
29 Mayıs 1979’da Legaspi şehrinde doğdu Kerima. Anası Merlita Lorena, sıkıyönetim tarafından tutuklanmış aydın, aktivist, insan hakları savunucusu bir kadındı. Babası Pablo, Pavarotti’ye tutkun bir müzik ve kitap eleştirmeniydi.
Evdeki kitap zenginliği, okuma, düşünme ve yazma etkinliği, Kerima’yı içine çekmiş, biçimlendirmeye başlamıştı. Çocukken, babasının çalıştığı Kültür merkezine iki kız kardeşiyle oyun ve bale kursları için düzenli gitti. Henüz üç yaşındayken, bu yıllara ait, Filipin diktatörü Ferdinan Marcos ile İmelda’nın küçük kızıyla yan yana çekilmiş fotoğrafı bile var.
Kerima, çok genç yaşlardayken okumaya, şiir, öykü ve deneme yazmaya eğilim duydu. Filipin Sanat Lisesi’ne girdi. Bu okul onun ifadesine göre “sanatın politik olarak nasıl kullanıldığını,” gösterdi ona. Buradan kalkarak, sanatın, teorik ve pratik faaliyet içinde daha iyi kavranacağı görüşüne vardı. Sanat lisesindeyken, Biyahe (uçuş) adlı bir şiir kitabı yayınladı. Henüz 16 yaşındaydı. Sanat Lisesini, 1996’da bitirdiğinde öğretmenleri, onun yaratıcı yazarlık alanında yetkin biri olduğunu belirttiler. 2018’de CNN, şiir kitabını, Filipin şiirinin en iyi kitaplarından birisi olarak seçti.
Üniversite yıllarındayken, mojo sandaletleriyle dans eden, şarkı söyleyen aktivistlerin arasında buldu kendini. Ama o, şiir, öykü ve deneme yazmayı sürdürdü. Aldığı kültür ve sağlam kişilik onu, sistemin marjinalleştirme ve “sosyalleştirme” akımına kapılmasını engelledi. Şiirleri, Diliman Üniversitesi’nin şiir yarışmalarında birincilik kazandı. Doğrudan, açık ve yönelimli şiirlerdi bunlar. İki binlerin başlarında, Mao’nun sanat estetiğini, biçim ve öz arayışını esas aldı. Şiirleri, öykü, deneme, kitap ve film eleştiri yazıları, Filipin Üniversitesi Yaratıcı Yazarlık Merkezi tarafından yayınlanan antolojilerde, Sunday Inquirer, Manila Chronicle ve Dyaryo Filipino’da yayınlandı.

Üniversitedeyken, öğrenci organı olan Filipin Collegian’ın genel yayın yönetmeni oldu. Burada, bu STAN UP (AYAĞA KALK) ortamında, öğrenci örgütlerinin ittifakı ve bu ittifakın da parti çatısı altında yer alması için çaba harcarken tanıştığı müzisyen Ericson Acosta ile evlendi ve sonraki yıllarda bu evlilikten bir oğlu oldu.
Kerima, üniversite öğrencisiyken, örgütlü yoksul köylülere yönelik yargısız infazların, adam kaçırma ve kaybetme operasyonlarının, yolsuzlukların cereyan ettiği bir direniş bölgesi olan Kuzey Luzon’ a gitti. Japonlara karşı 1942’de kurulan halk ordusu Hukbalahab’ın merkeziydi burası. Filipin komünistleri o zamandan bu yana kesintili de olsa gerilla savaşını köklendirmişlerdi burada. Kerima, köyleri gezip, halkla bütünleşmek ve köylülüğün durumu hakkında araştırma yapmak istiyordu. O günkü durumu daha sonra şöyle anlatacaktı:
“Çiftçilerle bütünleşmek için ilk kez kırsala gittiğimde, hükümet askerlerinin hareket tarzı bana faşizmin, isyan bastırma ve psikolojik savaşın nasıl çalıştığını gösterdi ilk elden. Patlayan bir el bombasının şarapneliyle hafif yaralandım. Halka açık yerlerde, beni izlemek için aylak aylak dolaşan ve altın kol saati olan birisi tarafından izlendim.”
Bu izlenme neticesinde Kerima tutuklandı. Sanatçıların önemli bir bölümü bu tutuklamaya karşı çıktı ve Kerima ile dayanışma içinde oldu. Bir müddet sonra kefaletle serbest bırakıldı. Halkın içinde bulunduğu korkunç durum ve cezaevi şartları onu derinden etkilemişti.
2000 yılında Kabataang Artista para sa Tunay na Kalayaan kültürel organizasyonunun kurucu başkanı oldu. Aynı yıl yeraltı faaliyetine geçti. 2001’de, ateşli silah bulundurmaktan tutuklandı. Daha sonra serbest bırakıldı. Bunu izleyen yıllarda, yabancı madencilik ve insan hakları ihlalleri hakkında makaleler, raporlar yazan, kocası Ericson, Batı Samar’da, şubat 2011’de köylü örgütü KAPAWA için araştırma yaparken tutuklandı. Serbest bırakılması için yürütülen kampanya sonuç vermedi. Ve Ericson, demir parmaklıklar arkasında hapishane günlüklerini yazmayı sürdürdü.
Kerima ormanlara, korkunç şartlar altında yaşayan yoksul halkın ve gerillanın bağrına çekilince, kimse bulamadı onu yıllarca. Babası ihtiyar Pablo, iki yıl önce, Kerima’nın Negros Occidental’da yoksul köylüler ve tarım işçileriyle üretimde çalıştığı haberini almış ama ona ulaşamamıştı.
20 ağustos 2021’in cuma sabahı, saat 6 sularında, Silay City- Negros Occidental’da 79. Piyade Taburu ile Filipin Komünist Partisi’ne bağlı Yeni Halk Ordusu’nun on kişilik gerilla kolu arasında 35 dakika süren şiddetli bir çatışma oldu. Çatışmada iki gerilla komutanı öldürüldü. Bunlardan birisi Pabling, diğeri de Filipinlerin ünlü şairlerinden 42 yaşındaki Kerima Lorena Tariman’dı. Haber merkezleri şair, öykü ve deneme yazarı, eski kültür editörü, Filipin üniversitesi Diliman’ın yayın organı Filipin Collegian’ın yönetici editörünün vurulduğunu haber veriyordu.
Pabling çatışma yerinde ölmüş, Kerima ise omuzundan ve parmaklarından yaralanarak çatışma yerinden uzaklaşmıştı. Bölgedeki ordu güçleri ile gerillayı ihbar eden siviller sıkı bir arama ve kan izleri sayesinde Kerima’yı bulmuşlardı. Omuzundan ve parmaklarından kan sızıyordu, bitkindi. Onu hemen orada öldürdüler ve Pabling’in yanına götürdüler. Cesetlerin yanı başında iki tüfek, sırt çantaları, şarjlı bir radyo, tıbbi gereçler ve kitaplar vardı
Negros’taki Yeni Halk Ordusu Apolinario Gatmaitan Komutanlığı sözcüsü Juanito Magbanua, çatışmanın ertesi günü yaptığı açıklamada, Kerima’yı Filipinler Komünist Partisi’nin önde gelen kadrosu olarak nitelerken, öldürülen her iki gerillanın da Roselyn Jean Pelle Komutanlığı üyesi olduğunu açıkladı. Halk, Kerima’nın babası, müzik eleştirmeni Pablo’nun, Inquirer Lifestyle’de çıkan açıklamasını okuyordu:
“Kızımla gurur duyuyorum. Baştan sona tutarlıydı. Yaşam tarzını, şiirini ve bağlılığını seviyorum. Bu ölüme yıllar önce hazırdım. Bu olay, benim için şaşırtıcı olmadı. Onunla gurur duyuyorum”
Estetiği, derinliği ve devrimi kuşanan bir şiir vurulduğu zaman yeryüzü şiirleşir, yıldız mahşerinin kandili haline gelir. Bu durumu, her insan duyumsayamaz; aynı soydan gelen şiirin dışında her şiir de duyumsayamaz.
24 Ağustos 2021

