Devletin en küçük çekirdek biriminin aile olmasına benzer olarak, iki çizgi mücadelesinin en en alt biçimi de doğru-yanlış mücadelesi olarak tasvir bulur. Fikir ailesine ait, eğilim, sapma, çizgi ve ‘‘iflah olmaz‘‘ katılıkta en sistemli çizgiye kadar, kategorik olarak istif edilip ayrıştırılan yelpazenin tümü, doğru-yanlış ya da iki çizgi tanımında tarif bulur. Özü doğru-yanlış mücadelesine dayanan iki çizgi mücadelesi alelade bir kavram değil, dört başı mamur bir argümandır.
Parti içinde farklı fikirlere müsamaha etme, onları baskı altında tutmayıp özgür bırakma, azınlık fikirleri güvenceye alarak haklarını bağlayıcı kaidelerle garanti altına alma, fikir mücadelesini gelişmenin bir dinamiği olarak değerlendirme, farklı fikirleri birer nesnellik olarak değerlendirip mücadelelerini kaçınılmaz bir gerçekliği olarak anlama, parti içi demokrasinin ölçütü ve gözde bir unsuru olarak telakki ve tarif etme vb. vs. çerçevesinde, zengin içerikte ve fakat adeta bir ezber biçiminde savunulan iki çizgi mücadelesi, sanıldığından ve tarif edilip kavrandığından çok daha derin, çok daha zengin bir içeriğe sahiptir. Ki, bu zemindeki iki çizgi mücadelesi ve anlayışının, bir örgüt-parti, demokrasi ve devlet tasavvuruna denk geldiği ya da parti-devlet-demokrasi ‘ye muhteva veren bir argüman olduğu söylenebilir, söylenmelidir. Bundan hareketle, bir argüman olarak iki çizgi mücadelesinin, partinin niteliğinden devlet ve demokrasinin niteliğini belirlediği, diğer değişle parti-devlet-demokrasi tasavvurunun iki çizgi mücadelesi argümanına dayanıp ondan feyz aldığı bir gerçektir.
Neden böyledir? Ve iki çizgi mücadelesinin kast ettiğimiz daha derin muhtevası, anlamı ya da kavrayışı nedir?
İki çizgi mücadelesi klasik algılanışıyla, salt parti içi ideolojik mücadeleyi konu alıp onun bir aracı olarak anlamlandırılır. Ne ki, kanaatimizce bu kavrayış biçimi eksiktir. Tam kavranışı veya tam anlamı ise, parti içinde olduğu gibi, devrimci halk saflarında ve devrimci halk güçlerinin siyasi partileri arasında da geçerli olan bir ideolojik mücadele aracıdır. Devrim cephesinin bütün güç ve siyasi partileri arasındaki ideolojik mücadeleyi konu alır (salt parti içi ideolojik mücadeleyi değil), bu sahanın tümü içindeki ideolojik mücadeleyi kapsar.
Parti içinde gündeme gelen farklı fikir ve düşüncelerin, tek parti disiplini altında irade-eylem birliğini sürdürerek aynı çatı altında kalmasını da tanıtlayan iki çizgi mücadelesi anlayışı, aynı işlevi devrimci cephe içindeki birlikler-ortak mücadeleler açısından da sürdürmesi tamamen mümkün olup doğru ve gereklidir de. Bir parti içindeki farklı fikir ve eğilimlere karşın, ortak disiplin ve kurallar temelinde irade-eylem birliği korunabiliyor, tek çatı altında kalınabiliyor ise(ki, kalıyor), o halde devrimci güçler de farklı perspektiflerine vb. karşın ortak paydalarda birleşerek devrimci cepheler şeklinde örgütlenebilir, birlikler içinde kalabilirler. Farklılıklarına karşın bir arada kalmalarının temeli, ortak çıkarlar ekseninde biçimlenen ortak paydalar ve elbette demokratik normlara dayanan demokrasinin varlığıdır. Ve bu demokrasinin en belirgin biçimi veya en uygun zemini iki çizgi mücadelesi kavrayışıdır. İki çizgi mücadelesi zemininde sağlanan demokratik koşullar-demokrasi, fikir özgürlüğü hakkı ve bu temelde biçimlenen ortak disiplin prensipleriyle sağlanan irade-eylem birliği, bir partideki fikir farklılıklarında olduğu gibi, devrimci güçler arasındaki fikir farklılıklarında da devrimci güçler arasındaki birlikleri koruyup sürdürmenin güçlü temelidir. Parti içinde uygulandığı gibi, devrimci örgüt-partiler arasında da uygulanabilir, uygulanmaktadır da. Ne ki, devrimci örgüt ve partilerin birlikleri için değil, yalnızca (ideolojik-teorik)mücadele muhtevasıyla kullanılmaktadır iki çizgi mücadelesi. Oysa, devrimci yapılar arasında da, farklılıkları ortaklıklara feda eden/öne çıkaran bir bilinçle ve farklılıkları tanıyarak müşterek noktalara bağlı birliklerin kural ve disiplin çerçevesinde sağlanması mümkündür.
Özcesi, iki çizgi mücadelesi, parti içi ideolojik mücadele darlığından çıkarılarak devrimci örgütler arası ideolojik mücadele sahasında ele alınarak, burada da tek parti de olduğu gibi, devrimci partilerin ortak zemine dayalı devrimci birlikleri için kullanılabilir. Devrimci örgüt-partiler arasında zaten bir ideolojik mücadele-iki çizgi mücadelesi sürdürülmektedir. İki çizgi mücadelesinin devrimci örgütler arasında kullanılmadığı nokta ise, bu örgütlerin ortak paydalardaki birliklerinin sağlanması alanıdır. Demek ki, yapılması gereken budur. Ve iki çizgi mücadelesi bu birliklerin sağlanması için son derece yetkin ve yeterli bir argümandır.
Geniş anlamıyla iki çizgi mücadelesi;
1)-partinin değişik biçimlerde farklılıklar taşımasına karşın, demokratik normlar, bu normlar temelinde disiplin ve en üst nitelikte irade-eylem birliği sağlama itibarıyla tek örgütsel yapıda birleşmesi, bu anlamda adı geçen partinin niteliğini belirlemesi, 2)- iki çizgi mücadelesi anlayışı temelinde sağlanan partideki birliğin, demokratikliğin veya demokratik normun, devlet örgütlenmesinde de olduğu gibi yansıtılması ve hatta daha geniş muhtevada yansıtılmasıyla devlet biçiminde de rol oynaması, 3)-iki çizgi mücadelesinden güç ve esin alan demokratiklik ilkesinin bir bütün olarak demokrasi anlayışı temelinde parti ve devlet örgütlenmesine sirayet etmesi ve genel bir demokrasi niteliğinin oluşmasında rol oynaması şartları son tahlilde iki çizgi mücadelesini başlı başına bir argüman olmasını koşullar, doğrular. Ki, iki çizgi mücadelesi bütün bu süreçlerde geçerli olup bütün bu süreçlere renk, yön ve nitelik veren bir argümandır.
Kuşkusuz ki, mesele iktidar-devlet örgütlenmesi aşamasına geldiğinde, iki çizgi mücadelesi başka evrelere sıçrayabilir. İktidar-devletin yozlaşma koşulları gündeme geldiğinde, esasta iki çizgi mücadelesi kendisini koruyarak sürdürür. Ne zaman ki sorun iktidarın niteliği söz konusu olup bu iktidarın hangi sınıfın iktidarı olacağı sorusu belirdiğinde, iki çizgi mücadelesi siyasi karakter alır. Burada devreye girecek olan, iki çizgi mücadelesinin, iktidarın sınıf niteliğini tayin etme görevine bağlı olarak en son aşamada devreye girecek olan siyasi mücadele aşaması Proleter Kültür Devrimidir. Ki, bu da iki çizgi mücadelesinin izleyeceği yol ve son tahlilde alacağı biçimdir ve bu biçim siyasi mücadele karakterine oturarak iktidar sorununa odaklandığında bir devrim sorununa bağlanır; Proleter Kültür Devrimine dönüşür. İki çizgi mücadelesinin varacağı en son aşamadır bu.
Fakat iki çizgi mücadelesi özü itibarıyla bir doğru-yanlış mücadelesidir ve tamamen devrimci güçler arasında geçerli olup barışçıl mücadeledir. Mücadelenin siyasi karaktere bürünmesi, iktidarın sınıflar arasında el değiştirmesi şartlarına has bir durumdur. Bundan önce tamamen siyasi mücadeleden uzak, barışçıl bir mücadelesidir. İki çizgi mücadelesinin gerekli başarı sonuçlarını elde edememesi durumunda, sorunun siyasi mücadele karakterine bürünmesi tamamen iktidar şartlarına veya iktidara kimin egemen olacağına bağlı bir meseledir. Lakin buraya da iki çizgi mücadelesi zemininde ve sonucunda gidilir. Burjuvazi birden bire ortaya çıkmaz. Farklı fikir ve eğilimlerin güçlenerek ve sistemli çizgiler haline gelerek revizyonist çizgiye dönüşmesi, bu revizyonist niteliğin ise iktidar şartlarında açık burjuva bir iktidar olarak egemen olması sürecini izler. O halde, iki çizgi mücadelesi, demokratik normlar vb. temelinde devrimci birliklerin harcını oluşturmasıyla birlikte, iktidar şartlarında ise devrimci sınıflar iktidarını burjuvaziye karşı korumanın bir silahı olarak siyasi mücadele karakteriyle önem taşır. Ve aynı zamanda iki çizgi mücadelesi, kimin iktidar olacağı, iktidarın nasıl bir iktidar olacağı, kurulacak devletin ve demokrasinin nasıl bir devlet ve demokrasi olacağını da tayin eder. Parti içinde başlayan iki çizgi mücadelesi, partinin niteliğiyle birlikte, devlet ve demokrasinin niteliğinde de rol oynar.
” İki çizgi mücadelesi argümanı, dar bir parti içi soruna hapsedilemez ama ondan da bağımsız olmayarak devlet-iktidar örgütlenmesinde doğrudan rol oynayan ve demokrasiyi bugünden tarif ederek niteleyen temel devrimci norm ya da karakterdir”
Bu nedenle, parti içi iki çizgi mücadelesinin bugünden doğru inşa edilmesi ve sürdürülmesi, gelecekle ilgili bir sorun olup, tasavvur edilerek kurulacak olan devlet ve demokrasinin niteliğini tayin eden bir unsurdur. Geniş anlamda iki çizgi mücadelesi, farklılıkları birer zenginlik olarak telakki edip, ortak kaygı ve çıkar birliği de taşıyan bu farklılıkları bilimsel ilkeler çimentosuyla bir arada tutmayı amaç edinen kapsayıcı devrimci bir kültür ya da anlayıştır. Mücadeleyi birlik bilinciyle öngören, birliği mücadeleden muaf tutmayan geniş devrimci kültür, siyaset ve stratejidir. Bundandır ki, iki çizgi mücadelesi argümanı, dar bir parti içi soruna hapsedilemez ama ondan da bağımsız olmayarak devlet-iktidar örgütlenmesinde doğrudan rol oynayan ve demokrasiyi bugünden tarif ederek niteleyen temel devrimci norm ya da karakterdir.
Parti yoksa iki çizgi mücadelesi de yoktur. Devlet ve demokrasi yoksa değişik niteliklerde de olsa iki çizgi mücadelesi yoktur. Parti aynı zamanda fikirler teşekkülüdür. Devlet ve demokrasi de fikir(ler)den bağımsız değildir. Fikirlerin örgütlü formasyonu maddi örgütlerdir. Devlet ve demokrasi de öyle. O halde, parti-devlet-demokrasi gibi araç ve biçimler olmaksızın fikirler birliğinden ve elbette birlikteki fikirler mücadelesinden de söz edilemez. Zıtların birliği bunu açıklar. Birlik olmadan mücadele olmaz. Mücadele eden zıtlar birlik halinde olduklarında mücadele içinde olurlar. Birlikten yoksun farklı fikirlerin mücadelesi de, olsa olsa kendiliğindenci, kaotik bir durum olarak var olur. Birlik oluşturmayan ve bu zeminde mücadele etmeyen fikirler güç olamayacakları gibi, örgütlenemezler de. Her örgütlenme bir birlik ise, fikirlerin örgütlenmesi de bir birlikten geçer. Bunu yadsımak fikirlerin varlığını da yadsımaktır. Zira fikirler ancak mücadele içinde olurlarsa var olup gelişip sürebilirler. Aksi halde varlıklarını yitirirler. Bir anlamları da olmaz. Anlamı ve gücü olan fikirler birlik olan veya örgütlü olan-örgütlenen fikirlerdir.
Fikirlerin örgütlenmesi, örgüte çıkar, başka yere değil. Örgüt, onun ileri bir niteliği olarak partinin varlığı, fikirlerin mücadelesinin, varlıkları ve gelişmelerinin temelidir. Fikirler ancak örgüt-parti, devlet ve demokrasi niteliğinde örgütlenirlerse güç haline gelir, gelişir egemen olabilirler. Fikirler asla kendi başına örgütlenip güç ve egemen olamazlar. Onlar ancak siyasi erkler tarafından yürütülürse güç ve egemen olabilirler. Emperyalist örgütlenmeler kendi ideologları tarafından fikirlerine nüfuz verirler. Örgütlülüklerinin ürünü olarak toplumlara sirayet ederler. Hatta siyasi güçleri olmaksızın bu fikirlerini geliştirip egemen kılamazlar. Dolayısıyla fikirlerin gücü, nüfuzu ya da egemenlik kurması ancak siyasi güç ve örgütlenmeler vasıtasıyla mümkün olabilir, olmaktadır. Bundan bağımsız olarak fikirlerin toplumda nüfuz kurmasından bahsetmek ham hayaldir. Parti, devlet ve demokrasi niteliğinde örgütlenmek, fikirlerin egemen kılınmasının en yetkin, en üstün biçimidir. Mevcut dünyada, fikirlerin gelişip ilerlemesi de bu örgütlenmeler sayesinde sağlanabilmektedir.
”İki çizgi mücadelesi olmadan, demokrasi korunup sürdürülemez, ilerletilemez”
Demokrasinin yaşaması, gelişip ilerlemesi ve egemen olması da, ancak örgütlenmesiyle-siyasi güç olarak örgütlenmesiyle mümkün olur. Sınıf örgütlenmesine gitmeden, demokrasiyi kurmak, yaşatmak, ilerletmek ve egemen kılmak mümkün olmaz. İki çizgi mücadelesi olmadan, demokrasi korunup sürdürülemez, ilerletilemez. Bir çizginin diğer bir çizgiyle mücadelesi içinde gelişir fikirler, fikir orijinli partiler, devlet ve demokrasiler. Çizgilerden biri doğru öteki yanlış, biri proleter öteki burjuva ise, birbirlerine egemen olma ve nüfuz kurma mücadelesi verirler. Nüfuz kurma ve egemen olma mücadelesine giren fikirlerin hepsi bir sınıf adına vardır. Sınıftan yoksun fikir yoktur. Sınıf kaçınılmaz olarak örgütlenip siyasi güç olmaya muhtaç ise, fikirlerini örgütlemesi ve fikir mücadelesiyle egemenlik kurması da kaçınılmazdır. Her sınıf kendi çıkarları ve bu çıkarları temsil eden fikirleri temelinde örgütlenir, bunları egemen kılmaya çalışır. Bütün mücadele bu zeminde cereyan eder. Kendiliğinden mücadele, gelişme ve ilerleme yoktur, tersi anarşist bir safsatadır. O halde, demokrasiyi, devleti ve partiyi sınıflar üstü konuma koyarak örgütsüzlüğü ve kendiliğindenciliği tavsiye etmek burjuva ahmaklıktır.
Toplumlar tarihi sınıflar mücadelesiyle günümüze ilerledi, bundan sonra da öyle ilerleyecektir. Bu sınıflı toplum gerçeğinin bir kanunudur; tercihe bağlı bir mesele değildir. O halde, toplumlar tarihinin(öncekiler gibi sınıflı olan toplumlar tarihinin) bundan sonraki ilerleme serüveni de sınıflar mücadelesiyle olacaktır. Sınıflar mücadelesiyle ilerleyecek olan sınıflı toplumlar tarihinde, sınıf örgütü-partisi, devleti ve demokrasisini yadsımak geriye doğru arayıştır. Proletarya diktatörlüğünün(devlet ve demokrasisini) gevşetilmesi değil, onun sağlamlaştırılması görevdir ve tarihsel sorumluluktur. Sınıflar ortadan kalkmadı; sınıf örgütleri, devleti ve demokrasisi de ortadan kalkamaz, sınıflar üstü olguya dönüştürülemezler.