Connect with us

Makale

Küçük Burjuva İdeolojisinin Anatomisi- 6

Küçük burjuva kesimler komünist partisine proleterleşmek için katılmazlar. Sınıfsal statüleri bir pamuk ipliğine bağlı olduğu için büyük burjuvaziye öfke duyarak devrimci saflara gelen bu unsurlar zamanla proleter unsurlara karşıda öfke duymaktan kendilerini alıkoyamamaktadırlar.

Romalı general Fabius Cunctator, Hannibal’a karşı yaptığı savaşlarda zamanın kendi aleyhine işlediğini anladığında ani taarruzlardan kaçınmıştı. Bu nedenle uzatmalı taktiklere baş vuruyordu. Neredeyse sonsuza kadar uzanan pasif manevralarla zamanın Hannibal’ın ordusunu çözeceğini umdu. Tarihin oluşumunda hızlanmış ve kaçınılmaz bir an olan savaş gerçeğini stratejiden ve iradi müdahaleden yoksun bir şekilde karşılama isteği sonraki yüzyıllardaki düzen içi solcularına ilham kaynağı oldu.

Sınıf çatışmalarından kaçınılarak sosyalizmi yerleştirmeyi uman İngiltere kaynaklı “Fabian Sosyalizmi” bu tarihsel olayı kendisine referans olarak almaktadır. Bu bahsettiğimiz olguların günümüzdeki küçük burjuva toplumsal ana akımın beslendiği tarihsel kaynaklar olduğunu burada belirtelim. En karakteristik özelliği; Marksist düşüncenin bel kemiğini oluşturan üretim araçlarının kamulaştırılması yerine sosyal eşitliğin olduğu mutlu bir kent yaşamını hedeflemektedir. Oysa gelir dağılımının daha adil olmasını talep etmekle sosyalizmin aynı şey olmadığı açıktır. Üretim araçlarının özel mülkiyetine rağmen üretimin artırılarak sosyal adalet sağlanmaya çalışılması Fabiancı yerel yönetimler siyasetinin geçmişteki en belirgin yönüydü. Küçük burjuva siyasi çizginin yer kürenin her köşesinde alacağı son görünüm aşağı yukarı bu düzlemde olacaktır. Küçük üretim etrafında oluşmuş ve durmadan çöken bir sınıfın proletaryanın davası etrafında güvenilir bir müttefik olarak durması mümkün değildir.

Küçük burjuva kesimler komünist partisine proleterleşmek için katılmazlar. Sınıfsal statüleri bir pamuk ipliğine bağlı olduğu için büyük burjuvaziye öfke duyarak devrimci saflara gelen bu unsurlar zamanla proleter unsurlara karşıda öfke duymaktan kendilerini alıkoyamamaktadırlar. Çünkü küçük burjuvazinin devrimcilik nedeni dünya çapında özel mülk rejiminin tasfiyesi değildir. Bilakis mülk sahibi olamadıkları için ya da ellerindeki mülkü kaybettikleri için devrimcilik yapmak durumunda kalmışlardır. Bu anlamda küçük burjuva öfkesinde somutlaşan ideolojik düşmanlığın hedefi burjuva ekonomi politiğin ürettiği toplumsal maddi koşullar değil, bizzat mülklerini kaybetmekten sorumlu tuttukları burjuva hükümetlerdir.

Politik geleneğimizin saflarını da etkileyen, Türkiye devrimci hareketinin siyasasının devlet olgusundan çok devlete hükmeden hükümeti hedef alması böyle bir sınıfsal gerçeklikten beslenmektedir. Hükümet karşıtı olmanın sosyalist ya da anti kapitalist olmak için yeterli olduğu yönündeki yanılsama bu kesimleri büyük burjuvazinin muhalif kanatlarıyla ideolojik ve örgütsel yakınlaşmaya itimlemektedir. Yine aynı şekilde yerel seçimlerle ilgili demokratik mücadele sürecinde küçük burjuva ideolojisinin Proudhoncu etkilerini gözlemlemek mümkündür. Mesela burjuva devlet mülkiyetini halkın malı olarak gören anlayışlar konumuza çok iyi bir örnektir. Geçmişteki özelleştirmelere; “Halkın malı yağmalanıyor” diye demokratik siyasetin konusu yapan bir küçük burjuva devrimci zihniyetin yaşadığı ikilem, terslik ve alıklığın siyasal bilgi seviyesiyle değil, bizzat sınıf algılarının teslim aldığı tersine dönmüş bir tarih anlayışıyla ilgisi vardır. Halbuki burjuva toplumsal ortamında devletin denetiminde kalan mallar halkın malı olduğu anlamına gelmiyor. Böyle bir şeyin olabilmesi için öncelikle eski devlet makinasının parçalanması ve yerine bütün üretim araçlarını kamulaştıran bir işçi devletinin kurulmuş olması lazım.  Ama küçük burjuvazinin beyni tamda Gorki’nin dediği gibi bu tür konularda özürlü çalışır.

Aynı defolu anlayış burjuva devletin bir kamu alanı olan belediyelerin ele geçirilmesiyle halkın refahının arttırılacağı konusundaki görüşlerde kendisini ele vermektedir. Bu konudaki bilinç alıklığı öyle bir konumdadır ki; belediye iktidarı yoluyla yoksulluğa son verileceği yönünde Fabiancı ütopik hayalleri süsleyen politik vaazlara bile dönüşmektedir. Son dönemin ana akımı olan bu türden sapma görüşler küçük burjuva sınıfının tarihteki ilk filozofu olan Proudhon’dan beslenmektedir aslında. Tarihte Proudhon’un yazdığı “Sefaletin Felsefesi” adlı kuramsal esere karşı Marks yoldaş “Felsefenin Sefaleti” adlı tarihsel materyalist dev bir eserle karşılık vermiş ve küçük burjuva ideolojisinden türemiş olan bu teorik ekonomik formasyonu yenilgiye sürüklemişti.

Günümüzdeki siyasal reformist eğilimlerin Proudhon’un “Mülkiyet nedir?” adlı eserindeki “Karşılıkçılık” teorisini canlandırmaya çalıştıkları anlaşılmaktadır. Bu miladi dolmuş teorik ilke aynı zamanda küçük burjuva sosyalizminin bir yapı taşı durumundadır. Proudhon bu çalışmayla kapitalizm ile komünizm arasında bir denge oluşturma arayışındadır. Sistem, üretici bireylerin yapılacak sözleşmeler yoluyla mallarını takas etmelerine olanak sağlamaktadır. Proudhon bu durumda maddeci olmayan bir emek – zaman teorisi kurmak zorunda kalmış ve kendi öznel yaratımı olan “Değerlerin Orantısallığı” adlı bir yasayla bu olguyu sanki gerçek dünyanın bir zorunluluğuymuş gibi işlemeye çalışmıştır. Birbiriyle takas ilişkisine girmeden önce iki farklı malın üretimi için aynı miktarda zaman harcanmasını gözeten bir denge yasasıyla toplumsal adaleti sağlamayı uman Proudhon hiçbir zaman mülkiyetin kendisini hedef almamıştır. Üretim ilişkilerine son vermek yerine üreticilerin birbirlerinin çıkarlarını karşılıklı koruduğu bir toplumsal model içerisinde huzur, barış ve özgürlüğü ummuştur. Her şeyden önce bizzat mülkiyet ilişkilerinin ürünleri olan iş etik ve ahlakı gibi olguları eski sistemi yıkmadan onunla yan yana en faziletli halinin telkin yoluyla yaşatılabileceğine inanmak bir küçük burjuva sanrıya çok iyi bir örnek olarak verilebilir.

Tarihsel bir zorunluluk yasası olan devrimci şiddete ihtiyaç duymadan bizzat kapitalizmle rağmen onun bağrında işçilerin mülk (Proudhon’un deyimiyle Zilyetlik) sahibi olduğu bir çalışma atölyesi kurarak bir toplumsal denge kurulabileceği yönündeki görüşler ne kadarda günümüzdeki sol orjinli ekonomizmi çağrıştırıyor. Proudhon’a göre; işçi ürettiği malın üzerinde bireysel mülkiyet hakkına sahip olduğunda toplumsal eşitlik sağlanmış olacaktır. Herkesi mülk sahibi yaparak toplumsal adaletin sağlanabileceği yönündeki küçük burjuva görüşler günümüzdeki refah toplumu savunucusu sol maskeli reformizm ve ekonomizmin hülyalarını süslemektedir. Yine Engels yoldaşın 1870’lerde bir erken dönem çalışması olan ve günümüzde hala kuramsal özü yaşayan “Konut Sorunu” adlı makalelerindeki tezlerine rağmen günümüzdeki yerel seçimlerde bütün kent halkını konut sahibi yapma vaadinde bulunmak bazı devrimci çevreler açısından Proudhon’un yeniden canlandırılması olarak okunabilinir.

Kapitalizmin tarihsel olarak ilk embriyonunun döllendiği toprak rantının değişim koşullarını anlamadan konut sorununu çözmeyi vaat etmek tarih ve ekonomi bilmemekle aynı anlama gelmektedir. Burjuva ekonomi politiğinin kapitalist üretim ilişkilerini besleyerek ortaya çıkardığı uzlaşmaz çelişkileri diyalektik ve tarihsel materyalizmin gözetiminde kavramadan düzen sınırları içerisinde kalarak konut sorununun çözülmesini program altına almak tipik bir küçük burjuva politikasıdır. Engels yoldaş boşuna burjuva toplumunda konut sorununun çözülememesinin nedeninin konutun yeterince üretilmemesi olduğunu söylememişti. Bilakis üretim arttıkça konut sorunu işçiler açısından büyümektedir.

Kapitalizm hiçbir zaman konut sorununu çözemeyecek. Çünkü başta işçi sınıfı olmak üzere emekçi halk açısından büyüyen ve çözümlenemeyen konut sorunu bir Kapitalizm yasasıdır. Bu görüşlerin ideolojik olarak beslendiği kaynak Proudhon olmakla beraber bu projenin tarihteki ilk politik pratisyeni küçük burjuva sosyalizminin uygulayıcısı Fabian’dır. Tarihe ” İngiliz Fabian Sosyalizmi” ya da “Belediye Sosyalizmi” olarak geçmiş olan bu akıma karşı ilk ideolojik müdahaleyi Engels ve daha sonraları Lenin yoldaş yapmıştır. Bu ideolojik müdahalelerin oldukça sert yapıldığını da buradan hatırlatmak isteriz. Aynı şekilde bütün bu bilimsel sosyalizm dışı kent yaşamına dair siyasal programlara ideolojik ve felsefi kaynaklık yapan küçük burjuvazinin tarihteki ilk filozofu olan Proudhon’a ilk müdahaleyi de Marks yoldaşın yaptığını belirtmiştik zaten.

Toplumda çıkar dengesinin kurularak özgür ve eşit insan toplumunun ortaya çıkacağını uman Proudoncu solculuk politik geleneğimizin çeşitli kesimlerinin demokratik alan politikasına nüfus etmeye başlamıştır. Bu konuda rahatlıkla onlarca kanıt ortaya sürülebilinir ihtiyaç duyulduğunda. Küçük burjuva sosyalizminden devşirilen bu türden politikalara burjuva merkezi devlet aygıtının müdahale etmeyeceğini ummak, aslında bir tarihi olmayan Proudhoncu iyi niyet ve hümanizminin başka türlü bir ifadesi olmaktadır… 

Devam edecek…



Mart 2025
PSÇPCCP
 12
3456789
10111213141516
17181920212223
24252627282930
31 

More in Makale