
Kapitalist düzende iç pazarlar acımasızca tüketilirken ve bunun sonucu pazar daralması yaşanır ve “kâr” oranında yaşanan düşüş ve rekabet sonucu müdahaleler gündeme gelir, devamında gözler dış pazarlara yönelir. Sermaye güçlerinin bu “yeni” dış ticaret alanındaki dönüşüm ve yoğunlaşması hiçbir dönem barışçıl olmamıştır. Kapitalist sistemde emperyalist güçler ticaret ilişkisinin devamlılığını yeni pazar arayışına başvurur ve bu istemle emperyalist ülkelerin merkezinde ısrarla savaş, işgal, azami kâr beklentisi ve tehdit gibi benzer uygulamalar birer baskı enstrümanı olarak hep devrede tutulur.
“Sermaye ihracı arttıkça ve büyük tekel gruplarının yabancı ülkeler ve sömürgelerle ilişkileri ve “nüfuz bölgeleri” her bakımdan genişler”. (1)
Kapitalist sistem zoru kullanırken kendi güç “üstünlüğüyle” çıkarların korunması uğruna dünyayı paylaşmak istemiştir ve savaşı gündeme taşıyarak bir müdahalenin acımasız sonuçlarına neden olmuştur.
Lenin’in yukarıdaki yorumu ile dile getirilen sermaye güçlerinin sınır tanımaz sömürü ve ticaret ilişkisine dair saptama pek önemlidir. Bu durum geçmişte olduğu gibi ve günümüzde de farksız bir noktada devam ediyor. Zira, ABD Başkanı D. Trump Ukrayna Devlet Başkanı V. Zelenskiy’i 28 Şubat 2025 tarihinde Beyaz Saray’a çağırarak Oval Ofis’te aşağılar bir tutumla açıktan pazarlık masasına oturttu. Bir yandan Trump ve diğer yandan da ABD’nin Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz ve Dişişler Bakanı Marco Rubio’nun tehditkâr sözleri dünya basını önünde cereyan ederken -ve istemlerinde bir milim geri adım atmadan Zelenskiy’i görüşmeye katılmaktan pişman ettiler ve de aşağıladılar. Trump’ın ısrarla gündeme getirdiği “mineral anlaşması” talebini imzalamasını istedi. Sonunda imzalar atılmadan Ukrayna heyeti Beyaz Saray’dan ayrıldı. (2)
ABD yöneticilerinin bu “güç” gösteri tavrı bir bakımda dünya jandarmalığı görevini yapma psikolojisi bir noktada Brzezinski’nin şu sözlerini hatırlatıyor:
“ABD üstünlüğünün korunmasına odaklanma, geleneksel güç yapıları ile ABD ekonomisinin savunmaya yönelmesi” (3) ile Amerikan gücü izah edilirken, açıktan küresel güç olma talebini dile getirmekteydiler ve Trump’ın Zelenskiy’e yaptığı da bu olmuştur. Ukrayna’ya destek mi köstek mi? sorusu bir anlamda pazar paylaşımını gündeme taşırken (ülkenin sahip olduğu zengin yeraltı kaynakları dolayısıyla) ve emperyalist güçler arası kavgaya neden olmuştur. Bu pazarlık öyle bir noktaya gelmiştir ki, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ve ABD bugüne kadar Ukrayna’ya verdikleri destek oranı üzerinden kendilerine pay çıkartırken ve bunu her ortamda tartışma konusu yapmış olmaları dikkate değer bir konudur. Dolayısıyla mevcut tartışmaların belli uzlaşmazlığa dönüşmesinin de bir arka planı vardır, o da Ukrayna zenginliklerinin hangi emperyalist/kapitalist ülkeye nasıl ve ne oranda pay düşeceği meselesine dönüşmüştür.
Avrupa ülkeleri Rusya-Ukrayna savaşını gerekçe göstererek gelecek dört yılda 800 milyar avro ekstradan savunma harcamalarında bulunacağı kararını 4 Mart 2025 tarihli Avrupa Komisyonu toplantısında verildi. Bu karar alındığında Komisyon Başkanı Von der Leyen bunun “Avrupa güvenliği için” olduğunu (4) iddia etti. Avrupa ülkeleri Amerikan egemen güçlerine ters düşmemek için, olabildiğince “kendilerince” yapıcı ve uzlaşıcı bir tavır içinde oldular. Bu duruma atfen, siyasi uzmanlar ve stratejisiler 800 milyar avronun aslan payının mutlaka Amerika’nın silah endüstrisine gideceği (5) ifadesinde hemfikir oldular. 20 Mart 2025 tarihinde bir araya gelen AB yöneticileri, verdikleri mesajlarla, önümüzdeki 4 yıl sürecinde 800 milyar avronun Avrupa silahlanması için kullanma kararlığı bir kez daha dile getirildi. Von der Leyen bu toplantıda; “Savaşı önlemek için, silahlanmak gerek” (6) çağrısında bulunarak aşırı silahlanmada Avrupa’nın güçlü ve caydırıcı olma konumuna işaret edildi. Uluslararası düzeni dizayn eden farklı egemen güçler tartışmasız olarak iç içe geçişi vardır; bu durum karşılıklı bağımlılığı resmederken bir o kadar da rekabet hali her dönem kaçınılmaz olmuştur. Dolayısıyla aşağıdaki tablo emperyalist ülkelerin birbirleriyle olan bağımlılık ilişkisi konusunda net bir veri göstergesidir.
AB ülkelerinin 2023 itibarıyla ABD’ye olan ticari ihracatı (milyar dolar) (7)
Almanya | 165 |
İrlanda | 63 |
Fransa | 49 |
Hollanda | 27 |
Belçika | 23 |
İspanya | 22 |
İsveç | 18 |
Avusturya | 17 |
Polonya | 12 |
Danimarka | 12 |
Şu bir gerçek ki tarihin her döneminde kapitalist sistemdeki krizlerin toplum yaşamında bir yansıması olmuştur. Kapitalist sistemin içine girdiği her bunalım döneminde; sistem içi anlaşmazlıklar, tehditler, savaş, aşırı silahlanma gibi uygulamalarla sistem egemenliği ısrarla ön planda olmuştur. Bu olumsuzlukların aşılması ise dünya barışının sağlanmasında değil de savaşlarla “yeni” pazarların elde etme çabası öngörülmüştür. Tüm bunlardan en çok etkilenenler şüphesiz yoksullar ve mazlum dünya halkları olmuştur. Kapitalist sistemi temsil eden farklı güçler birbirini alt etme mücadelesini verirken, diğer yandan da güçleri birleştirip belli ittifaklarla iç içe (taktiksel stratejiler) oldukları da hep gözlenmiştir. Örneğin; emperyalist güçler kendi dünya düzenini sağlamak için, zaman zaman NATO gücüne başvurmuş ve yakın geçmişte tereddütsüzce binlerce insanın canına mal olmuş ve milyonlarca insanın da iç ve dış göç trajedisine mahkûm etmiştir.
- 23 Mart- 10 Haziran 1999’da Yugoslavya NATO tarafından bombalanır ve bu olayla birlikte ülkede süregelen iç savaş çıkmazına hapsolur. Bu saldırıda Sırbistan, Kosova, Hırvatistan ve Karabağ’daki tüm askeri tesisler ve savunma altyapısı tahrip edilir. Yugoslavya iç savaş dönemiyle birlikte (1991-2001) toplam 140 bin ölü ve Uluslararası Af Örgütü verilerine göre de 14 bin insan kayıp olarak kaydedilir. (8)
- 7 Ekim 2001’de ABD ve İngiliz hava güçleri Afganistan’da Taliban üslerine saldırılar düzenledi. 2003-2021 döneminde de NATO güçleri aralıklı olarak Taliban’a karşı hava bombardımanını düzenler ve binlerce insan öldü, yüz binlercesi yaralandı ve milyonlarca Afganlı iç ve dış göçe maruz kaldı. (9)
- NATO güçleri 16 Aralık 1998’de Irak’ın askeri üslerine saldırılar düzenler ve 2003’de de ülke işgal edilir. İşgalci güçler bu saldırının nedenini şu cümlelerle savunur; “Eylemin esas misyonu Irak’ı stabil ve güvenli bir ülke olmasını sağlamak”. (10) Zira, geriye kalanlarla ülke gerçeği bugün ki Irak olmaktan öte gidemedi.
- 31 Mart 2011’de Libya’nın Tripoli, Bingazi ve Tobruk şehirleri NATO güçlerince bombalanır ve ülke adeta cehenneme döner. Kaddafi ile birlikte binlerce insan hayatını kaybeder. Bir dönem Afrika’nın Avrupası olarak hitap edilen Libya, Kaddafi sonrası dönemde çete savaşına teslim olmuş ve yoksulluk içinde can çekişen bir ülke oldu. Libya’yı bugünkü konuma getirenler tartışmasız ülkenin yeraltı zenginliklerine göz dikenler uluslararası emperyalist güçlerdi. Çıkarları uğruna 2008’de Kaddafi’nin elini öpen İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi, daha sonra NATO ile birlikte ülkesine bombalar yağdırdı.
Sistemi bir bütün olarak temsil eden farklı güçler, değişik koşullarda da amasız bir tavırla savaşı göze alabilmekteler. Günümüzde tek bir sistemin temsilcileri olarak farklı güçlerin birbiriyle savaşmaları tartışmasız olarak çıkara dayanır.
“Kapitalist kriz, dünya ölçeğinde kutuplaşmanın, sermayenin gerçek tarihsel engellerini oluşturduğunu sergiler” (11)
Emperyalist güçler çıkarları uğruna barış ve uzlaşı değilde hep “bir” savaş ortamı üzerinden ilerlerken; sistem uluslararası düzeni sağlamak iddiasıyla kavgalı ve de sürekli bir kriz hali yaşıyor. Kapitalist düzenin içinde bulunduğu kavganın antagonizması şüphesiz Lenin şu tespitini bir kez daha doğrular olmuştur:
“Uluslararası karteller, kapitalist tekellerin günümüzde hangi noktaya gelişme gösterdiğini, kapitalist gruplar arasındaki mücadele konusunun ne olduğunu göstermektedir”. (12) Gerçek şu ki, Lenin’in işaret ettiği “güçler arası mücadele” günümüzde uluslararası bir savaş konsepti ile ve çok yönlü tehditle devam ediyor olmuş olmasıdır…
Kullanılan ve yararlanılan kaynaklar
1-Lenin, V.İ., “Emperyalizm”, Sol Yayınları, Haziran 1979, s. 79.
2-De Volkskrant, 1 Mart 2025 Nederland. -https://www.nrc.nl/nieuws/2025/03/01
3-Brzezinski, Z., “TERCİH, Küresel Hakimiyet mi – Küresel Liderlik mi?”, İnkilap, 2005 İstanbul, s. 33.
4-De Volkskrant, 5 Mart 2025 Nederland.
5-BNN-VARA TV, 06-03-2025, 22.50.
6-De Volkskrant, 6 Mart 2025 Nederland.
-European Investmen Bank, “De Handelsrelatie tussen Europa en de VS”, 2023.
-WorldBank, https://www.worldbank.org
-De Volkskrant, 28 Şubat 2025 Nederland.
8-https://isgeschiedenis-nl-nieuws-overzicht-van-de-jo
-NRC, “Gevolgen van de NAVO bombardementen voor Europa”, 29 juli 1999 Nederland. -https://www.volkskrant.nl-tog-joegoslavie-oorlog
9-Hollanda Savunma Bakanlığı,
https://www.defensie.nl/onderwerpen/militairegeschiedenis/20-jaar-inafghanistan .
10-A.g.e.
11-Amin, Samir, “Kaos imparatorluğu”, Kaynak Yayınları, İstanbul 1993, s.16.
12-Lenin, V.İ., “Emperyalizm”, (1979), s. 88.

