Connect with us

Analiz

İsrail Saldırganlığına Karşı Çıkarken Kürtlerin Ulusal Hak Eşitliğini Savunabilmek

Komünist siyasetin mahareti; NATO’ya ve İsrail saldırganlığına karşı en ön safta mücadele ederken, aynı anda, Kürt ulusunun ulusal hak eşitliğini savunabilmektir. Birini diğerine değişmenin sonucu zorunlu olarak sınıf uzlaşmacılığına varmaktır, oportünizmdir.

“Ulusal zulüm siyaseti ulusları bölme siyasetidir.” (1)

“Emperyalizm ulusal savaşları körükler.” (2)

Lenin’in I. Emperyalist Paylaşım Savaşı öncesinde ifade ettiği yukarıdaki vecizler, maalesef doğruluğunu koruyor. Emekçi insanlık ve ezilen uluslar emperyalist kapitalizme karşı proleter devrimlerle yanıt veremediği sürece de bu vecizler doğruluğunu korumayı sürdüreceklerdir.

***

“Yahudi Sorunu”nun Avrupa’dan Filistin coğrafyasına taşınması, Avrupalı emperyalistler açısından sorunun sonuydu ancak Orta Doğulu uluslar içinse bir başlangıç oldu.

Batılı emperyalistler “Yahudi Sorunu”nu Filistin’e taşıyarak bir taşla iki kuş vurmuş oldular. Hem Avrupa coğrafyası Yahudisizleştirildi hem de Orta Doğu’nun kontrolü için saldırgan bir “Yahudi Devleti” icat edildi.

Sovyetler Birliği’nin fiziksel çözülüşü, ABD’nin Afganistan ve Irak işgalleri, yine ABD’nin Libya ve Suriye iç savaşını kışkırtması gibi gelişmeler, İsrail saldırganlığına Filistin işgalini de aşacak bir zemin sundu.

Bunun yanı sıra, Türkiye’nin başını çektiği Sünni blok da İran’ın başını çektiği Şia Hilali’ne karşı, muntazam bir biçimde İsrail’in yanında konumlandığı için, bu durum da nesnel olarak İsrail saldırganlığına yeni olanaklar sağladı.

Hamas’ın ve Lübnan Hizbullah’ının geçtiğimiz yıl yaşadıkları fiziksel yenilgiler ise Suriye meselesinde Rus emperyalizminin Ukrayna pazarlığı karşılığında ABD emperyalizmiyle anlaşmasını hızlandırdı. Ardından ABD-İsrail kontrollü HTŞ, bir hükümet darbesiyle Şam’ı ele geçirdi.

Bu gelişmelerin ardından İsrail’in İran’a karşı yapacağı saldırının önündeki fiziksel engeller kalkmış oldu. Çünkü ne SGD ne de HTŞ İsrail’in karşısındaydı. Türkiye de Şia’nın başı olan İran’ın zayıflaması karşısında ellerini ovuşturarak, Kürt hareketiyle Devlet Bahçeli marifetiyle ve tabi ki ABD kontrolünde, aynı masaya oturdu ve İran’a yapılacak operasyon için pozisyon aldı.

Elbette, İran’a düzenlenen operasyon ABD emperyalizmi açısından bölgesel bir engelin tasfiyesi ya da ehlileştirilme girişimidir. Ancak ABD için asıl hedef İran değil, Çin’in kuşatılmasıdır. ABD esasen İsrail eliyle, Çin’in Orta Doğu etkinliğini ve Kuşak-Yol planını baltaladığı, Çin’i Pasifik’e sıkıştıracağı bir plan işletmektedir.

İşte 13 Haziran’da başlayan operasyonun arka planı ve genel görünümü özet olarak budur.

***

İsrail’in İran’a saldırması bir gerçekliktir ve her gerçeklik de çelişmelere dayanır. Biz siyasal bir olgu olan 13 Haziran saldırısını sınıflar mücadelesi düzleminde ele almaya ve proleter devrimci açıdan değerlendirmeye çalışacağız.

Daha önce Filistin, Suriye ve Ukrayna meselelerinde olduğu gibi Türkiye sosyalist hareketi içinde iki ciddi siyasal sapma boy verdi.

Birinci siyasal sapma, İran karşısında örtülü ya da açık bir biçimde İsrail saldırganlığını savunmaktır. Bu tutum mesele özelinde en tehlikeli sapmadır. Molla rejiminin halk düşmanı siyasetleri İsrail’in saldırganlığını meşrulaştırmaz. Molla rejimini de alt edecek olan İsrail saldırganlığı değil, çeşitli milliyetlerden İran emekçileri ve ezilenleridir.

İsrail savaşı başlatan taraftır, saldırgandır, haksız ve gayrimeşrudur. Ayrıca İsrail’in Filistin halkına uyguladığı terör ve zulüm günümüzün Nazizm’idir. 

Bu tehlikeli sapmanın en tehlikeli yanı ise İsrail’in İran’a düzenlediği saldırı karşısında tarafsız kalmaktır. Tarafsızlık aslında İsrail saldırganlığına sessiz kalmaktır.

Bu yaklaşımın ekseriyetle Kürt Özgürlük Hareketi (KÖH) içinden ve yine KÖH’le doğrudan ilişkili sosyalist kurumlardan ve kişilerden geldiğini görüyoruz. Ezilen ve inkâr edilen bir ulus olarak Kürt ulusunun, ulusal hak eşitliği davası komünistler için ilkeseldir. Ancak ABD’nin, İsrail’in ve hatta Türkiye’nin içinde olduğu bir saldırı içinden ulusal özgürlük ve eşitlik çıkma olasılığı var mıdır? Arap ve Fars kanının oluk oluk aktığı bir ortamda, Kürt’ün zaten yıllardır akan kanı durabilir mi?

Kürt sorununun tek adaletli çözümü, Orta Doğu uluslarından emekçilerin birleşik sosyalist cumhuriyetler inşa etmesinden geçiyor. Kürt ulusu ancak Kızıllaşmış bir Kürdistan ve Orta Doğu coğrafyasında özgürleşebilir, Orta Doğu’da ulusal hak eşitliği ancak bu şekilde tesis edilebilir.

Mevcut koşullar altında bu hedef uzak ve “hayalci” gelebilir, emperyalist savaş takvimi içindeki ulusal boğazlaşma içinde beliren “çözümler” daha “reel” görünebilir… Ancak “reel” olan bu “çözüm” içinde Kürt’e düşecek olan yine ölümdür.

***

İkinci siyasal sapmaya gelecek olursak, ikinci sapma bu durum özelinde tali bir tehlike olsa da önemlidir. “İsrail’e karşı Mollaların yanında olmak” olarak özetleyebileceğimiz ikinci sapma, haksız olana karşı doğru tutum alırken, saldırganlığa karşı tutum almakla yetinmeyip Mollaların da yanında konumlanıyor. Komünist siyaset hiçbir burjuva hükümetinin yanında olmaz. Haklı-haksız ayrımı yaptıktan sonra yapılması gereken şey, işçi sınıfının bağımsız-devrimci siyasetinin meseleye ilişkin çözümünü dile getirmektir ve dile getirdiği çözümü örgütlemektir. Aksi her durum sınıf uzlaşmacılığını besler, ideolojik tasfiyeyi derinleştirir.

Bu sapmaya ilişkin daha önce de değerlendirme yapmıştık. Bu yaklaşım geçmişte de karşımıza Hamasçılık, Hizbullahçılık, Putincilik ve Esadçılık olarak çıkmıştı. (3)

İkinci sapmaya ilişkin bir uyarı daha yapalım. Kürt hareketleri içinde cereyan eden İsrailcilikle mücadele etmek belirleyici önemdedir. Ancak bunu yaparken Kürt halk kitlelerine yapılan çağrıların içeriği kadar üslubu da önemlidir.

Örneğin; “Kürt halkına İsrail’in karşısında olmak yakışır” kabilinden çağrılar, kibirli ve Kürt ulusunun dışından yapılan çağrılardır. Komünist siyaset Kürt’e ulusal eşitsizliği çözecek alternatif bir şey önermediği her durumda mevcut statükoyu savunma pozisyonunda kalacaktır. Ayrıca Kürt ulusu bir bütün hâlinde İsrail’in yanında mıdır? Bu dil zararlı olduğu kadar da gerçek dışıdır.

Kürt ulusuna, özellikle Kürt emekçilerine; bütün ulusların eşit haklara sahip olacağı bir sosyalist cumhuriyetler birliği kurma iddiasıyla yönelmek, bugün için eylemsel düzlemde bir siyasal gücü temsil etmese de ortaya çıkma gizil gücünü taşıyan proleter devrimciliğin irade beyanı olacaktır.

Ulusal sorunun çözümü sosyalist iktidara erteleyeceğimiz bir siyasal başlık değildir. Tam tersine; ezilen ulusun burjuva-demokratik hareketine de eklemlenmeden, ulusal soruna kızıl bir çözüm üreterek, bu çözümü örgütleyerek sosyalist iktidara doğru büyük bir adım atabiliriz.

***

Komünist siyasetin mahareti; NATO’ya ve İsrail saldırganlığına karşı en ön safta mücadele ederken, aynı anda, Kürt ulusunun ulusal hak eşitliğini savunabilmektir. Birini diğerine değişmenin sonucu zorunlu olarak sınıf uzlaşmacılığına varmaktır, oportünizmdir.

Emperyalist-kapitalist egemenlik altında yaşanan ulusal boğazlaşmalara yönelik, düzen içi “reel politik” önermelere değil, yaşama komünistçe müdahale edecek sağlam bir ideolojik hatta ihtiyacımız var.

1) Ulusal Sorun ve Ulusal Kurtuluş Savaşları, Lenin, Ç: Yurdakul Fincancı, Sol Yayınları, sy. 152, 2. Baskı, 1993, Ankara.

2) Sosyalizm ve Savaş, Lenin, Ç: N. Solukçu, Sol Yayınları, sy. 56, 7. Baskı, 2009, Ankara.

3) Sosyalist Siyasette Filistin Meselesine Yönelik İdeolojik Sapmalar –

https://gazetepatika23.com/sosyalist-siyasette-filistin-meselesine-yonelik-ideolojik-sapmalar-157268.html

    Emperyalist Kaosun Ortasında Kızıl Siyasette Israr Etmek –

    https://gazetepatika23.com/emperyalist-kaosun-ortasinda-kizil-siyasette-israr-etmek-160781.html



    Temmuz 2025
    PSÇPCCP
     123456
    78910111213
    14151617181920
    21222324252627
    28293031 

    More in Analiz