Bu durum ise bükülme ve deformeye dair uzayın hiçbir formunun maddenin genel hareket yasalarını bozamayacağını bizlere bildiriyor.

Engels’in evren tasarımında, büyük patlama (Bing Bang) ile ilgili bulgulara tersleşen bir olgu görünmemektedir. Hatta Engels de, daha erken dönemde “Büyük Sekme” teorisinin yolunu çağrıştıran felsefi ifadelerin izleri bile görünmektedir. Aslında bu oluşmuş evreni referans almıştır ama maddeyi zamanda geriye kurabilseydik eğer, yine yasaların benzer hareket özellikleri göstereceğine dair birçok cümlesi vardır. Fizik dünyası, evrenin tekrar tekilliğe çökerek aynı enformasyondan kendisini entropi yasası gereği gerçekleştiremeyeceğini uzun yıllar savunduysa da, Hawking’in Öklid geometrisi ve kuantum gravitasyon yasasını birleştirerek elde ettiği metodoloji sayesinde anladık ki, madde kendisini aynı enformasyondan üretebildiği gibi, aynı zamanda kuantum salınımı nedeniyle yeni bir enformasyon ile üretebilme yeteneği de vardır. Yani maddenin kendisini yeniden dönüştürüp yaratması önünde ki “Entropi Zehirlenmesi” problemi çözümlenmiş oldu böylece.

(Devam edecek)



Aralık 2025
PSÇPCCP
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
293031 

More in Makale